Binyamin Netanyahu pazartesi akşamı, İsrail'in "HAMAS'ı ortadan kaldırma aşamasının sonuna doğru ilerlediğini" iddia etti. Bu safhadan sonra "geriye kalanları vurmak için devam edileceğini" ileri sürdü. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Netanyahu'yu pek inandırıcı bulmamış olacak ki “İsrailliler, Gazze'deki operasyonlarının önemli ölçüde küçültülmesinden bahsediyor. Bunu göreceğiz." dedi. Blinken şunları kaydetti:
“Bu çatışma Gazze'de bir boşluk oluşturarak bitemez ve bitmemelidir. Bu boşluklar iyi şeylerle dolmadan önce kötü şeylerle dolma eğilimindedir.” Dışişleri Bakanı Gazze'ye şu anda “anarşinin” hakim olduğunu söyleyerek, Tel Aviv'in savaş sonrası planını açıklamamasından yakındı.
İsrail Başbakanı'nın partisi Likud milletvekillerinden Amit Halevi ise Netanyahu'ya cevaben şunları kaydetti: "Gazze'deki sonuçlar çok kötü, çok zayıf. Ordu, Gazze'de neredeyse hiçbir stratejik başarı elde edemedi."
İsrail Savunma Bakanı Yoav Galant ise aynı gün sayılarla konuştu. Ordunun “acilen on bin askere” ihtiyaç duyduğunu ilan etti. Galant, bu gereksinimin yarısının nüfusun yüzde 17'sini oluşturan Haredilerden karşılanabileceğini de ekledi. On yıllardır askerlikten muaf tutulan Haredilerin yaratacağı toplumsal çatlaklara rağmen hizmete alınması İsrail'in çaresizliğini vurguluyor.
Önceki gün on binlerce Haredi genç “Düşman ordusuna hizmet etmeyeceğiz!” sloganlarıyla Doğu Kudüs'te meydanlara indi. Kendisi de Haredi olan İskan Bakanı Yitzhak Goldknopf'un arabasını taş yağmuruna tuttu. Bakan saldırının “kendisine değil arabasına karşı yapıldığını” savundu!
Çaresizliğin bir başka kanıtı da İsrail ordusunun sadece birkaç gün önce istihbarat, teknoloji ve siber birimlerde görevli askerleri muharebe birimlerine aktarmak zorunda kalmış olması. Açıklanan ilginç bir veriye göre de İsrail'in Gazze işgali başladığından beri yaklaşık 900 subay emeklilik talebinde bulundu. 7 Ekim öncesinde bir yıl içerisinde 100-120 arasında subay emeklilik başvurusunda bulunuyordu. Tam dokuz kat artış gözüküyor.
Wall Street Journal (WSJ) ise İsrail ordusunun Gazze'de bir "bataklığa" saplanmak üzere olduğunu yazdı. Tel Aviv'in halk desteğini arkasına alan HAMAS ile bitmek tükenmek bilmeyen bir çatışmaya girme riskiyle karşı karşıya olduğunu vurguladı. Orta Doğu uzmanı Joost Hiltermann, gazeteye şunları söyledi: “Askeri operasyonlarla HAMAS'ı Gazze'nin farklı bölgelerine itebilirsiniz ama sonunda savaşçılar tünel ağı üzerinden veya karadan hep geri dönecek. Her gün yeni elemanlar kazanıyorlar. Ailelerini kaybeden gençler de onların saflarına katılmak üzere geri dönecek.”
İsrail ordusu şu anda Şucaiyye semtinde bir operasyon yürütüyor. Bu, HAMAS'ın saflarını yeniden organize edebilmesi nedeniyle İsrail güçlerinin çekildiği bölgelere geri dönmek zorunda kaldığı bir dizi baskının sonuncusu oldu. İsrail ordusu daha önce Cibaliye ve Şifa Hastanesi kuşatmalarını tekrarlamak mecburiyetinde kalmış, çok sayıda kayıp vermişti. Son olarak salı günü iki askerin daha çatışmalarda öldüğü açıklandı. İsrail'in işgal başladığından beri kaybı 332 oldu.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken sonunda gerçeği kabul etti: “İsrail ülkenin kuzey kısımlarında egemenliğini fiilen kaybetti.” Dışişleri Bakanı, "aslında kimse savaş istemiyor fakat durdurmaya kararlı olsak da bu yöne doğru giden bir ivme var." gözleminde bulundu. İsrail'in “çözüm önerisini” destekleyen üst düzey diplomat, Hizbullah'ın sınırdan 30 km. geri çekilmesi gerektiğini ileri sürdü. Fakat en iyi çözümün Gazze'de ateşkes anlaşmasını olduğunu da ekledi. Bunun Yemenli Ensarullah Hareketi'ni de sakinleştireceğini savundu.
Bild gazetesine göre ise Hizbullah ateşi kesmezse İsrail temmuz ayının ikinci yarısında Lübnan'a saldıracak. Alman yayını pazartesi günü yayımladığı haberini diplomatik kaynaklara dayandırdığını açıkladı.
Olası bir savaşta İsrail'in başına gelebilecekleri en iyi bilenlerden biri eski Başbakan Ehud Olmert. 2006 yılında İsrail'in hezimetiyle sonuçlanan Lübnan savaşında ülkenin başında bulunan Olmert, CNN'e verdiği demeçte şunları kaydetti: “Kuzeyde topyekûn bir savaş başlarsa muhtemelen topyekûn yıkım olur. İsrail tarihinde görmediği kadar büyük bir acıya maruz kalır. Bir anlaşmaya varabiliriz fakat bu, bilgelik, sabır ve azim gerektirir.”
