Bölgedeki terör örgütlerinin, özellikle PKK, PYD, ve SDG’nin varlıklarının ardında, sadece bölgesel etnik çatışmaların değil, küresel güçlerin çıkarları ve stratejileri yatmaktadır. Bu örgütler, Kürtlerin hakları ya da bağımsızlık talepleriyle bağlantılı olmaktan çok, ABD ve İsrail gibi küresel güçlerin bölgedeki jeopolitik çıkarları doğrultusunda kullanılmış araçlardır.
Terör Örgütlerinin Gerçek Amacı
PKK, PYD ve SDG’nin ortaya çıkışı, yalnızca etnik bir kimlik mücadelesiyle açıklanamaz. Bu grupların kullanıldığı stratejilerin temeli, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ve Büyük İsrail hedeflerine dayanmaktadır. Bu örgütler, her ne kadar yerel ve etnik dinamiklere dayanıyor gibi görünseler de, esas amaçları bölgedeki güç dengelerini değiştirmek ve kendi çıkarları doğrultusunda yeni sınırlar çizmek olan küresel güçlerin emellerine hizmet etmektedirler.
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), ABD‘nin bölgedeki egemenliğini pekiştirme ve İsrail’in güvenliğini garanti altına almayı amaçlayan bir stratejidir. Bu projede, Irak, Suriye ve İran gibi devletler hedef alınmış ve bu ülkelerin iç yapıları değiştirilmek istenmiştir. BOP’un kapsamlı amacı, bölgedeki güçlü ve bağımsız devletleri zayıflatmak ve yerine daha parçalanmış ve kontrol edilebilir yapılar kurmaktır. Bu yapılar, genellikle etnik veya dini temelli özerklikler olarak öne çıkmıştır. PKK, PYD, SDG gibi yapılar, bu bağlamda, bölgesel istikrarsızlık yaratma ve ABD’nin bölgedeki etki alanını genişletme amacıyla şekillendirilmiş gruplardır.
Terör Örgütlerinin Gerçek Yöneticileri
Özellikle PKK ve PYD, başlangıçta Kürtlerin bağımsızlık mücadelesi olarak tanıtılmış olsa da, zaman içinde bu grupların ABD ve İsrail’in çıkarlarını savunacak şekilde şekillendiği ve yönlendirildiği açıkça görülmüştür. Bu örgütler, yerel halkın çıkarlarından ziyade, küresel güçlerin çıkarlarına hizmet eden yapılandırmalardır. Kürt halkının bu örgütlerin faaliyetlerinden bağımsız olduğu ve bu terörist grupların Kürtlerin temsilcisi olamayacağı, bölgede birçok kez vurgulanmıştır. Terör örgütlerinin arkasındaki güçler, ABD, İsrail ve Batılı müttefikler olmuştur.
Türkiye’nin Kararlı Durumu
Türkiye, PKK, PYD ve SDG‘yi sadece terör örgütleri olarak görmekle kalmamış, aynı zamanda bölgedeki küresel stratejik çıkarları da göz önünde bulundurarak bu örgütlerle mücadele etmiştir. Türkiye’nin bölgedeki askeri operasyonları, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı gibi harekâtlar, bu örgütlerin bölgedeki etkisini kırmayı hedeflemiştir. Türkiye’nin kararlı duruşu, sadece terörle mücadele değil, aynı zamanda Büyük Ortadoğu Projesi’nin bölgedeki etkilerini yok etme amacı taşımaktadır.
Sonsöz : Küresel Güçler ve Türkiye’nin Direnişi
PKK, PYD, SDG gibi örgütler, küresel güçlerin bölgedeki çıkarlarını savunmak için araç olarak kullanılmıştır. Ancak Türkiye’nin hem iç güvenliğini sağlama hem de Büyük Ortadoğu Projesi ve Büyük İsrail projelerinin hayata geçmesini engelleme çabası, bu terörist yapıların bölgedeki etkisini azaltmaya yönelik önemli bir adım olmuştur. Küresel güçlerin bu örgütleri kullanarak bölgedeki politik yapıları değiştirmeye çalışırken, Türkiye’nin bu yapıları engelleme yönündeki kararlı duruşu, bölgesel barış ve güvenlik açısından kritik bir rol oynamaktadır. Çok yakındır bölgede ne bu terör örgütleri ne ABD ne de İsrail varlığını sürdürecektir. Türkiye’nin kararlı tutumu her zaman olduğu gibi bu oyunu bozacaktır.
Necat KACAN
Eğitimci Araştırmacı Yazar