AKRABA KAPİTALİZMİ VE SOYADLI SALTANAT
“Demokrasi dediler… Ama oylar halka, koltuklar aileye yazıldı.”
Bulgaristan’da demokrasiye geçişle birlikte, Türkler kendi kimlikleriyle siyaset yapacaklarına inandılar.
Ama zaman geçtikçe ortaya çıktı ki:
Yeni sistem, yeni bir zulüm şekli üretmişti.
Ve bu sefer zulüm, dışarıdan değil;
içeriden geliyordu.
Aynı Soyadlar, Aynı Koltuklar
Yıllar geçti, seçimler yapıldı…
Ama hep aynı soyadlar seçildi.
Dedeler gitti, oğullar geldi.
Oğullar yaşlandı, şimdi torunlar sahnede.
Bir siyaset değil,
bir hanedanlık kuruldu.
Siyaset, artık halka hizmet değil;
aile içi devridaim hâline geldi.
Türk halkı sandığa her gittiğinde,
önüne çıkan adayların birçoğu
ya birinin yeğeni, ya bacanağı, ya dünürüydü.
Halk değişim isterken,
onlar sadece soyadlarını dolaştırdı koltuklarda.
İktidar Değil, İktidara Yakınlık Paylaşıldı
Makamlar ehliyetle değil, akrabalıkla verildi.
Tecrübe değil, sadakat değerlendi.
Halkın derdini bilen değil,
yukarıya yakın olan güç kazandı.
İhaleler, yatırımlar, yurtdışı ilişkiler…
Hep aynı dar çerçevede döndü.
Türk halkının adı kullanıldı,
ama geliri ve gücü hep aynı aile çevresinde kaldı.
Bu Bir Siyasi Saltanattır
Artık demokrasi değil;
sistematik bir aile rejimi vardı karşımızda.
Her seçim öncesi umut dağıtıldı,
ama sandıktan hep aynı soyadlar çıktı.
Ve bu düzende,
en büyük güç halkın değil, soyadın oldu.
Halk Ne Zaman Hatırlanır?
Sadece seçim zamanı…
Sadece mitingde, sokakta, mikrofon uzatıldığında…
Ama sonra yine unutulan, yine dışlanan Türk halkı oldu.
Ve şimdi sormak gerek:
> “Bu düzen halk için mi, soyadlar için mi var?”