Artık yeter! Yüzyıllardır bize “bilim gerçeğin yoludur” dediler. Oysa bugün bilimin maskesi düşmüştür. Karşımızda duran şey hakikat değil, çıkarların kirli yüzüdür.
Makaleler, raporlar, sözde araştırmalar… Hepsi patronların siparişiyle yazılıyor. Büyük şirketler parayı basıyor, sonuçları satın alıyor. Siyasetçiler “bilim” kalkanının arkasına saklanarak halkı kandırıyor. Akademi ise çoktan teslim alınmış, özgürlüğünü üç kuruşluk fonlara satmış durumda.
Bu sistemde “bilim insanı” değil, bilim tüccarı yetişiyor. Gerçeği arayan değil, çıkar için kalem oynatan bir güruh… Ahlak yok, adalet yok, vicdan yok!
Peki halk ne yapıyor? Televizyon ekranlarından pompalanan bu sahte bilgilere inanıyor, çünkü başka kaynağı yok. Halkı aydınlatması gereken bilim, bugün halkı köleleştirmenin aracı haline gelmiştir!
Ama biz susmayacağız. Bu kokuşmuş düzeni görmezden gelmeyeceğiz. Bilim, birkaç şirketin ve politikacının oyuncağı değildir! Bilim halkındır, insanlığındır.
Bugün sesimizi yükseltmezsek, yarın çocuklarımızın önüne koyacak tek şey çürümüş bir bilgi çöplüğü olacaktır. Gerçeği savunmak, adaleti haykırmak, bilimi çıkarların esaretinden kurtarmak bizim boynumuzun borcudur.
Unutmayın:
Hakikati satın alamazlar!
Ahlakı fonlarla susturamazlar!
Adaleti sonsuza dek gömemezler!
Halk uyanmazsa, bilim ölmüştür.
Ama halk uyanırsa, bilim yeniden doğar!