Bir devlet otoritesi, kendi otoritesi dışında otoriteyi kabul etmezken, bir patron, kendi işyerinde, kendinden başka patronun varlığını kabul etmez iken, bir hanımefendi, eşinin kendisinden başka bir bayanı eş olarak kabul etmesine müsamaha göstermez iken, biz kim oluyoruz da, Hakimi mutlak karşısında, yaradanın, malikin, karşısında egolarımızın getirisi heva ve heveslerimizi tagutlaştırarak veya Allah’ın İlahlığı karşısında, neleri, neyi İLAH olarak kabul ediyor veya bilmeden kabulü ile İslam adına Müslümanca yaşadığımızı zannediyoruz. İman Hakikatimizin gereği ALLAHTAN BAŞKA İLAH YOKTUR, anlamı ile ifade ettiğimiz Tevhidi kabul etmiyor muyduk?
Yine Türkçemizde anlam kargaşası üzerinden dem vurarak La ilahe İllallah sözü üzerinde konuşmadan, izah etmeden, sözü hem söyler hem de inkâr eder mahiyette yaşadığımızın anlaşılması noktasında açıklama gerecektir.
Önce bizlere öğretildiği anlam üzerine Allahtan başka ilah yoktur, ahdımızın, Arapcan kelime kelime Türkçeleştirerek anlatmaya çalışalım.
Arapçada yok kelimesinin sözlük karşılığı (mafi) diye telaffuz olur,Mafi yok demektir. İlah kelimesi ise kanun koyucu,hükmedici, kendisine kulluk yapılan anlamındadır. Madem böyle LA İLEHE İLLALLAH diye bildiğimiz bu ahıt sözü ile tercümenin bağı ne derseniz, bütün meselenin buradan kaynaklandığı aklıselim gönüller olarak anlaşılacaktır. İşte bütün mesele bu. LEEEEEEEEEEEEEEEEE.
Le diye başlayan ilahe diye devam eden sonunda da illallah diye biten bu ahitnameyi doğru bir tercüme ile bakalım ne söz vermişiz yaratana.
Hanı galu belada, Allah’ımız bizlere ben sizin RABBİNİZ (sizleri benim terbiye kaidelerim ışığında, terbiyeme itaatiniz olacak mı anlamında) DEGİLMİYİM DİYE SORMUŞTU, Hanı bizlerde EVET demiştik, bu söz verişin karşılığı idi beden ile ruhun buluşması.
Buluştuktan sonrada, sevincin haykırısının adıydı. LEEE İLEHE İLLALLAH
Buluşmanın haykırısı idi, iki ayrının, ruh ile bedenin birbirine kavuşmasının sevinç naralarıydı LE İLEHE İLLALLAH.
Le kelimesi hacca gidenlerin bazı anlatımları olurdu, Arap bir şeye le dedi mi ona evet dittiremezsin diye, eskiler hac dönüşünde Arap milletinden bahsederken böyle bir tanımlaması vardı. Madem Arap LE dedi mi neden evet dittiremezsin sorusuna, çünkü le dediğinde, inkâr ediyor, inkâr edilende kabul görmez değil mi,?
Bir kere inkâr ettim mi, inkârdan dönülmez kuralı idi. Kul Le dediğinde önce inkâr eder.
Allah Allah, Kul, insan, neden inkâr etsin ki, kul inkâr eder, inkâr ettiklerini de tanımaz.
İşte İslam önce bizlere İNKÂR ETMEMİZİ EMREDİYOR. İNKÂR ETMEDEN, KABUL OLUNMAZ.
Hani Allah Resul’üne Mekke’nin müşrikleri, Ey Muhammed(a.s.v) ,bizler Allah’ı(c.c) inkâr etmiyoruz, Allah yok demiyoruz, Allah’la aramızda iletişimimizi sağlayan putlarımız var, bizlerde Allah ile aracılar vasıtası ile irtibatlıyız. Şimdi bizim irtibatımızı sağlayanların ortaya koydukları, atalarımızdan öğrendiğimiz bir yaşam biçimini bırakıp ta, Senin Allah’ının bizlere senin vasıtan ile ilettiği yaşam ve kabullenişimi kabul edeceğiz dedikleri gibi.
Dönemin Mekke’sinde Allah var ve biliniyor fakat Putların ve put anlayışının ortaya koyduğu nizam çerçevesinde sosyal hayatın getirileri üzerinden yaşanmaktaydı, Kabul edilmeyen Allah değil, Allah adına Allah’ın ilahlığının PUTLAR üzerinden devamının son bulmasıydı. Yoksa Araplar ALLAH yoktur inancı hâkim değildi, Öyle olsaydı Kuran onlar için kâfir diyerek hitapta bulunurdu. Aksine onlar için Müşrik (Allah’ın ilahlığına, ortak koşanlar) diye hitap edilmekte.
Allah’ın İlahlığının karsısındaki tüm kabullenişler Kuranı ifade ile Mişrikliktir.
Nisa Suresinin 22 ayetinde لَا تَجْعَلْ مَعَ اللّٰهِ اِلٰهاً اٰخَرَ فَتَقْعُدَ مَذْمُوماً مَخْذُولاًࣖ
Allah’tan başka ilah edinme, tanıma, reddet; sonra kınanmış ve yalnızlığa terkedilmiş olarak kalırsın. Hükmü ile ilahi kanun hükmünde bunu kabul etmeyenleri Müşrik sucu ile cezasının karşılığında, sonra kınanmış ve yalnızlığa terkedilmiş olarak kalırsın. Diye bizlere ne güzel izah eden bildirilerini Kuran ile iletmiş, Hala anlamış değiliz çünkü bu İlahı Hükümlerin gerekçelerinin diriler için değil ölüler için olduğu kanaati ile yaşadığımız imanın getirisi, ne söyler ne yapar misali yaşar dururuz, hafizanallah
Aksine varlığını kabul ettikleri Allah’ın, Allahlığına değil,''O''nun İLAHLIGINA karsıydılar. Bütün mesele bu ve bunun üzerinden Peygamberimiz İnsanlığa
Allah’ın ilahlığını kabul edin, LE İLEHE İLLALLAH diyen kurtulur ve kurutuşa erer demekteydi. Günümüzde anlaşıldığı gibi olsaydı, Allahtan başka İlah yok der, Allahın dışında binlerce İlahları rab edinmezdik.
Uzatmadan Le(inkâr ediyorum) Allahtan başka İlahları, Allah’ın dışında kanun koyucu, hüküm sahibi olanları tanımıyor, Allahı kabul ediyor ve ''O'' zatına kulluk ediyorum. Demekti Galu Beladaki kabul edişimiz Allahlımızın Rab lığına yakışanın kabulü idi.
Bu mana ile İlahi devrimlerin sonuncusu olan Kuran Devrimi ışığında ALLAH,(c.c) BİZDEN KENDİSİNDEN BAŞKA İLAH EDİNMEMİZİ İSTEMİYOR.
Selam ve dua ile. Kardeşiniz Adnan Albayrak Şimşek