Kadir Uğur Yılmaz

Tarih: 07.11.2024 09:32

AB’nin Balkan coğrafyasına yönelik genişleme hedefleri,

Facebook Twitter Linked-in

Balkanlar, tarihin her döneminde olduğu gibi günümüzde de küresel güçlerin rekabetine sahne oluyor. Avrupa Birliği’nin bölgeye yönelik genişleme hedefleri, bir yandan istikrarı sağlama amacı taşırken, diğer yandan ABD, Rusya ve Çin gibi büyük güçlerin bölgedeki etkisiyle sınanıyor. Avrupa Birliği, Batı Balkan ülkelerini birliğe katma vaadini sürdürse de bu süreç yavaş ilerliyor. Bu durum, AB’nin bölgedeki nüfuzunu sorgulanır hale getirirken, Rusya ve Çin’in etkisinin artmasına yol açıyor. Örneğin, Çin'in “Kuşak ve Yol” projesi kapsamında Balkan ülkelerine yaptığı altyapı yatırımları, ekonomik bir bağ oluşturarak bölgeyi AB’den uzaklaştırma potansiyeline sahip​​​​.

Öte yandan Türkiye, Balkanlar’da tarihi ve kültürel bağları nedeniyle güçlü bir konuma sahip. Bosna-Hersek, Kosova ve Arnavutluk gibi ülkelerle yakın ilişkilere sahip olan Türkiye, Balkanlardaki Müslüman toplulukları destekleyerek ve ekonomik iş birliği projelerine katılarak burada bir denge unsuru olarak öne çıkıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Balkan ülkelerinde yapılan ziyaretlerde, bölgenin barış ve istikrarına katkı sağlama amacını vurgulayarak hem Batı ile hem de Rusya ile dengeli bir politika izliyor. Bu arabulucu rol, Türkiye’nin bölgedeki varlığını güçlendirirken, AB’nin de stratejik ortağı olarak hareket etmesine imkan tanıyor​​​​.

Ancak Balkanlarda artan Çin etkisi ve Rusya’nın bölgedeki Slav nüfusa olan desteği, Balkan ülkelerinin AB üyelik sürecini karmaşık hale getiriyor. Bosna-Hersek gibi çok etnikli yapılarda yaşanan gerilimler, AB'nin istikrarı sağlama misyonunu zorlaştırıyor. AB’nin genişleme sürecinde yaşanan bu yavaşlık, bölge halklarında bir hayal kırıklığı yaratırken, dış aktörlerin daha fazla nüfuz kazanmasına olanak tanıyor. Bu noktada AB, Balkanlar’daki nüfuzunu korumak için daha proaktif adımlar atmak zorunda kalabilir; aksi takdirde Balkanlar, Doğu ile Batı arasında daha fazla sıkışabilir.

Sonuç olarak, Balkanlar’da istikrar ve güvenliğin sağlanması, Avrupa Birliği’nin genişleme politikasıyla yakından ilişkilidir. Ancak bu süreç, çok sayıda küresel aktörün bölge üzerindeki etkisi nedeniyle oldukça karmaşık bir yapıya bürünmüş durumda. Türkiye ise bu denklemde, hem tarihi bağları hem de günümüzdeki stratejik hamleleri ile AB ve Batı için kritik bir partner
olarak kalmaya devam ediyor.

Stratejik Araştırmacı Yazar 
Kadir Uğur Yılmaz


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —