10075,20%1,14
35,36% 0,13
36,47% 0,39
2999,46% -0,71
4874,55% 0,35
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Çin halk Cumhuriyeti’nin Irak’ta yatırımlarına rağmen doğru bir strateji ile Ortadoğu’da dünyaya yön verici patron olacak güçte bir devlettir.
Türkiye, bölgesinde gelişen olayları ve uluslararası ilişkileri bildiği ve doğru analiz ettiği sürece, bölgenin en güçlü ve yön verici devleti olmaya devam edecektir.
Doğu Türkistanlı Uygur Türkleri olarak özgürlük mücadelesi verdiğimiz Çin Devleti’nin Irak Devleti ile olan ilişkilerine kısaca bir göz atmak istiyorum.
Çin-Irak İlişkileri
Çin-Irak diplomatik ilişkileri 25 Ağustos 1958 tarihinde başlamıştır. [1] Çin, uluslararası resmî olarak devlet statüsünü almamışken Irak ile dostlukları ileri seviyede gelişmiştir. (Çin Komünist Devleti’ni BM 1971-1979 sonrası resmî devlet olarak tanımıştır.) Çin'in Irak'la uzun ve dostça ilişkileri olmuştur.
1958 yılında iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin kurulmasından sonra ikili ekonomik ilişkiler hızla geliştirilerek devam etmiştir. 1959-1975 yılları arasında iki ülke arasında 11 ekonomik anlaşma imzalamıştır.
Çin, 1974'te Irak petrolünü ithal etmeye başlamıştır. Çin, Irak–İran Savaşı’nda her iki devlete ucuz silah temin etmiştir. Çin, savaştan çıkan Irak ekonomisini ve yeniden inşasını destekleyecek yardım sağlamıştır.
Günümüzde Çin, Irak'ın doğu yarımküresinde en önemli ticaret ortağıdır. Pekin’in Talabani’ye özel bir ilgisi vardır. Ağustos 2003’te Pekin’de özel olarak ağırlanan Talabani, Irak Cumhurbaşkanı görevinde bulunduğu dönemde Haziran 2007 ve Temmuz 2011’de Pekin’de birinci sınıf devlet töreni ile ağırlanmıştır.
Pekin, 2014 yılı içinde Erbil’de başkonsolosluk yapımı esnasında Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne 30 milyon dolar hibe etmiştir.
IKBY'de petrol sahasına sahip olmak isteyen, ancak bu amaca Bağdat’ı bypass ederek ulaşmak isteyen Pekin işin yolunu buldu. 2009’da Çin’in devlet kurumu olan “Sinopec Corp” (Çin Petrol Kimya Şirketi) [2] İsviçre merkezli Addax Şirketi’ni satın aldı. Böylelikle Çin, Addax’ın Kerkük ile Erbil arasında bulunan Tak Tak Petrol Yatağı’nın sahibi oluverdi.
Tak Tak petrol sahasının Irak’a ait olduğunun altını çizen Irak Petrol Bakanlığı, 2010’da Çin’in “Sinopec Corp” şirketinin Irak’taki tüm ihalelere girmesini yasaklayarak kara listeye aldı. Ancak, Çin halinden memnundur. Barzani yönetimi ile iyi ilişkilerini ilerleterek IKBY bölgesindeki yatırım ve etkisini genişletmeye devam etmektedir.
Irak, Okul Sorununa Çözüm İçin Çin'le 15 Sözleşme İmzaladı
16.12.2021 tarihinde Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi'nin ofisinden yapılan yazılı açıklamada, Irak’ta ülke genelinde yapılacak okullarla ilgili sözleşmeler hakkında bilgi verildi.
Buna göre Irak hükümeti, Power China Şirketi ile 679, Sinotec Şirketi ile de 321 okul inşası için 15 sözleşme imzaladı. Sözleşmelerin, başkent Bağdat'ta Başbakan Kazımi'nin huzurunda imzalandığı ifade edildi.
Irak Eğitim Bakanlığı verilerine göre, ülke genelinde bütün eğitim kademelerinde 11 milyon öğrenci bulunuyor. Irak, bu öğrencilerin eğitimi için ilave 8 bin okula ihtiyaç duyuyor.
Çin, Irak Kürt Bölgesinin Bağımsızlık Girişimine Nasıl Bakıyor?
Çin medyası, “25 Eylül 2017 IKBY Bağımsızlık Referandumu” hakkında geniş haber, bilgi ve raporlar yayınladı. [3]
Özetlersek, Çin, Kürtlerin bağımsızlığını haklı bulmaktadır. [4] Ancak, Irak’taki dev Çin yatırımlarının selameti açısından istikrarlı bir Irak’ın gerektiğinin ve istikrarlı Irak’ın da ancak mevcut yapıyı korumakla sağlanabileceği üzerindeki ortak görüşünü benimsemektedir.
Çinliler, Irak Kürt bölgesiyle iyi ilişkileri geliştirirken; Tibet, Doğu Türkistan Cumhuriyeti davasının ihya sürecini cesaretlendirecek propagandalardan da kaçınmak gerekliğinin altını çiziyor.
Bağdat’ı kızdırmamak şartı ile IKBY'ye hibe yardımı ve yatırımı artırmanın faydaları üzerinde analizler, Çin medyasında yeterince yer almaktadır.
Çin, Birinci Irak Savaşı’ndan hemen sonra Irak’a ilk yatırım yapan ülkelerden birisidir. Çin, Irak’taki yatırımını hızla artırmayı devam edegelmiştir.
Çin’in “PetroChina" şirketinin yatırım projeleri Ahdab, Halfaya ve Rumaila bölgelerinde gerçekleşmiş olup, Ahdab’ta 100 kilometre kare, Halfaya’da 300 kilometre kare petrol sahasına sahiptir. [5]
Rumaila’da günlük ham petrol üretimi, 1,2 milyon varildir. “PetroChina” şirketinin bu üç petrol sahası projesinden geri kazanılabilir ham petrol rezerv miktarı 54.269 milyar varildir.
Çin, 2013 yılında Exxon Mobil’e ait Batı Kurna bölgesindeki “Teknik Servis Sözleşmesi Projesinin” %25 hissesini satın alarak 97.665 milyon varil petrol rezervini hesabına eklemiştir. Çin’in Irak bölgesinde toplamda 64.035 milyar varil petrol rezervi olmuştur.
Çin’in Irak’taki petrol ve doğalgaz yatırımı ABD, İngiltere ve Rusya’nın çok ötesinde; BP, Exxon Mobil, Shell, Rus şirketi Lukoil’in Irak’taki yatırımı PetroChina’ya yetişmekten çok uzaktır.
ABD ve müttefikleri, Irak’ta yüz milyarlarca dolar harcayarak ülkenin istikrarını sağlamak için yıllarca uğraşırken, pusuda yatan Çin, Irakta savaş biter bitmez bu ülkenin enerji rezervlerini ele geçirmek için Irak çöllerini servete boğarak dünyayı şaşırtan bir cömertliği göstermiş ve istediği amaca ulaşmıştır. Bunlara rağmen Amerikan sermayesi Çin’in iç bölgelerine çok yüklü miktarda yatırım yapmaya devam etmektedir.
Çin federasyon devleti işgali altındaki Doğu Türkistan’da Amerika’nın istediği pamuk, domates, altın, uranyum, ham petrol ve doğal gaz rezervi, ırak ve Suriye’ye toplam rezervine göre çok fazla olmasına rağmen neden Uygur bölgesine yatırım yaparak bölgede iş imkânı ve Amerikan demokrasisinin mevcut olduğunu göstermiyor?
Çin’in Erbil’e Devlet Statüsünde Muamele Yapması Ne Anlama Geliyor
Çin, 4 Mayıs 2014 tarihinde Erbil’de başkonsolosluk açmış [6] ve 30 Aralık 2014’te Çin, Irak Kürt bölgesindeki başkonsolosluğunun resmî açılışını yapmıştır. [7]
Çin’in Erbil Başkonsolosluğunun açılışı Çin Dışişleri Bakan Yardımcısı Zhang Ming ve Irak Kürt Bölgesi Başbakanı Neçirvan Barzani tarafından yapılmıştır. Çin’in, Kürt bölgesinde başkonsolosluk açması dünya medyasından saklanarak yapılmıştır.
Çin, dünya siyasetini çok iyi takip eden ve strateji üreten bir ülkedir. Dünyayı takip eden Çin’i tarihten beri en iyi takip eden ülkeler ise Uygur Türkleri devleti ve Japonya devleti olmuştur.
Japon medyası, çok daha önceden Çin’in IKBY'nin bağımsızlığı konusundaki niyetlerini okumaya koyulmuştu. Japonya’nın ünlü “Gaiko Gakusha–Diplomati” dergisi 15 Ağustos 2014 tarihli sayısında “Çin, IKBY'nin Bağımsızlığını Müsamaha Edebilecek mi?” başlıklı bir makale yayınladı. [8] Makalede Çin, 1949’dan bu yana Tayvan, Doğu Türkistan, Tibet ve iç Moğolistan gibi bölgelere olan hassasiyeti nedeniyle ülkelerin bütünlüğünü savunan bir dış politika izlediğini, Irak Kürdistan’ının bağımsızlığına ise Çin’in sıcak baktığını, Çin’i çok çekici kılan Kürt bölgesindeki 100 milyar varile varan petrol rezervi olduğunu, ancak desteğini açıkça dile getirmeyeceğini yazmaktadır. [9] Makale, Çin’in 2009’dan bu yana Irak Kürt Bölgesine olan yatırımlarını arttırdığını, bu bölgeye kalabalık Çinli çalışanların yerleşmeye başladığını, bu durumu bölgeye gizli bir desteğin kanıtı olarak gösteriyor.
Çin federasyon devleti , Kuzey Irak Kürt bölgesinden çıkardığı petrolleri Kerkük–Ceyhan petrol boru hattından dünya pazarına ulaştırdığı için, Ankara’nın bölge hakkındaki tutumunu dikkate almak zorunluluğunu hissetmektedir. Bu yüzden yakın zamanlarda Çin otoritelerince, “IKBY Bağımsızlık Referandumu erken atılmış büyük bir adım” olarak yorumlanmaktadır.
Nitekim aylık iki milyon varilin üzerinde petrol IKBY tarafından Türkiye’nin Ceyhan Limanı aracılığıyla Çin’e ithal edilmektedir. [10]
IKBY Başbakanı Mesrur Barzani ile Çin’in Erbil Başkonsolosu’nun yaptığı görüşmede, Çin’in IKBY’de yatırım yapmak için son derece istekli olduğunun altı çizilmiştir. [11] Bu kapsamdaki önemli gelişmelerden biri olarak Eylül 2020’de Çinli bir şirketin, Erbil’de 5.000.000.000 usa beş milyar dolarlık bir “turistik kent” inşa etmek için Erbil Yatırım Müdürlüğüne teklif sunduğu açıklanmıştır. Konuya ilişkin açıklama yapan Erbil Yatırım Müdürü Saman Arab, oldukça geniş bir arazi üzerine inşa edilmesi planlanan projenin “arsa tahsis edilme” aşamasında olduğunu ve yakın gelecekte temelinin atılmasını umduklarını vurgulamıştır. Ayrıca projenin, kentte sekiz bin yeni iş fırsatı sunacağı da aktarılmıştır. Diğer yandan Çinli bir başka şirket, Ocak 2021’de yine Erbil içerisinde kentin en büyük alışveriş merkezlerinden birinin temelini atmış; temel atma törenine katılan Çin’in Erbil Başkonsolosu projenin iki taraf arasındaki ekonomik ve ticari iş birliğini daha üst seviyelere taşıyacağını vurgulamıştır. Çin federasyon devleti kuzey Irak bölgesinde Amerika devletinin yaptığı yatırımın çok üstünde yatırım yaparak bölgeyi stratejik işgal etmiştir .
Her ne kadar kötü gün dostu vurgusu yapılıyor olsa da Irak gibi terör örgütlerinin hâlen ciddi bir tehdit oluşturabildiği coğrafyada Çin’in askerî gücü olmadan IKBY’ye karşı dostluğunu ne kadar sürdürebileceği tartışmalıdır. Zira Pentagon bütçesinden Peşmerge’ye 2020 yılında 250 milyon dolar, 2021 yılında ise 166 milyon dolarlık yardım yapıldı. Bu kapsamda geçtiğimiz yıl binlerce askerî araç ve mühimmat Amerikan yönetimi tarafından Peşmerge’ye yardım olarak teslim edilmiştir. Bu yardımlar dahi tek başına IKBY’nin bölgede güvenliğini borçlu olduğu ABD’ye karşı Çin’e ne kadar yakınlaşabileceğinin sınırlarını çizmektedir.
Dahası, Kasım Süleymani sonrasında ABD’nin IKBY’deki askerî üslerini güçlendirmesi ve Bağdat’taki büyükelçiliğini Erbil’e taşınmasını gündeme getirmesi, bölgede IKBY varlığının “sigortası” konumunda olan ABD’nin varlığını daha da güçlendirecektir.
Her şeyden önemlisi son zamanlarda Çin, IKBY’nin bağımsızlık olasılığına karşı oldukça net bir tavır ortaya koymuş, IKBY’nin Irak’ın toprak bütünlüğüne karşı girişeceği bağımsızlık adımına destek vermeyeceğini göstermiştir. Siyaseten Çin’den gelen bu olumsuz tavır, ABD’nin IKBY üzerinde etkisini Çin’e karşı daha güçlü tutması için tek başına dahi çok önemli bir güç unsuru olmaktadır.
Çin, Kürtlerle İlişkiye Önem Veriyor
Genel olarak değerlendirirsek; Çin’in Kürtlere gösterdiği jestler, çeşitli çıkarlar eksininde motive edilmiştir.
İlk olarak Çin, özellikle Uygur politikasında Kürtleri, Türkiye’ye karşı kaldıraç olarak kullanmaktadır. 1990’ların ortalarından itibaren Pekin, Uygur topraklarında Uygur özgürlükçüleri engellemek için Ankara üzerinden baskı uyguluyor. Türkiye'nin iç siyaseti ve dış politikasındaki Kürt meselesinin farkında olan Pekin, Ankara'nın kolunu daha da bükmek için Kürtlerle olan ilişkilerini yakından takip ederek, temkinli ve sağlam adımlarla ilerliyor.
Uygur ve Kürt meselesi hem tarihsel durum, hem de dinamiklerine göre birbirlerine benzememesine rağmen, (Uygur Türkleri, uluslararası hukuk çerçevesi içerisinde tarih içinde ve yakın çağda kurmuş oldukları Uygur İmparatorluğu 744-840, Uygur Hakanlığı 1865-1876, Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti 1931-1934, Doğu Türkistan Cumhuriyeti 1944-1949 devletlerinin tekrar ihyasını gerçekleştirmek için mücadele yapmaktadır) Çin bunu Ankara’ya karşı koz olarak aynı masaya koymak istiyor.
Bununla birlikte Çin, Irak’ta kuzeyden dayanak alarak ABD’nin Irak’taki gücünü dengelemek, paylaşmak istiyor. Bunların dışında elbette ki zengin petrol yatakları Çin’in iştahını kabartmaya yetiyor. Dolayısıyla Pekin, Kuzey Irak'taki zengin petrol alanlarıyla, özellikle de Kürtler tarafından kontrol edilen petrol alanlarıyla ilgileniyor.
Bütün bunlardan yola çıkarak Çin federasyon devleti için Kuzey Irak stratejik öneme sahip, yakinen ilgilendiği bölge olmaya devam edecektir.
Çin’in "PetroChina" şirketinin Irak'ta şu ana kadar Ahdab, Rumaila ve Halfaya projeleri olmak üzere toplam üç petrol sahası projesi bulunuyor. Çin federasyon devleti Bu bölgelerde 400 kilometre kare petrol sahasına sahip durumdadırlar.
Gücünün farkında olan bir Türkiye, Ortadoğu’da stratejik olarak dünyaya yön verebilme konumundadır.
Eğer Türkiye izin vermezse Çin devleti, Ortadoğu’dan almak istediği petrol ve doğal gazı ülkesine gönderemez. Dolayısıyla Çin federasyon devleti Türkiye Cumhuriyeti devleti ile iyi geçinmek zorundadır.
Türkiye izin vermezse bütün Avrupa, doğal gaz ve petrol sıkıntısı yaşar. Eğer Türkiye mültecilere izin verse Avrupa mülteciler ile dolup taşar ve Avrupa, bu mültecilerin gönlünü kazanamadığı için iç savaşa gider.
Avrupa ve Asya daha doğrusu bütün dünya, işi ehline, Türkiye’ye, bırakmalıdır. Kadim kültüründen ve inançlarından aldığı güçle Türkiye, insanlığa huzuru ve refahı getirecek tek ülkedir. Savaşın dilinden, psikolojisinden anlayan Türkiye, savaşçı ruhunda taşıdığı adalet ve merhamet duyguları ile dünyada ve özellikle de bölgemizde denge sağlamaya devam edecek, huzur ve barış ortamını yeniden getirecektir. Kısacası bundan sonra Türkiye’nin organizesi ile dünyaya yön verecektir, yeter ki Türkiye doğru akıl ve strateji ile yönetilsin!..
Türk, adalet demektir!..
Türk, huzur demektir!..
Türk güç demektir!..
Ne mutlu iyi çalışanlara ve Türk’üm diyenlere!..
ERKİN SABİT ŞAVUOT
(bilgisayar yüksek mühendisi, araştırmacı yazar)
Uygur Federasyon genel başkanı
Turan Konfederasyon genel başkanı
Uluslararası basın yayın federasyonu medya diplomasisi direktörü
Dünya Bariş elçileri uzakdoğu koordinatörü
Ankara meclisi Anadolu birliği genel başkan yardımcısı
Turan kızıl elma teşkilatı genel başkanı
iletişim: 05357951111.erkinsabit158@gmail.com
TÜRKİYE ANKARA ÇANKAYA