Son bir yıldır İsrail’in asıl niyetinin ortaya çıkarak “Arz-ı Mevud” planını artık gerçekleştirmek üzere Gazze ile yetinmeyip çevre ülkeleri de bombalı saldırılarla işgal etmeye kalkması halkımızda “sıranın Türkiye’ye geleceği” yönünde haklı endişelerine neden olmaktadır. Hal böyle iken Türkiye İsrail tarafından her hangi saldırıya maruz kalırsa, ya da doğrudan savaşa sürüklenirse Azerbaycan’ın tavrı, kararı ne olacak –sorusu meydana çıktı? Toplumda bu soru yankılanınca, tarafsız medya maalesef pasifliğini sürdürmekle küreselcilere çalışan medya platformları meydanı boş görüp iş başına geçtiler. Bu aralar konu ne zaman İsrail Türkiye çatışması ihtimaline gelse her kes medyada dolaşan sokak röportajlarını bana örnek diye sunuyor ve “baksana net sonuç bile çıkmamış, İsrail dostumuzdur diyenleriniz de varmış, olası İsrail Türkiye savaşında Azerbaycan muhtemelen İsrail’i destekleyecek” diye gereksiz tedirginlik ve endişe ile tepki veriyorlar.
Her şeyden önce belirtmek isterim ki, o sokak röportajını yapan medya İngiliz BBC kanalıdır. Yani, anlayacağınız fitne kokusu var bu soruda. Soruya gelince –“ İsrail ile Türkiye Savaşa girerse Azerbaycan kimi destekleyecek?”-diye fesatçı ve sinsi amaçla sorulduğu net, ortadadır. Cevaplara gelince dikkatle izlerseniz hiçbir Azerbaycanlı İsrail’i savunmamış. Büyük çoğunluk –“şüphesiz Türkiye’yi gardaşımızı destekleriz” –demiş, diğerleri ise İsrail’in 1. Karabağ Savaşında Azerbaycan’ı silahla, mühimmat ve medya desteği ile desteklediği için tarafsız kalmayı doğru bulmuş. İngiliz BBC kanalı bir bakıma isteğine tam nail olamamış, çünkü onlar için gönül isterdi ki, Azerbaycan İsrail’e taraf olsun. Ama o birkaç “tarafsız” cevap verenlerin toplumda ayrımcılık oluşturacağını, halklarımız arasında bir birimize karşı güvensizlik duygusu ürete bileceğini adı gibi bildiğinden sosyal medyada durmadan aynı görüntüleri paylaşıyor.
Konuya tarihi açıdan da netlik getirmek adına belirtmek isterim ki, her şeyden önce Azerbaycan sadık ve samimi “gardaştır”. Sovyet döneminde milli adet, örf ve geleneklerine tüm KGB propagandası, Sovyet siyasetine rağmen sadık kalan, milli kimliğini unutmayan eski Türk Cumhuriyetlerinden en barizi Azerbaycan’dır. Özetle Azerbaycan halkı milli kimliğini her şeyden önde tutan, asil Türk topluluğudur. İkincisi Azerbaycan halkı Türkiye’ye ayrı, hükümeti ayrı bağlıdır, aşıktır. Sözün özü- Azerbaycan Türkiye soy, kök bağlığı, sadakati siyaset üstüdür! Tartışmaya bile kapalıdır.
Azerbaycan’ın İsrail’e siyasi yakınlığını Türkiye aleyhine değil İran aleyhine olduğunu görmenizi isterim. İran –fars rejimi 1. Ve 2. Karabağ Savaşlarında Ermenistan’ı açıktan ve doğrudan maddi-manevi her türlü destekledi. Oysa İran, hani Müslüman devlet olduğu için Azerbaycan’ı Ermenilere, Ruslara karşı savunmak zorunda idi. “din kardeşliği” diyoruz ya o bakımdan. Ama nedir, İran –fars milleti Türk milletine habis ve kindar duygu besliyor en kadimden bu güne. Onun için Azerbaycan da bunun karşılığını İsrail’e olan tarihi dostluk çerçevesinde İran’a yansıtıyor. 1. Karabağ Savaşında Azerbaycan 11 binden fazla şehit verdi, yüzlerce esir ve kayıp daha son iki yıldır Karabağ’da yapılan alt yapı çalışmalarında toplu mezarlar halinde çıkan insan kemiklerinden kimliği belirlenerek mezarları yapılıyor, aileleri naaşlarına kavuştu diye acılar içinde seviniyorlar. Tüm bu başımıza gelenlerde İran’ın çok büyük payı ve suçu var. Azerbaycan İran’a karşı ne kadar sert tavır sergilerse yeridir, hatta azdır.
Kaldı ki, İsrail’in “Arz-ı Mevud” planına karşı 28 Ocak 1920 yılında Meclis kararı ile oluşturulan ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün başında durduğu Heyeti Temsiliye’nin düzenlediği 17 Şubat 1920 yılında halka açıklana “Misak-i Milli” haritasının sınırlarını gözden geçirirsek: Terörle mücadele kapsamında kaç yıldır korunan bölgeler: Suriye, Irak, Lazkiye, Bayır-bucak Telafer, Halep, İdlib hattı, Çobanbey – Afrin hattı, Aynel Arap, Telabyat, Kobani, Musul, Kerkük , Süleymaniye ve Boğazlar bu harita sınırları içerisinde yer almaktadır.
İsrail’in “Arz-ı Mevud” haritası ise yahıdilerin kutsal metinlerde Kenan diyarı olarak geçen , Fırat’tan Nil Nehri’ne kadar uzanan geniş bir coğrafyayı kapsar ve bölge halkları endişendirmeye yetiyor. Türkiye’nin –Adana, Gaziantep, özellikle Hatay, Urfa, Diyarbakır, Van gibi doğu ve Güney doğu illerini hedef almaktadır. Bu illerimizde Su rezervlerinin bereketli olduğu sebebi ile gelecekte oluşa bilecek Su kıtlığına yenilmemek ve Yahudilere aşılanan “Kutsal topraklar” inancını gerçekleştirmek amacı ile vurguladığım İllerimiz bu haritanın bir parçasıdır. Sadece Su değil, petrol kaynaklarının da, başka değerli doğa servetlerinin de bu bölgelerimizde bulunması Yahudi küreselcilerin yeni dünya düzeni için hayati önem arz etmektedir.
Bu açıdan bakılınca Azerbaycan Türkiye Cumhuriyetinin dünya durdukça tam ve bütün olarak var olmasını, güçlü ve büyük devlet olmasını tercih eder. “Aile, kardeşler güçlü oldukça düşman çekinir”- fikri Türk milletinin yapısına özgü düşüncedir ki, diğer Türk Cumhuriyetleri de Sovyet propagandasının uyuşturucu kan uykusundan uyanmış ve Türkiye –Azerbaycan birliğinin dış güçlere karşı nasıl kalkan oluşturduğunu nihayet fark ettiler. Macaristan da dahil dünya üzerinde mevcut olan tüm Türk toplulukları milli birliğin esas olduğu bilincine ulaşarak Turan ülküsü için gerek siyasi, gerek ekonomik, gerek kültürel alanlarda beraberlik ve akrabalık bağlarının güçlendirilmesi çalışmalarını ciddiyetle sürdürmektedirler. Turan – zarurettir! Dış güçler Dünyada yeni bir düzen kurmak için zayıfları ezmek pahasına savaşlar çıkarmakta kararlılar madem, bize bu düzeni Türk gücü ile yönetmek yakışır. Ve, Azerbaycan bu gerçekliğin gayet farkında. Hiç kimsenin kuşkusu olmasın.
Vüsale ALİ
Kayseri