Aile değerlerine sahip çıkmayan toplumlar… 

Küresel zehniyyetin uydurduğu bazı kitablardan ezbere dayalı konuşan insanlardan uzak olun. 

Onlar sadece ukalalık hastalıgına yakalanmış, kendini bir şey zann eden, kendi düsüncesi olmadıgı için baskalarının düsüncesini kabul etmeyib, Soros amcasının uydurduğu kitablara dayalı konusan cahillerdir.

Dün X da  bir spaycer odasında bunu bir daha gördüm. 

Teoriyi ezberliyib, ama pratikten habersiz, kendini yukarıda sanan bir ezik vardı. 

Odanı sona kadar dinlemeye tahamül edemedim. O ise konusmacılar arasında bir birinden degerli, mükemmel aydınlarda vardı. 

Odadaki değerli bir profun nerede olursak olalım halktan biri olduğumuzu unutmamalıyız demesine, ukala ve cahilce : "Ben asagı enmem, asagıdakı halk  bana ulassın" deyen ezigin son kelimesinden sonra odanı dinlemekden vaz kecdim.

 Sorosun topluma "bilgili" deye dayatdıgı, halka yukarıdan asagı bakan bu zad Ataerkin kelmesine bele çok tahamülsüzdü. 

Bir prof ve bir kaç aydın insanlarımızın medeni şekilde buna yalnısını anlatmaya calısmasına rağmen bu eziklik hastalıgından kurtulmak istemeyen, soy ismini bele kendine yakısdırıb yazmayan ezberci, cahil, adabsiz,ukala ukala içi boş ezberleriyle dura durdu. Davranıslarında baya bir eksikligin oldugu net ortadaydı. Eslinde odanın konusuda bu tip kendinden razı, içi boş ezbercilerin, "Z kusagı" adı altında kendini bir şey sananarak eksikliği konuşmak idi.

Ne yazık ki, kendisi sorunlu olan bu zad konusmacıydı. O ise çevrede mükemmel, aydın, böyük, küçük yeri bilen, aile değerlerine sahip çıkan, eğitimli, yabancıların yazdığı kitaplardan ezbere dayanarak değil, geldiği muhteşem aileden gördükleriyle yola çıkan, adablı gençlerimiz var. 

Beni odaya davet eden çok sevdiğim bir kardeşimizdi. Odasının başlığı da dikkatimi çektiği için yok demedim. Konuştum ve hemen de dinlemeye geçtim. Çünkü kendimden önce dinlediğim bu ezberci ukale gencin ikinci cümlemden sonra elini kaldırdığını gördüm. Benden önce konuşmuştu kendimi Sorosun toplantısında hissetmiştim. O yüzden de ona cevap vermeyi bile kendime yakıştırmayıp, aşağıya, güzel halkımın arasına döndüm ve oradan dinlemeye başladım.

Benden sonra da birkaç arkadaş odada yeni nesilin duruşu, evde evlatlarıyla davranış gaydalarını çok güzel anlattılar. Bu ezberci beyefendi topluma güzel evlatlar yetiştirip veren bu insanlara böyle muhaliflik yaparak Türk milletine dayatılan yabancı "terbiye" üslubunu uygulamaya çalıştı. Tabii ki odada konuşanlar aklıselim, dişiyle, tırnağıyla bir yerlere gelmiş, okumakla yanaşı kendi tecrübelerinde uyguladıkları güzel şeyleri anlatmaya devam ettiler. Ama ezberci bu genç kendi yanlışlarını doğru sanarak tam bir Z kuşağı gibi davranırdı. Unutmayın toplumda iki yeni nesil var. 

Biri "Z kuşağı", 

Biri Yeni nesil Genclig.

Z kusagı terbiye yoksunu, adapsız, içi boş teneke olmalarına rağmen kendini beğenmişler.

Yeni nesil genclig ise adabı, vatan sevdalı, Milli manevi değerlerini koruyan, müasir Dünya ile ayaklaşabilen, ister eğitimde ister çalıştığı yerde ona verilen ödevi işi başarıyla tamamlayan, böyük, küçük yeri bilen, insanlarla çok güzel iletişim kurabilenlerdir. 

 Unutmayın Bizler halkın içinden gelmiş insanlarız. Ve nereye gidersek gidelim dönüp dolaşacağımız yer yine o halkın icidir.  "Ben halkın seviyesine inmem, halk benim seviyeme kalksın" diyen seviyesizlerden farklı olarak, milletimizle aynı cinahta  durmakdan seref  duyan insanlarız. Siz siz olun evlatlarınıza her şeyden önce ukala olmamayı öğretin. Unutmayın en büyük terbiyede, tahsilde sadeliktir. 2-3 kitap, 5-6 makale ezberledi diye kendini bir şey zanneden evlatlar yetiştirerek bu topluma zarar verdiğinizin farkında olun.  Evlatlarınıza halkını sevmeyi. Halktan biri olmayı öğretin. Onlara çiftçi ile prof arasında değil, insanla insanlıktan habersizler arasında seçim etmeyi öğredin. 

Rahmetlik Cengiz Aytmatov'dan röportaj almıştım. Sizi herkesin sevme sebebi hangi kitabınızdır diye sormuştum. Cevabı aynen böyleydi: ben bir kitabı yazarken yazıcı olarak değil, Halktan biri olarak yazırdım.  O yüzden de halk kitablarımı  hep  sevdi cevabın vermisdi. 

Bir yerde okumuştum:  Zengin; çok mala sahip olana denmez, zengin kalbi olana denir. Kalb zenginliğinden mahrum olan kimse, ne kadar geniş servete, eytime sahib olursa olsun yine fakirdir. Tamaı ve hırsı sebebiyle de halk nazarında hakirdir. Kalbi zengin olan kimse de ne kadar fakir olsa herkesin nazarında muhteremdir.

Not: evinde sevgiyle büyüyen bütün çocuklar alçak gönüllü büyüyor. Evinde sevgisiz çevresi tarafından hep ezilen insanlar ise eline küçük bir fırsat düşerken kendini kaf dağının zirvesinde görür. İkincilerden uzak durun onların bezekli, düzekli, içi boş kelimelerine aldanmayın. Unutmayın boş teneke de yüksekten ses çıkarır. Atalarımız demiş ki. Bar veren ağaç başını aşağı diker. Barsız ağaçların işidir kuru kuru yukarıya bakmak. 

Ha bu arada gençler biz Ataerkil topumuz. 

Köklü bir tarihe sahip olan Ataerkil kelimesinin Türk Dil Kurumu'na göre anlamı ‘aile, topluluk ve düzen’ anlamları üzerinden günümüzde öne çıkıyor. Daha çok soy ile ilgili olan ve kişinin ailevi açıdan geçmişini anlatan bir kelimedir.

O yüzden de bu kelimeden korkmayın, aksine buna sıkı sıkı yapısın. 

Ayla değerlerine sahip çıkmayan toplumlar yok olmaya mahkûmdur.