Necat Kacan

Tarih: 07.10.2024 13:26

*Türklerin Arz-ı Mev’ud Hakkı: Türklerin Varlığı ve Coğrafyası*

Facebook Twitter Linked-in

Türklerin Anadolu’ya gelişi genellikle 1071 Malazgirt Savaşı ile başlatılsa da, bu tarih, Türklerin Anadolu topraklarındaki varlığının yalnızca bir kesitini temsil etmektedir. Tarihsel belgeler ve arkeolojik buluntular, Türklerin Anadolu’ya Saka ve İskitlerle birlikte çok daha önce yerleştiğini göstermektedir. Bu bağlamda, Anadolu, Türklerin tarih sahnesindeki köklü varlığına dair pek çok kanıt sunmaktadır.

*Saka ve İskitler: Türklerin Anadolu’daki İlk İzleri*

M.Ö. 8. yüzyıldan itibaren Anadolu’nun farklı bölgelerinde varlık gösteren Sakalar, özellikle Frigya ve Lidya gibi bölgelerde derin izler bırakmıştır. M.Ö. 7. yüzyılda Herodot, Saka ve İskitler’in Anadolu’daki varlığını kaydetmiştir. Bu dönem, Türklerin Anadolu topraklarındaki kimliklerinin şekillendiği kritik bir süreçtir. Özellikle *Oğuz’un Kaçar boyu, bu halkların devamı olarak Anadolu’da yerleşik hayat sürdürmüş ve günümüzdeki **Gacan, Kacan, Gacanoğlu, Gacaner, Kaçan ve Kacanoğlu* gibi soyadlarıyla bu köklü geçmişin izlerini taşımaktadır.

*Hazreti İbrahim ve Anadolu Bağlantısı: Urfa ve Harran*

Hazreti İbrahim’in Anadolu’da, özellikle de Urfa ve Harran bölgelerinde yaşadığına dair bilgiler, Türklerin tarihsel köklerini daha da derinleştirmektedir. M.Ö. 2000 civarında yaşadığı tahmin edilen Hazreti İbrahim, bu coğrafyada önemli bir figürdür. Urfa’daki Göbeklitepe, M.Ö. 9600 civarından kalma bir tapınak kompleksi olarak, bölgenin tarihsel ve kültürel derinliğini gösterir. *Hazreti İbrahim’in eşi Kantura’nın, Türklerin atası Oğuz Kağan’ın kızı olduğu iddiası, Türklerin tarihsel hak iddialarını güçlendirmektedir. Arz-ı Mev’ud’da bahsedilen vaat edilmiş topraklar Fırat Nehri havzasından başlayıp Nil Nehri’ne kadar uzanan bölgeyi kapsar. Fırat’ın Anadolu toprakları içerisinde yer alması, bu coğrafyanın Türkler için önemini artırmaktadır.*

*Fırat ve Nil Arasındaki Türk Mevcudiyeti: Derin Türk İzleri*

İsrail’in iddia ettiği vaat edilmiş topraklar coğrafyasına bakıldığında, bu bölgede derin Türk varlığı ve Türk izlerine rastlamak mümkündür. Günümüzde, bu coğrafyada yaşayan 100 binlerce Türk varlığından bahsetmek mümkündür. Bu durum, Türklerin bu topraklar üzerindeki tarihsel haklarını pekiştirmektedir.

Özellikle Fırat ve Dicle nehirleri arasındaki bölgeler, Türk varlığının belirgin olduğu alanlardır. M.Ö. 1200’lerden itibaren Türk boylarının bu bölgelerde mevcut olduğu belgelerle kanıtlanmıştır. 13. yüzyılda Selçuklu Dönemi’ne ait kaynaklarda, Anadolu’daki Türk varlığının arttığına dair bilgiler bulunmaktadır. *Örneğin, ünlü Arap coğrafyacı İdrisi, 12. yüzyılda “Anadolu, Türklerin yurdudur”* ifadesiyle Türklerin bu topraklardaki köklü varlığını vurgulamıştır.

Sonuç olarak, *Arz-ı Mev’ud’un yalnızca İsrailoğulları ile ilişkilendirilmesi, tarihi gerçeklerden uzak bir yaklaşımdır*. Türklerin bu topraklar üzerindeki hakları göz ardı edilmemeli ve bu toprakların geçmişteki sahipleri olarak Türklerin varlığı tanınmalıdır. Türklerin tarih sahnesindeki yeri, yalnızca bir coğrafi iddiadan ibaret değil, aynı zamanda köklü bir kültürel ve tarihi mirası yansıtmaktadır.

*Necat KACAN*

Eğitimci Araştırmacı Yazar


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —