Kadir Uğur Yılmaz

Tarih: 08.11.2024 09:39

"Amerika’nın çıkarları öncelikli" y

Facebook Twitter Linked-in

Donald Trump’ın yeniden seçilmesinin ardından küresel ekonomi üzerindeki etkileri hızlı bir şekilde hissedilmeye başladı. Trump’ın seçim sürecinde verdiği vaatler ve ilk açıklamaları, özellikle ticaret, enerji ve para politikalarında daha agresif bir döneme işaret ediyor. Korumacı ticaret politikalarını sürdüreceği ve ABD’nin ekonomik üstünlüğünü korumak adına küresel pazarda yeni düzenlemelere gideceği beklentisi, birçok ülkeyi ekonomik planlarını yeniden gözden geçirmeye itiyor.

Ticaret Politikaları ve Çin İlişkileri: Trump’ın yeniden seçilmesi, ABD-Çin ticaret savaşlarının yeniden hız kazanacağına işaret ediyor. Daha önce olduğu gibi, Çin ile ABD arasındaki ekonomik ve teknolojik rekabetin artması, küresel tedarik zincirlerinde yeni düzenlemelere yol açabilir. Bu durum, Asya’daki diğer üretici ülkeleri ve Avrupa pazarını doğrudan etkileyecektir. Trump’ın, Amerikan şirketlerini yurda dönmeye teşvik etmek için ek vergiler ve sınırlamalar getirmesi muhtemel; bu da küresel ticarette belirsizliğe ve maliyetlerin artmasına yol açabilir.

Para Politikaları ve Gelişen Piyasalar: Trump’ın düşük faiz politikalarına ve ekonomik büyümeyi destekleyici para politikalarına verdiği destek, FED üzerinde dolaylı bir baskı yaratabilir. ABD'deki düşük faiz politikaları ve doların zayıflaması, gelişmekte olan ülkeler için sermaye akışını canlandırabilir, ancak aynı zamanda küresel piyasalarda volatiliteye neden olabilir. Öte yandan, güçlü bir dolar politikası sürdürülürse, dış borç yükü yüksek olan ülkeler için zorlayıcı bir finansal tablo ortaya çıkabilir.

Enerji Politikaları ve Petrol Piyasaları: Trump, fosil yakıt yatırımlarını teşvik ederek ABD’nin enerji sektöründe bağımsızlığını artırmaya yönelik adımlarını sürdürecektir. Bu, petrol arzında artışa ve fiyatların baskılanmasına neden olabilir. Özellikle Ortadoğu ve Rusya gibi petrol ihracatına bağımlı ülkeler için bu durum, ekonomik istikrarsızlık riskini artırabilir. Ancak aynı zamanda, düşük petrol fiyatları ve enerji maliyetleri, gelişmekte olan ülkeler için kısa vadede maliyet avantajı yaratabilir.

Jeopolitik ve Küresel Güvenlik: Trump’ın seçim sonrası açıklamalarında, İran’a karşı daha katı yaptırımlar ve Çin’e karşı güçlü bir duruş sergileyeceğini belirtmesi, jeopolitik gerginlikleri artırabilecek bir işaret. Bu durum, yatırımcı güvenini azaltarak özellikle gelişen piyasalarda sermaye kaçışına neden olabilir. Ancak Trump’ın NATO ve diğer askeri ittifaklardan uzak durma politikası, ABD’nin küresel askeri varlığını azaltarak, savunma harcamalarını düşürebilir ve bununla beraber ABD’ye finansal bir rahatlama sağlayabilir.

Sonuç olarak, Trump’ın ikinci döneminde küresel ekonomi, sert ticaret politikaları, enerji sektöründe geleneksel yakıtların teşviki ve jeopolitik risklerle şekillenecek gibi görünüyor. Bu durum, özellikle ABD dışındaki ülkeler için ekonomik belirsizlik yaratırken, Trump’ın "Amerika’nın çıkarları öncelikli" yaklaşımı, küresel ekonomik sistemde önemli değişimlere yol açabilir.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —