Bugün Almanya’nın ortasında bir meydanda yankılanan çığlık, sadece Filistin için değil, insanlık için atılmıştı. "Bu savaş değil, bu bir soykırımdır!" diyen binlerce vicdan sahibi Alman, sanki Hitler faşizmine karşı yeniden ayağa kalkar gibiydi. Ama ne oldu? Karşılarında tanklar yoktu, ama coplar vardı. Polis, barışçıl göstericilere karşı devletin emrini uyguladı. Coplar vicdanı susturamaz, ama Almanya bunu denedi.
Stokholm sokaklarında İsveçli gençler ellerinde Filistin bayraklarıyla, “İnsanlık burada ölüyor!” diye bağırıyor. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar... herkesin gözünde öfke değil, adalet arayışı var. Çünkü Avrupa’da halk uyanıyor ama yöneticiler hâlâ emir kulu. Amerikan politikalarına bağlı, İsrail lobisinin gölgesinde kalan bu sessizlik çukuru, Avrupa'nın insani değerlerine atılmış bir darbedir.
Avrupa halkları artık yönetimlerinden utanıyor. Zira bu, sadece Gazze’de ölen çocukların değil, Avrupa’da ölen insanlığın da hikâyesi. Çünkü her bomba, sadece Filistinli bedenlere değil, Batı’nın iki yüzlü ahlâkına da isabet ediyor.
Bir zamanlar demokrasi, insan hakları, özgürlük diyen ülkeler; şimdi çocuk katillerine susuyor, katliamları izliyor. Utanıyorlar mı? Hayır. Çünkü onları yönetenler değil, onları sokakta temsil eden halkları utanıyor artık.
Ve bu çığlık büyüyor...
Avrupa’nın sokaklarında “İsrail bir soykırımcıdır” sesi artık yankı buluyor. Ama bu sesi duymamakta ısrar eden hükümetler, kendi koltuklarının esiri olmuş durumda. Vicdanlar emre uymaz, emirle susmaz!
Bir gün bu sessizlik mahkemelere taşınacak. Tarih, “emir aldım” diyenleri değil, “dur” diyebilenleri yazacak.
“Bu bir savaş değil, bu bir soykırımdır.”
Ve bunu susturmak isteyenler değil, haykıranlar kazanacak.
Çünkü insanlık, copla değil cesaretle yazılır!