Yeni bir yıla yeni bir derdi diyerek güne başladığım ilk dakikalarda gelen onca mesajda, beşincisin de kaldığımız, 6'ıncı gelmeyecek mi diye beklenen 'devamı yarın' dizilerini andıran 'Özel Hayat Anlatılır mı?' adlı yazılarımızın 8, hatta 180 belki de bir yılı temsil eden 365 gün misali sayfalar dolusu bir roman olacağını şimdiden söylersem 'ne oldu devamı?' diyenler rahatlar mı bilmem..
Ama 'yerelden ulusala gazetecilik' diyerek gündemi de kaçırmamaya çalıştığımı ve bu nedenle araya hızla değişen siyasi, sosyal yazılarımız da eklendiğinden 'Özel Hayat Anlatılır mı?' adlı yazı dizime arada es vermek zorunda kaldığım biline..
Aslında Cumartesi yazılarım kendimle ilgili özelimi anlatan aşklarımı merak edenler içindi.
Gerçi özel hayat, aşk işin içinde olunca adına, 'mahalle baskısı' denen baskılar yüzünden yazmakta zorlanıldığı ve okuyanında aynası olan bu tür yazıların üzerinde fazla durmak istenmediği de bir gerçek ya neyse..
Ama 'Özel Hayat Anlatılır mı?' adlı yazılarımın diğer bir versiyonu olan ve bu arada yazmama kararı aldığım bir Cumartesi yazısı değil, Çarşamba yazısını kaleme alırken okurlarımın bu yazının beni ve kendilerini nereye çekeceği merakıyla uzun uzun düşünüp, tartıp biçtiğini de hissetmiyor değilim..
Evet, aslında aşk denince hemen öyle duygusal ilişkilere, özel hayata bu derin konuyu çekmemek gerekir. Çünkü sakal ve saçlarımızdaki akları andıran karların beyazlattığı Ardahan dağlarında hayvanlarına bir tutam ot bulma sevdasıyla çobanlık işi yapanların da bu işi yaparken aşkla şevkle dolu olduklarını, önlerindeki koyun sürülerine içten gelen türkülü ıslıklarıyla ortaya koyarlar.
Cem Yılmaz'ın bizi güldürürken düşündürdüğü 'Gece yarısı ne yapıyorsun?' şeklinde gelen mesajlara benzeyen 'Ne yapıyorsun?' diye yazıp, beni soranlara, 'Hiç sevişiyorum' diye cevaplarken bu cevabım üzerine haberlerimle seviştiğimi anlayıp, gülümseyen okur ve dostların bir çoğunun benim seviştiğim aşkın gazetecilik ve onun tadı haber ve yorumların olduğu bilirler..
Evet, daha dün gibi olan ama bir çok güzel gibi geride kalan o güzelim günlerde tipo makinelerin ezdiği kurşunlarla iki haber çıkarmaya zorlananların bizim haber aşkımızı kıskanırcasına bu gün gazete üzerine gazete çıkarttığı Ardahan'da 4 gazeteye ayrı 4 manşet 4 günlük yorum sayfalar dolusu haber bu yetmezmiş gibi en hızlı haber isteyen 4 internet sitesi bir görüntülü site yerel müziklerin dopdolu olduğu internet radyo ortaya koymak, gerçekleştirmek ve bunları tüm imkânsızlıklara rağmen ayakta tutmak aşk değil de nedir?
5. yerel gazetesine hazırlanan bu ekibin Ardahan merkezde günlük her ilçede bir gazete yaratma aşkı gerçekten de bir haber aşkıdır.
Öyle ki gelip geçen aşklar gibi hızlı bir akışla bize gelip kendisine aşık ettiren yayınlandıktan sonra çekip giden aşklar gibi tozlu arşivlere kaldırılan haber aşkı hep yeniyi arar 8 sütunla kalplere yazılan gerçek aşklar gibi..
İşte bu aşkın eseridir TEMPO TV'deki canlı yayın stresini de üzerine eklediğim onca yoğunluk içinde E-Gazetelerimizin yayınlandığı www.sonvilayet.com adlı sitemizi de hayata geçirmek..
Bunun adı da haber aşkıdır, belki de geride kalanları unutup, yeni kimseleri araya almamak için günün 24 saatini 25 saate çıkarıp, haberle yatıp, haberle sevişip, kalkmak en güzeli diyerek...
Neyse en iyisi, çoğu şey gibi değişip, adı Kalem iken Klavye olanı çatlatıp, gazete basmak, internetle haşır neşir olmak en güzel aşk ve o aşkın aslı olan aşkımı Ardahan'ı tüm dünyaya tanıtmak, anlatmak, İletmek.