Anayasa’da değişiklik yapılması ile tamamen yeni bir anayasa yapılması arasındaki farklar, ülkemizin hukuk düzeninde oldukça ciddi ve anayasal çerçevede korunması gereken konular arasındadır. Anayasada değişiklik yapmak, hukuk sistemi içinde belirlenmiş şartlara bağlı kalarak, yürürlükteki anayasanın bazı maddelerini değiştirme veya güncelleme sürecini ifade eder. Bu süreç, demokratik bir sistemde anayasanın evrilerek toplumsal ihtiyaçlara uygun hale gelmesini sağlar. Ancak yeni anayasa yapmak, mevcut anayasa düzenini tümüyle sona erdirip yerine tamamen yeni bir anayasa metni koymak anlamına gelir. Bu süreç, hukuk sisteminde devrimsel bir nitelik taşır ve meşru bir tabana dayanmadığında anayasaya aykırılık oluşturur. Şimdi bu iki süreci ayrıntılarıyla ele alalım:
1. Anayasa Değişikliği ve Şekil Şartları
Anayasada değişiklik yapmak, esasen var olan anayasal düzenin devamını ifade eder. Ancak bu, o düzenin belirli maddelerinde ihtiyaç görülen değişiklikleri içerir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na göre, anayasa değişikliği yapmak için gerekli hukuki süreçler açıkça belirtilmiştir. Anayasanın 175. maddesi, değişiklik teklifinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) en az 200 milletvekilinin imzasıyla yapılmasını ve kabulü için de en az 360 milletvekilinin olumlu oyunu almasını gerektirir. Bu, anayasa değişikliğinin meşru yollardan yapılmasını sağlayan bir güvencedir. Anayasa değişiklikleri, esas itibarıyla mevcut anayasal yapının devamını öngörür ve sadece belirli maddelerin değiştirilmesi anlamına gelir.
2. Yeni Anayasa Yapmak ve Anayasaya Aykırılık Sorunu
Yeni anayasa yapmak ise mevcut anayasa metninin tamamının ortadan kaldırılarak yerine tamamen yeni bir anayasal düzen kurulmasını gerektirir. Bu süreç, anayasanın ruhuna ve devletin devamlılığına dair köklü değişiklikler anlamına gelir. Mevcut anayasal düzeni ortadan kaldırma yönündeki her türlü girişim, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na göre suç teşkil eder ve mevcut anayasal düzeni koruma yükümlülüğü gereğince “anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs” olarak değerlendirilebilir. Anayasayı tümüyle ortadan kaldırmaya yönelik eylemler, Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamında suçtur ve darbe girişimi olarak tanımlanır. Bu nedenle, mevcut anayasal düzeni toptan değiştirmek için, anayasa değişikliği yapmanın ötesinde bir meşruiyet gerekir.
3. Meşruiyet Tartışması: Anayasa İradesi
Yeni bir anayasa yapmak, yalnızca anayasa değişikliği prosedürlerinin ötesinde, toplumun tüm kesimlerini kapsayan geniş bir irade ve uzlaşı gerektirir. Demokratik bir toplumda, yeni bir anayasa yapma süreci; referandum, halk oylaması veya geniş bir temsilciler meclisi gibi halk iradesini temsil eden mekanizmalarla yapılmadığı sürece meşru kabul edilmez. Eğer yeni bir anayasa, mevcut anayasa ortadan kaldırılarak meşruiyeti sağlamadan yapılmaya çalışılırsa, bu durum anayasal düzenin yıkılması anlamına gelir ve anayasayı ortadan kaldırmaya teşebbüs suçu kapsamına girer.
4. Darbe Kavramı ve Anayasayı Değiştirme Yetkisi
Mevcut anayasanın ortadan kaldırılması, hukuki bağlamda bir "darbe" olarak nitelendirilir. Zira, darbe, devletin anayasal düzeninin yasadışı yollarla değiştirilmesi olarak tanımlanır. Bir devletin anayasal düzenini tamamen ortadan kaldırmak ve yeni bir düzen tesis etmek için kanun dışı yollar kullanılmaz; aksi halde bu girişim, anayasal düzeni zorla değiştirme amacı taşıdığı için darbe girişimi sayılır. Bu nedenle anayasa değişikliği ile yeni bir anayasa yapma arasında bulunan bu temel fark, demokratik ve hukuki düzende korunması gereken kritik bir çizgidir.
5. Hukuk Devleti ve Anayasal Bağlayıcılık
Anayasalar, hukuk devletinin ve demokrasinin güvencesidir. Anayasa değişikliği yapmak, hukukun üstünlüğünü zedelemeyen, toplumun iradesini dikkate alan ve devletin devamlılığını koruyan bir süreç olarak kabul edilir. Ancak yeni bir anayasa yapmak, sadece halkın iradesiyle geniş çaplı bir konsensüsle gerçekleşebilir. Aksi takdirde, mevcut anayasanın ortadan kaldırılması, hukuk devleti ilkesine zarar verir ve devletin meşruiyetini tartışmaya açar.
Sonuç
Sonuç olarak, anayasa değişikliği yapmak, mevcut anayasal düzenin devamını esas alan, hukuki çerçeve içerisinde gerçekleşen bir işlemdir. Bu işlem, toplumun gereksinimleri doğrultusunda anayasal maddelerde değişiklik yapılmasını mümkün kılar. Ancak yeni bir anayasa yapmak, mevcut anayasa düzenini tümüyle yok etmeyi gerektirir ve bu süreç, geniş çapta bir meşruiyet temeline dayanmadığında anayasal düzene karşı bir darbe girişimi olarak değerlendirilir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, anayasal düzeni koruma görevi gereğince mevcut anayasal düzenin ortadan kaldırılmasını suç sayar. Bu nedenle, anayasa değişikliği ve yeni anayasa yapma arasındaki farkı anlamak, demokratik bir toplumun hukuk devleti ilkelerini korumak açısından hayati önem taşır.
Kadir Uğur Yılmaz
Stratejik Araştırmacı