Tehlikenin farkındamısınız?
Modern çağın vitrinleri artık oyuncak yerine parfüm sergiliyor. Bebek mavisi elbiselerin yerini "küçük hanımlara" özel gece kıyafetleri alıyor. Oyun hamuru kokan ellerin yerini takma tırnaklı parmaklar süslüyor. ve ne yazık ki yetişkinleşmiş çocuk görüntüsü sadece estetik bir sapmadan ibaret değil.
Bu insanlığın vicdanında sessizce büyüyen bir karanlığın da habercisi çocuk bedenine yüklenen yetişkin rolü ve bunun pedofili kültürüne zemin hazırlayan boyutu..
Pedofili yalnızca sapkın bireylerin suçlarıyla sınırlı değildir bazen toplumsal bilinçsizlikle de beslenir. Bir çocuğu mini etekle podyuma çıkaran, dudaklarına parlatıcı süren, poz verirken "çekici" olmayı öğreten zihniyet çocukluğa yapılan en büyük ihanettir. Moda adı altında çocuklara dikilen bu roller, onları sadece göz önüne çıkarmıyor aynı zamanda yanlış gözlerin hedefi haline getiriyor.
Eskiden çocuklar sokakta saklambaç oynar, ter içinde eve dönerdi. Şimdi stüdyolarda "influencer" olmak için giydiriliyor, süsleniyor, filtreleniyor.
Çocukların kıyafetleri büyüyor, oyunları küçülüyor. Masumiyetin üzerine giydirilen her yetişkin kalıbı, bir pedofili zincirine bir halka daha ekliyor.
Bu durum sadece sapıkların işi değil kolektif bir körlük!
Sosyal medyada çocuğunu topuklular içinde podyuma çıkaran anne-baba binlerce beğeni alırken, çocuğun beden dili "yorgunum, sıkıldım" diye bağırıyor.
Ama bu sesi ne annesi duyuyor, ne de beğen tuşuna basanlar. O çocuğun çocukluk hakkı, toplumun alkışları arasında yavaş yavaş yok oluyor.
Bir çocuğa kıyafet seçmek, onu giydirip sokağa çıkarmak basit bir tercih değil ,bu bir duruştur.
Çünkü kıyafet, kimliği şekillendirir. Bir kız çocuğunu sütyenli mayoyla sahile indirmek, sadece cilt kanserinden değil, başka bakışlardan da koruyamamaktır. Ve bu bakışlar, medyanın, reklamların ve toplumun örtük olarak meşrulaştırdığı bir pedofili ikliminde daha da normalleşiyor.
Çocukları “küçük kadınlar” gibi giydirmek, onları büyütmek değil; onların ruhunu yaşlanmaya zorlamaktır. Onlara cinsellik içeren kıyafetlerle rol biçmek, sadece onların değil, toplumun da geleceğini kirletmektir.
Oysa çocuk dediğin salıncağa otururken lastiği iki yandan sımsıkı tutandır. Dudaklarında şeker izi, dizlerinde yara kabuğudur çocukluk. Ve hiçbir moda, bu doğal hallerin üstüne geçmemelidir.
Peki kim dur diyecek bu gidişata?
Bu sorunun cevabı ne bir devlet politikasında gizli, ne de yalnızca yasa kitaplarında..
Bu cevap, vicdanlarda ve ebeveynlerin tercihlerinde gizli. Hangi vitrine ne koyduğumuz, hangi reklamı alkışladığımız hangi çocuğun giydiğine sessiz kaldığımız çok şey belirliyor.
Çocuklara çocuk gibi davranmak, sadece sevgi göstermekle değil; onları cinselleştiren her detaydan uzak tutmakla mümkündür.
Her mini elbise, croplu kıyafetler, her topuklu ayakkabı, her ağır makyaj, çocukluğu bir adım daha geriye iter. Ve biz her geri adımda bir çocuğu karanlığa biraz daha yaklaştırırız.
Bu yüzden çocuklara kıyafet değil, özgürlük giydirmeliyiz. Modayı değil, masalları konuşmalıyız onlarla. Filtreleri değil, hayalleri süslemeliyiz. Çünkü her çocuk, kıyafetiyle değil, gülüşüyle var olur.
Çocukluğun modası yoktur. Çocukluk modanın ötesindedir. Çocuklarımızın üstünden çıkar güdülmesine daha fazla izin vermeyelim!
Saygılarımla
Tülay TÜREDİ
Araştırmacı /Gazeteci