FETÖ’nün Ergenekon tertibinin hakimleri Hasan Hüseyin Özese, Hüsnü Çalmuk, Sedat Sami Haşıloğlu, Ercan Fırat, Fatih Mehmet Uslu, Nihat Topal ve eski savcılar Mehmet Ali Pekgüzel, Nihat Taşkın, Mehmet Murat Dalkuş’un da aralarında bulunduğu sanıkların yargılandığı davanın karar duruşması görüldü. İlk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nde görülen duruşmaya sanıklardan Hüsnü Çalmuk ile taraf avukatları katıldı. Sanıklardan Mehmet Murat Yönder de SEGBİS ile duruşmaya bağlandı. Daha önceki duruşmalara mazeretsiz katılmadığı için zorla getirilme kararı çıkarılan Mehmet Ali Pekgüzel ile sanıklardan Hasan Hüseyin Özese yine duruşmaya katılmadı. Duruşmada mahkeme başkanı dava dosyasına gelen belgelerin okunması ve sanıkların son sözlerinin ardından kararı açıkladı.
Buna göre yakalamalı sanıklar Sedat Sami Haşıloğlu, Hadi Çağlar, Zekeriya Öz ve Fikret Seçen hakkındaki davaların tefriki ile yakalama emirlerinin devamına hükmedildi. Sanıklardan Hasan Hüseyin Özese'ye, görevi kötüye kullanma suçundan 1 yıl 15 ay, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 18 yıl 27 ay, Hüsnü Çalmuk'a kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 18 yıl 27 ay, görevi kötüye kullanma suçundan 1 yıl, Fatih Mehmet Uslu'ya, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 18 yıl 27 ay, görevi kötüye kullanma suçundan 1 yıl 15 ay hapis cezası verildi. Nihat Topal da görevi kötüye kullanma suçundan 1 yıl 15 ay, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 18 yıl 27 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Hükümle birlikte Hasan Hüseyin Özese, Hüsnü Çalmuk, Fatih Mehmet Uslu, Nihat Topal hakkında tutuklama kararı verildi. Duruşma salonunda bulunan Çalmuk, kararın ardından tutuklandı. Diğer yandan Ergenekon davası savcıları Mehmet Ali Pekgüzel, Mehmet Murat Dalkuş, Mehmet Murat Önder, Ercan Şafak ise söz konusu suçlardan beraat etti.
Davada katılan sıfatı ile bulunan Avukat Nusret Senem kararın ardından Aydınlık'a yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"Ergenekon davasında hakimlik ve savcılık yapan sanıklar hakkında Yargıtay 8. Ceza Dairesinde görülen davada mahkeme kürsüsünü işgal eden FETÖ'cü hakimler hakkında 22 yıla varan hapis cezaları verildi. Bu ceza TCK'nın 109. maddesindeki kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma ve bu fiil de terör amacıyla işlenildiği için verildi. Diğer ceza olan görevi kötüye kullanma suçu açısından da 2 yıla yakın cezalar verildi. Ayrıca eylemin terör suçu olarak nitelenmesi, FETÖ'nün eylemi olması bakımından önemli bir değerlendirmedir."
"Yargıtay Ergenekon davasında FETÖ'nün eylemlerini esas olarak cezalandırmıştır." diyen Senem şöyle devam etti:
"Ergenekon tertibinin içinde en önemli görevi yapan FETÖ'cü hakimler tarih önünde mahkum oldular. Eylemin bir tertip olduğuna yönelik başından beri savunduğumuz görüşün bir kez daha doğrulanmış olduğunu görüyoruz. Elbette sanıklara bazı suçlar yönünden verilmiş beraat kararlarına karşı ve bütün suçlardan beraat eden savcıların eylemlerine karşı temyiz hakkımızı kullanacağız. Ama bir kez daha vurgulayalım. TSK'ya, Genelkurmay Başkanına, orgenerallerimize ve vatanseverlere karşı, İşçi Partisi Genel Başkanı ve yöneticilerine karşı yapılan Ergenekon tertibinin içinde olanlar mahkum olmuştur. Bu tertibin planlayıcıları mahkum olmuştur. Bu tarihi önemde bir karardır. Hakkında hüküm tesis edilen hakimlerin kararla birlikte tutuklanması da önemlidir. Ayrıca kararın oy birliği ile verilmiş olması da bütün yargı camiasına ders olacak niteliktedir."
Davada katılan sıfatı bulunan Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek'in avukatı Erkin Etike de kararın ardından şunları söyledi:
"Cumhuriyet tarihinde bir ilki yaşıyoruz. Türk yargısı ilk defa geçmişte yargı yoluyla işlenen bir suçu cezalandırdı. Yargıtay 8. Ceza Dairesi bu kararıyla Türk yargısının onurunu savundu ve kurtardı. Çünkü Ergenekon mahkemesinin sözde hakimleri aslında hakim değildi, terör faaliyeti yürüten birer örgüt elemanıydı. Daire, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan verdiği cezayı, terör faaliyeti kapsamında suç işlendiği saptamasıyla artırdı. 2008 - 2013 arası Türk yargısının utanç dönemiydi. Bu utanç döneminin muhasebesini yapmak ve hesabını görmek de elbette yine adil Türk yargısının göreviydi. Bugün yaşanan olay budur. Bugün verilen karar tüm hakimlere ve gelecekte yargı görevi yapacak olanlara verilmiş çok önemli bir mesajdır."