Donald Trump’ın ikinci başkanlık dönemi, ABD’nin küresel politikasında önemli değişimlere sahne olabilir. İlk döneminde “Önce Amerika” politikasıyla uluslararası kuruluşlara ve müttefiklere yönelik mesafeli bir tutum sergileyen Trump, hem bölgesel hem de küresel dengeleri etkileyecek stratejilere imza atmıştı. Yeni dönemde Trump’ın Türkiye, Orta Doğu, Ukrayna, Rusya, Çin-Tayvan, Avrupa, NATO ve Birleşmiş Milletler (BM) ile ilişkilerinin yanı sıra PKK ve YPG’ye yaklaşımını da ele alarak olası savaş senaryolarını değerlendirelim.
ABD-Türkiye İlişkileri: Çıkarların Dengesi
Trump yönetiminin Türkiye ile ilişkilerde pragmatik bir çizgi izleme olasılığı yüksektir. Daha önce S-400 meselesi ve ekonomik yaptırımlarla gerilen ilişkilerde, yeni dönemde dengeleme çabaları öne çıkabilir. Türkiye’nin Orta Doğu’daki etkisi ve NATO içindeki stratejik rolü, Trump’ın bölgedeki çıkarlarını koruma adına iş birliğini artırmasına yol açabilir. Ancak, bu durum PKK/YPG politikalarıyla çelişebilir.
Trump’ın YPG’ye desteği, bir önceki dönemde Türkiye ile ilişkilerde ciddi gerilim yaratmıştı. Yeni dönemde bu desteğin sürmesi olasıdır, ancak Türkiye’nin baskıları ve ABD’nin bölgedeki askeri varlığını azaltma politikası, bu ilişkiyi zayıflatabilir. ABD’nin Suriye’den kısmen çekilmesi gündeme gelirse, PKK/YPG üzerindeki Amerikan desteği azalabilir ve bu, Türkiye’nin bölgedeki operasyonlarını kolaylaştırabilir.
Orta Doğu: İsrail ve İran Çatışması
Trump’ın İsrail’e olan güçlü desteği, ikinci dönemde de devam edecektir. Abraham Anlaşmaları’yla Körfez ülkeleriyle İsrail arasındaki ilişkileri normalleştiren Trump, bu stratejiyi derinleştirebilir. Ancak İran’a karşı yaptırımların artması ve sert politikaların devreye sokulması, bölgede yeni bir çatışma riskini yükseltebilir. İsrail-İran gerilimi, ABD’nin Körfez’deki askeri varlığını artırmasına neden olabilir.
Ukrayna ve Rusya: Çelişkili Bir İlişki
Trump, Rusya ile daha uyumlu bir ilişki geliştirme arzusunu daha önce defalarca dile getirmişti. Ancak Ukrayna’daki savaş, bu hedefi zorlaştırabilir. Yeni dönemde Trump’ın, Ukrayna’ya olan askeri desteği azaltarak Rusya ile bir tür uzlaşma arayışına girmesi mümkündür. Bu durum, Avrupa’daki NATO müttefikleri arasında huzursuzluk yaratabilir ve ABD’nin liderlik rolünün sorgulanmasına yol açabilir.
Çin-Tayvan Gerilimi: Ekonomi ve Askeri Stratejiler
Trump’ın Çin’e karşı ticaret savaşlarını başlatan politikaları, ikinci dönemde de sürebilir. Ancak Tayvan meselesi, ABD ve Çin arasında askeri bir çatışma riski taşımaktadır. Trump’ın ekonomik yaptırımlar üzerinden Çin’i baskılaması beklenirken, Tayvan’a yönelik askeri destek politikası sürdürülürse, bölgedeki gerilim büyük bir çatışmaya dönüşebilir. ABD’nin Japonya, Güney Kore ve Avustralya gibi müttefikleriyle iş birliği, Çin’in bölgedeki etkisini sınırlandırma çabalarını artıracaktır.
Avrupa ve NATO: Daha Fazla Baskı
Trump, ilk döneminde NATO müttefiklerine savunma harcamalarını artırmaları için baskı yapmıştı. Bu tutumun ikinci dönemde de devam etmesi bekleniyor. Avrupa ile ilişkilerde özellikle Almanya ve Fransa gibi ülkelerle ekonomik ve siyasi çekişmeler yaşanabilir. Ancak Trump, NATO’yu doğrudan zayıflatmaktan kaçınarak ittifakı Rusya ve Çin’e karşı bir denge unsuru olarak görmeye devam edebilir.
BM ve Uluslararası Kuruluşlar: Mesafeli Bir Yaklaşım
Trump’ın BM’ye yönelik eleştirel tutumu, ikinci dönemde de sürebilir. Uluslararası kuruluşlara olan finansal desteği azaltarak, ABD’nin bu yapılar üzerindeki etkisini sorgulayan bir politika izlenebilir. Bu, ABD’nin uluslararası arenadaki yalnızlaşmasını artırabilir, ancak Trump’ın pragmatik politikaları bu riskleri dengeleyebilir.
PKK ve YPG’nin Durumu
ABD’nin PKK/YPG ile ilişkisi, bölgedeki dengeler açısından kritik bir konudur. Trump, ilk döneminde bu örgütlere destek vermiş ve Türkiye’nin tepkisini çekmişti. Ancak ABD’nin bölgedeki askeri varlığını azaltma stratejisi, YPG üzerindeki desteğin azalmasına yol açabilir. Bu durumda Türkiye, Suriye’de daha geniş bir operasyon alanı bulabilir. Öte yandan, Trump’ın YPG’yi İran’a karşı bir denge unsuru olarak görmesi durumunda bu destek kısmen devam edebilir.
Gelecekte Savaş Riskleri
1. Çin-Tayvan Çatışması: Tayvan, ABD-Çin geriliminin merkezinde kalmaya devam ediyor. Çin’in Tayvan’a yönelik askeri hamleleri, ABD’nin müdahalesiyle Pasifik’te büyük bir savaşı tetikleyebilir.
2. İsrail-İran Çatışması: İsrail’in İran’a yönelik saldırgan tutumu ve İran’ın nükleer programı, bölgesel bir savaşın fitilini ateşleyebilir. ABD’nin İsrail’e tam desteği, bu savaşı daha geniş bir boyuta taşıyabilir.
3. Rusya ve Ukrayna: Ukrayna’da devam eden savaş, Trump’ın Rusya ile uzlaşma politikalarına rağmen şiddetini koruyabilir. Bu durum, Avrupa’da yeni gerilimlere yol açabilir.
4. Kore Yarımadası: Kuzey Kore’nin nükleer faaliyetleri, Güney Kore ve ABD ile olan gerilimi artırabilir. Pasifik bölgesinde yeni bir çatışma riski doğabilir.
5. Türkiye ve Suriye: ABD’nin YPG’ye desteği azalırsa, Türkiye’nin Suriye’de geniş çaplı operasyonlar düzenlemesi beklenebilir. Bu durum, Suriye rejimiyle Türkiye arasında gerilimi artırabilir.
Sonsöz : Küresel Dengeler ve Belirsizlikler
Trump yönetiminin ikinci dönemi, küresel dengeleri yeniden şekillendirecek bir döneme işaret ediyor. Türkiye, Orta Doğu, Ukrayna, Çin ve Avrupa gibi aktörler arasındaki ilişkilerde hem çatışma hem de iş birliği ihtimalleri artacaktır. PKK/YPG konusunda Trump yönetiminin pragmatik bir yaklaşım benimsemesi beklenirken, ABD’nin küresel liderlik rolü sorgulanmaya devam edecektir. Dünyanın yeni bir döneme girdiği bu süreçte, ABD’nin alacağı kararlar hem bölgesel hem de küresel istikrar üzerinde derin etkiler yaratacaktır.
Necat KACAN
Eğitimci Araştırmacı Yazar