Bir öğretmen ve bir avukat… Biri hakikatin sesi, diğeri hukukun temsilcisi. Biri bilgiyle yoğrulmuş erdemi, diğeri kanunla sınırlandırılmış zekâyı temsil eder. Ama bazen zeka, vicdanla yoğrulmazsa kurnazlığa dönüşür. İşte o zaman kuyudan su değil, zehir çıkar.
Bir gün bir avukat, eski bir kuyuya sahip olur ve bu kuyuyu bir öğretmene satar. Her şey yolunda gibi görünür. Ancak iki gün sonra avukat öğretmenin kapısını çalar ve yüzsüzce der ki:
“Efendim, size kuyuyu sattım ama suyu değil. Eğer suyu da kullanmak istiyorsanız ayrıca ödeme yapmanız gerekir.”
Öğretmen, bilgeliğin, sabrın ve irfanın temsilcisidir. Yüzünde bir tebessüm belirir.
“Tam da ben de sizi arayacaktım,” der, “Kuyumdan suyunuzu alın; yoksa yarından itibaren kiranızı istemeye başlayacağım.”
Avukat bozulur. Şaşırır. Geri adım atar.
“Şey… Ben zaten sadece şaka yapıyordum,” der, sıyrılmaya çalışarak.
Öğretmen, gülümsemeye devam eder:
“Senin gibiler bizim sıralarımızdan geçtikten sonra böyle avukat oluyor zaten.”
Bu kıssa, bir toplumun en temel meselesine ışık tutuyor: Ahlak ile bilgi, vicdan ile meslek bir arada değilse, sonuç hüsran olur.
Öğretmenin karşısında mahcup kalan bu avukat, sadece bireysel bir karakter değildir. O, toplumda liyakat olmadan mevki sahibi olmuş; bilgiyi para kazanma hilesine çevirmiş bir zihin tipolojisidir. Yani sadece suyu değil, vicdanı da satılıktır.
Ve öğretmen… Sadece ders anlatmaz, hayatı öğretir. Dürüstlüğü, sabrı ve zekâyı birlikte kullanır. Hukuku da, hayatı da bilenlerin hocasıdır. İşte bu yüzden öğretmenin cevabı, sadece bir espri değil; bir tokattır, bir ikazdır, bir aynadır.
Bugün Türkiye'de ve dünyada sadece hukuk fakülteleri yetmiyor. Hukukun öznesi olan bireylerin vicdan eğitimi, ahlak terbiyesi eksikse; karşımıza ‘kuyuyu satıp suyu ayrıca isteyen’ kurnazlar çıkıyor. İşte bu yüzden okullar sadece meslek değil, karakter yetiştirmelidir.
Adaletin kuyusunu kazmak kolay; ama o kuyudan temiz su çıkarmak için evvela temiz eller gerekir.
Ve unutmamalı:
Kuyuların sahibi olmak yetmez, içinde su varsa; su da hakkın malıdır. Hak ise, ne satılır ne pazarlık edilir. Sadece korunur.
Diplomayı herkes alabilir, ama onur belgesini hayat verir. Öğretmen, bu hayattaki en büyük üniversitedir. Avukatlık ise ancak o öğretmenin vicdan sınavından geçebildiyse anlamlıdır.