9738,92%0,24
35,50% 0,05
36,64% 0,15
3060,83% 0,26
4876,78% 0,00
Yalçın Akdoğan 'yeni açılımla' ilgili 'Çalışılmış bir şeydi bu. Çok önemli hamleydi. Bu önemli bir inisiyatif. Bu konularla ilgilenen bir kişi olarak bundan büyük memnuniyet duydum' ifadelerini kullandı.
2013 yılındaki "çözüm süreci" HDP heyetleriyle görüşmeleri yürüten, AK Parti ve HDP arasındaki "Dolmabahçe Mutabakatı'nın" taraflarından, dönemin başbakan yardımcısı Yalçın Akdoğan, Habertürk TV'ye konuk oldu.
Akdoğan, MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin, PKK elebaşı Abdullah Öcalan çağrısı ile başlayan "yeni açılım" ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Akdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Epey zamandır siyasi gelişmeleri takip etmiyorum. Eşimin siyasetle hiç ilgisi yok. Salı günü Devlet Bey'in, Çarşamba günü sayın Cumhurbaşkanımızın grup toplantısını takip eder. Kahvaltı yapıyoruz, bir an çatal elimden düştü. Hanım gayriihtiyari 'deprem mi oluyor' diye irkildi. 'Yok' dedim 'Daha önemli bir şey oluyor'. Devlet Bey konuşuyordu. Söylediği şeyler çok ileriydi.
Devlet Bey'den bunları duyunca şoke oldum, zihnim 20 kat hızlı çalışmaya başladı. Cümleleri anlamaya çalışıyorum. Umut hakkından bahsetti. Çalışılmış bir şeydi bu. Çok önemli hamleydi. Önce meslektaşlarımıza baktım, yorumlara baktım. Herkes şok halindeydi. Eveleyip, geveliyorlardı, nasıl pozisyon alacaklarını bilmedikleri için. Herkes top çeviren konuşmalar yaptılar. Ben tabii arka planda neler yapıldığını bilmiyorum tabii. O günlerde şöyle yorum yaptım; ya çok büyük dalga geliyor, bir risk, tehlike var. Onun için içeride bütünlüğü muhafaza etmemiz lazım. Veya Suriye'de yeni bir denklem kuruluyor. Buna ön hazırlık olarak böyle bir şey yapılabilir. Veya Öcalan yaşlandı devlete hizmet etsin diye düşünüldü diye kafamdan geçiriyorum. Bunun devamı geldi sonra.
Bu önemli bir inisiyatif. Bu konularla ilgilenen bir kişi olarak bundan büyük memnuniyet duydum. Türkiye açısından bu noktaya gelinmesi önemlidir. Devlet Bey'in burada yaptığı yüksek siyasettir. Paradigma seviyesinde yüksek siyasettir. Günlük siyasetin ötesinde yüksek siyaset yapmak demektir bu. Kimileri kartları yeniden karar, kimileri kart sallar. Günlük siyaset yaparsanız kart sallarsınız. Yüksek siyaset yaparsanız kart kararsınız.
Önceki süreçlerde Devlet Bey'in takındığı tavır, neticede MHP'nin takındığı tavırdı. Ben bunu demokratik siyaset içinde anlayabilirim. Neticede denge mekanizması vardır. Siz bir şeyler yaparken birilerinin size eleştiri getirmesi, parametreleri hatırlatmasını bir sorun olarak görmemek lazım. Bu size diğer yönden baskı yapanlara karşı elinizi güçlendiren bir şeydir. Bugün bu meseleyi anlamak, Cumhur İttifakı'nın başlangıcını anlamakla mümkün. Türkiye büyük bir beka sorunu yaşadı. Bir darbe girişimi yaşadı. Bu ülkenin Meclis'i bombalandı. Bütün bu olaylara karşı Devlet Bey, devlet adamı refleksiyle tavır takındı ve o gün Cumhur İttifakı şekillendi. Türkiye'nin karşılaştığı risk ve tehditlere karşı atılması gereken adımlar var. Devlet Bey, o günkü devletin bekası refleksiyle bugün aynı duyarlılığı sergiledi diye bakıyorum ben. Devlet Bey, o gün o konuşmayı yaptığı zaman herkes farklı yorumlar yaptı. Devlet Bey'in öngörüsü, o günkü taşıdığı hassasiyet kaygı boş değilmiş. Devlet Bey bu konuşmayı Ekim'in başında yaptı. Suriye'de 1 ay sonra rejim yıkıldı. Bu önemli bir gösterge. Devlet Bey hem siyasi gündem oluşturma açısından veya farklı hususlara dikkat çekme açısından önemli misyon gördü bence.
Farklı farklı süreçler yaşandı. En son çözüm süreciyle benim adım anıldı ama ondan önce süreçler yaşandı. Oslo, demokratik açılım, milli birlik kardeşlik süreçleri gibi. Meclis'ten sorumlu Başbakan yardımcısı olduğum için HDP ile ben görüşüyordum. Bunu niye yaptık? Devlet bu işlere niye soyundu diye bakmak lazım. Türkiye'nin terör belası 40-50 yıldır var. Terörle mücadele etmek ile terörizmle mücadele etmek arasında fark vardır. Terörle mücadele örgütü yok etmeye çalışırsınız. Terörizmle mücadele güvenlik güçlerini aşan, devlet kurumlarının içinde olduğu terörün kaynaklarını ortadan kaldırmak, sebeplerini ortadan kaldırmak, ileri sürülen tezleri çökertmek için yapılır.
O süreçte bir pazarlık yoktu. Bir al-ver yoktu. Birtakım şeylerin konuşulması gerekiyordu. Diyelim ki örgüt silah bırakacak. Türkiye'den çekilmesi, silahların gömülmesi. Bu planlama gerektiren bir şey. Devletin bunu birileriyle konuşup, yapması gerekiyor. Öbür türlü adam 'ben gömdüm silahları' diyor, nereden bileceğiz gömüp, gömmediğini. Biz bildirimizi okuduk, onlar bildirilerini okudu. O gün de al-ver süreci yoktu bugün de olacağını düşünmüyorum. Bugün işi yürütenler yürütüyor. Biz şimdi evimizde çocuk bakıyoruz. Devlet kendi halkının hiçbir meselesini terörle pazarlık etmez. Biz çok önemli adımlar attık. Bunu örgütle pazarlık olarak mı yaptık? Temel hak ve özgürlükler referandum konusu yapılmazsa, bu halkın ihtiyaç ve sorunları herhangi bir örgütle pazarlık meselesi yapılamaz.
O gün önemli olan Öcalan'ın o çağrıyı yapmasıydı. Ama gereğini yapmadılar. Süreci sabote ettiler. O zaman Amerika bölgesel denklemden PKK'nın çıkmasını istemedi. Kullanışlı bir enstrüman olarak gördü. FETÖ'de süreci çok kışkırttı. FETÖ için bu sorunu çözmüş iktidarın daha muktedir olması demekti. Hükümet o sorunu çözseydi artık söz geçiremeyiz, bileğini bükemeyiz diye düşündü. Örgüt harekete geçti, 'Seni başkan yaptırmayacağız' söylemi, hendekler kazıldı, cinayetlerle süreci sabote ettiler. Bu çok açık. FETÖ'nün de kendine göre hesapları vardı. 1 yıl sonra darbe oldu. Kürtleri bir şekilde hükümetin yanında yer alması, örgütün karşı cephede durması onların da işine geliyordu. Gezi olayları oldu. Olayı kışkırtıp, büyüten FETÖ'cülerdi. Örgüt tam gücüyle Gezi olaylarına destek vermedi. FETÖ bundan ders çıkardı. Kürtler darbeye blok olarak destek vermedi, oyuna gelmedi. FETÖ süreci sabote etti. Herkes onların ihanet ettiğini gördü. Bugün terörle mücadeledeki destek onun için arkamızda vardı.
DEM şu anda gerçek aktör müdür? Vekillerini kim tayin etmektir. Bu süreçte daha görünür oldular, daha ön plana çıkıyor, söylemler ortaya koyuyorlar. Bu bile önemli değil midir? Bazen bölgedeki arkadaşlarla konuşuyor. Bazıları Öcalan için 'yaşlı adam, buna mı kaldı' diyorlardı. Çok kaba saba adammış gibi lanse ediliyor. Bir profil çıkarmak lazım. Rastgele bir adamdan bahsetmiyoruz. 40-50 yıllık bir örgüt neticede. Ulusal örgütler vardır bir de ulus üstü örgütler vardır. Suriye, Lübnan'da, Beka Vadisi'nde bu örgütün, Öcalan'ın faaliyetler yürüttüğünü biliyoruz. Birçok gizli servisle düşüp, kalkmış, farklı devletlerin desteğini görmüş bir adamı çok küçümseyip de hata etmemek lazım.
Suriye meselesi önemli. Suriye'nin geleceği nasıl şekillenecek, PYD varlığı nasıl tasfiye edilecek? Bunun üzerinden bir formül üretiliyordur diye düşünüyorum.