Vedat Kan

Tarih: 20.11.2024 08:32

Bu kez Yusuf’u kuyuya attırmayız bilesiniz!

Facebook Twitter Linked-in

Bu kez Yusuf’u kuyuya attırmayız bilesiniz!

Birkaç tane satın alınmış beyin ve güdümlü fikirler. 

Hazırlanmış bir senaryo, yönlendirilmiş hedefler ve bir şeyler karşılığında kiralanmış birkaç eleman. 

Bu düzenek asırlardır hiç değişmedi.

Bin yıl öncede vardı, şimdi de var, dünyanın ömrü olur ise bin yıl sonra da olacak. 

Senaryoyu yazanlar hep aynı yolu izlediler, ne bir milim sağa ne de sola kaymadan. 

Onlar için kendilerinden, kendi fikirlerinden, kendi hedeflerinden olmayan bütün her şey, ama her şey düşman idi ve yok edilmesi gerekmekteydi. 

Bedeli ne olur ise olsundu. 

Bu uğurda devletler yıkılması gerekiyor ise yıkılacaktı. 

Bireyler harcanacak idiyse, harcanacaktı. 

Dün yapıldı, 

Şu anda yapılıyor, 

Ve 

Yarın yine, yeniden yapılacak…

 

Senaryoyu oynayanlar meydanın kenarında bekleyen amale pazarı elemanları gibiydiler. Sadece kendi menfaatlerine baktılar. 

Kazanacakları paraya, alacakları paya baktılar hep. 

İş olarak gördükleri şeyin ne olduğunu dahi merak etmeden! 

Sırtlandıkları şeyin değerini hiç ama hiç hissetmeden!

Kimlere ne zararlar verileceğine dahi bakmadan. 

Gerçek inanç, gerçek iman olmadıktan sonra satın alınacak birilerini bulmak o kadar kolaylaşmıştı ki. 

Ne kadar verir isen ver, kimse doymuyordu. 

Nasıl olsa; memnun olan yok bu hayatta. 

Dün olduğu gibi kimi saman derdine düşer, kimisi ise vatan. 

Oysaki daha bir asır evvel “bırak git dedikleri” giderken, “evlatlarım bu oyuna gelmeyin” diye de vasiyet etmesine rağmen. 

Aynı sahne, aynı senaryo, aynı oyuncular, aynı toprak, aynı coğrafya, aynı kanlar… 

 

O zaman “şer” olanların torunları şer de devam ediyor, o zaman “hayır” da olanların torunları ise bu sefer susmayacak bilesiniz. 

Bu sefer olmaz, bu sefer bırak git dediğinizin gitmesine de, sizin tarafınızdan parçalanmasına da izin vermeyeceğiz. 

Bu defa o oyun, bu sahnede oynanmayacak… 

Bu sefer olmaz. 

Satılık kalem arıyorlarmış! 

Ne gereği var ilan etmeye, kapınızın önüne biraz kemik yığın koşan koşana göreceksiniz. Bu kutsal toprakların haini de, kahramanı da hiç eksilmedi ki. Allah’ı inkâr etmiş adam, emeğe mi saygı duyacak. 

Siz yine de fazla heveslenmeyin derim; o kalemi tutacak yürek olmadıktan sonra, kalem ne işe yarar. 

Bu sefer size verilecek bir Abdulhamid’imiz daha yoktur.

Hele o kuyunuza atılacak Yusuf ise asla!

 

Tarih 31.12.2022, bundan ortalama 25-26 ay öncesi… 

Asırlardır süre gelen ve bu toprakların kaderi olarak; kan ile acı ile ve dahi ihanet ile yazılmış olan bir yazgısı neticesinde, taraf belli etme ve saf tutma amacı taşıyarak kâğıda dökülmüş bir yazı. 

O gün yazdıklarımızın bugün yazacaklarımızdan veya başka bir deyişle bugün yazacağımız yazılarımızın, dün yazdığımız yazılarımızdan tek bir farkı olacaktır o da hedef gösterilen kişilerinin adının değiştiğidir.

Dün; Fatih’e, Yavuz Sultan Selim’e veya Abdulhamid’e oynanan ihanet oyunlarının baş soytarıları olan oyuncuların, emel hedeflerinin yönü; bu kutsal topraklarda yaşayan torunlarının ve içimizde satın aldıkları beyinlerin, kiralık bedenlerin sayesinde bugün Başkan Erdoğan’a dönmüş durumda değil midir? O gün hedefte olan Erdoğan, bugün ise Erdoğan’ın dava dostlarından birisi olan Yusuf.

Zaman, her ne kadar acımasız ve süratle geçse de; dünü ve yaşattığı sıkıntıları tekerrüre bırakmak için elinden gelen her türlü gayreti, bir kez daha gösterme cesaretiyle, birilerinin eliyle bugün aynı senaryo çerçevesinde yeniden düğmeye basılmıştır.

Tarihe yazılan en büyük ihanetleri yaşayan kadim devletlerim ve kadim halkım, dün olduğu gibi bugün yine bir ihanet sarmalının içerisinde dönüp durmaktadır. 

Bu sefer olmaz. 

Bu sefer ihanet çukurunuzun içerisine bir kurban daha vermeyiz.

Yusuf’u size ne olur ise olsun, ezdirmeyiz…

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —