Bugün, 8 Eylül 2024 Pazar

Bir şehrin yalanları 5

Oysaki sıkıntının asıl sebebi biziz.

Devlet buna ne yapsın, demekten başka ne kalıyor ki geriye. 

Devlet; her esnafın kapısına polisini, zabıtasını, vergi memurunu mu koysun. İnsanın hiç mi vicdan denilen kendi iç sesi olmaz. 

Anlık kazanımların bizlerden neleri kaybettirdiğinin farkına hiç mi varamıyoruz? 

Daha dün raftan indirilen malın etiket fiyatına, sabah akşam farklı rakamlar koyarak vatandaşına satan kim olur ise olsun vicdanını ve inancın sorgulamalıdır. Daha dün bir turizm merkezinde, iki turiste sadece nar suyu için 1600 tl hesap çıkaran işletmenin sahibi de yaptığı işlemin kanuni kaideleri de en ağır şekilde sorgulanmalıdır.

Müşterisine yolunacak kaz mantığıyla bakan, hem kendisinin hem de karşısında bulunan varlığın insan olduğunu unutanların birçok değerleri yeniden sorgulanmalıdır. 

Gerçi bu işi yapanların çoğusunda bu saydığımız değerler de yok ya, neyse!

Ve işin garibi ise konu hakkında karşımızda tek bir tane dahi muhatap bulunamaması!

Tarla da ürünü üreten, zarar ettim diyor ve çok küçük rakamlarla dahi alıcısını bulamadığı ürününü birilerine satıyor, hem de yok fiyatına. Ancak aynı ürün akşam market raflarında bire bin olarak vatandaşın karşına çıktığı zaman, vatandaş sorgulamaya kalktığında kimse üzerine alınmadığı gibi bu zammın müsebbibi de bulunamamaktadır. 

Ama sorsan hemen hepimiz şikâyetçiyiz.

Kimden?

Zamlardan.

Zamları kim yapıyor?

Bilen yok.

Ama suçlu kim? Kamu!

Suçlu hükümet…  

Biz işte bu aşamada bu kadar bir mantıkla söylenir dururuz… “sahapsız memleket” algısı burada başlar ve böyle de devam eder durur. 

Antalya’da çöpe atılan her hangi bir meyveyi veya sebzeyi benim Erzurum’da her hangi bir zincir market rafından satın alacak durumum yok ise bu işin altından başka şeyler aramak lazım gelir ki, ilk sıraya “vatanseverlik” kavramının sorgulanması olmalıdır. Rus’un veya Ermeni’nin bir zamanlar yaptığını şimdilerde kendi içimizden birileri yapmaya kalkmış haberimiz yok. Çok daha eskilere indiğimizde Moğollarda vardı bu talan…

Şimdilerde ahilik kalkanı arkasında saklanan kendisine sözde esnaf diyen, iş insanı diyen, tüccar diyen veya maddi menfaati için bütün değerlerini ayaklar altına alan birilerinde var bu talan…

Bu bir zulümdür.

Ve bir kez daha sorsan hepsi kendi inanç çerçevesinde bir değere sahiptir. Oysaki dinimizin emirleri içerisinde bir satışta yapabileceği kâr miktarı ALLAH tarafından zaten belirtilmiştir. Bunun dışında uygulayacağın rakam bahaneleriyle birlikte sadece ve sadece “hâşâ” O’na meydan okumadır, muhalif olmadır. 

Şu hususun hemen altını kalın bir şekilde çizerek belirtelim… Aramızda dürüst bir şekilde hayatını idame ettiren ve İslam çarkı içerisinde, İslam hukuku çerçevesinde ve Allah'ın emrettiği şekilde ticaretine bakanlarımız elbette var, kiracısına zulmetmeyen ev sahiplerimiz elbette var, kendi öz arkadaşına dahi kazık atmayan esnafımız, iş insanımız, tüccarımız elbette ki var ve onları kesinlikle tenzih ederiz. 

İslam hukuku ve Allah’ın emrettiği derken; elbette ki içimizde başka inançlara sahip olan ve başka dinlere ait inançlara sahip insanımız ve bilhassa Yahudi olan esnaflarımız da bulunduğu için onların kâr anlayışı ve inanç noktası bizimle yani Müslüman olan esnafla farklı odluğu için onların yapmış oldukları uygulamalara bir şey diyemeyeceğiz. Tabii ki şeytan şeytanlığını yapacak. Ama bildiğimiz ve gerçek anlamda inandığımız bir şey var ki; Müslüman esnaf malını satarken, hem kendi malından hem de karşısındaki müşterisinden yalan ile daha fazla kazanç sağlamak için iki defa hırsızlık yapmaz. Haramı bilir. Biz öyle öğrendik öyle duyduk, Müslüman haram yemez diye… Müslüman olmayanlarla zaten bizim işimiz olmaz. Kendi sayfaları kendi kalemleri ne yazar ve ne çizer iseler onu da görürler. 

Ne zaman mı?

İnancı olanlar için Mahkeme-i Kübra'da…

İşte bu yüzden de “sahapsız memleket” bahanesi, hep içimizde yaşamıştır aslında. İşimize geleni yaptığımızda aklımızın ucundan geçmeyen bu kavram, her hangi bir menfaatimizin yerine gelmemesi durumunda hemen dilimizden dökülebilmektedir. Hâlbuki bu şehrin, bu toprakların ve hatta üzerinde yürüdüğümüz şu kaldırımların dahi tek sahibi var o da kendimiz, yani bu zor şehrin sıkıntılarını birebir yaşayan bu halkın ta kendisidir. İşte bu içimizdeki kendi menfaatlerini düşünen ve bizden olmayanların hayatı zorlaştırdığı bu şehirde birçok şey de bizim yaşantımız, bizim çekilen kahrımız ve bu kadim ve gariban halkın kaderi olmuştur.

Ama inanın coğrafya hiçbir zaman kader olmamıştır… Yeter ki aramızdaki Brütüs’leri ortaya çıkarmasını bilelim.

Ve artık onun da vakti saati gelmiştir. 

Çünkü yarın ciddi manada çok ama çok geç olabilir.

 


Bir şehrin yalanları 5

.

Vedat Kan

20.07.2024 07:24:00

Profesyonel ellerde doğallığınızla yenilenin

ERZURUM B.B. U-14 YAŞ GRUBU MÜSABAKALARI HARİKA MÜCADELELER İLE DEVAM EDİYOR

Bir taze haber(!) de bizden olsun o zaman…

Çocukluğumun hayallerinden birisiydi o konak

Erzurum İl Asayiş ve Güvenlik Toplantısı yapıldı

Cumhuriyet’e Giden Yol İşbirliği Toplantısı

Vali Çiftçi Avrupa Kış Sporları Başkenti Erzurum Heyetini kabul etti…

“Geçmişten geleceğe mülkiyetin garantisi…

Erzurum ve Atatürk Üniversitesi ciddi anlamda güzel şeyler yaşayacak…

Çat’ta neler oluyor?

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Fenerbahçe 4 3 0 1 9 10
2.Galatasaray 3 3 0 0 6 9
3.Beşiktaş 3 3 0 0 6 9
4.Eyüpspor 4 2 0 2 4 8
5.İstanbul Başakşehir 3 2 0 1 5 7
6.Göztepe 4 1 0 3 2 6
7.Samsunspor 3 2 1 0 2 6
8.Kasımpaşa 4 1 1 2 0 5
9.Konyaspor 4 1 2 1 -2 4
10.Sivasspor 4 1 2 1 -2 4
11.Antalyaspor 4 1 2 1 -4 4
12.Rizespor 4 1 2 1 -5 4
13.Gazişehir Gaziantep 2 1 1 0 0 3
14.Bodrum FK 4 1 3 0 -4 3
15.Trabzonspor 2 0 0 2 0 2
16.Alanyaspor 4 0 2 2 -5 2
17.Kayserispor 2 0 1 1 -1 1
18.Hatayspor 4 0 3 1 -5 1
19.Adana Demirspor 4 0 3 1 -6 1

YAZARLAR