Hakan DİKMEN

Tarih: 01.10.2024 10:13

Büyük çöküş yaklaşıyor mu ne?

Facebook Twitter Linked-in

Çeyrek asırlık çalışmalar bir kaç tane menfaattar için heba mı olacak diye sormak lazım aslında…  Bilhassa savunma sanayinde atılan adımlar ile gelinen noktalar görülüyor ki bir bir yok edilecek. Tıpkı daha önceden yapıldığı, bir şeylerin yok edildiği gibi…

Hükümetin bu konuda ciddi çabasının olmaması ve bahse konu durum hakkında gayret göstermemesi neden garibimize gitmemekte onu dahi merak etmiyorum artık.

Amaç bu, belli… 

Binlerce yıllık emelin sonuna yaklaşılıyor. 

Büyük çöküş yaklaşıyor.

Hem de bu kadim halkın ekonomisine dokunarak. 

Cebine dokunarak. 

Bilerek ve isteyerek yapılan bir takım akıl almaz oyunlar eşliğinde.

Pandemi sonrasında sıvı yağ ile oynanan oyunlar henüz hafızalarımızdaki berraklığını korurken o günlerde kolilerce, tenekelerce, adet bazında değil toptan alınan yağların fiyatı ne hikmetse halen daha aynı… O hızla şu an bin liraları geçmiş olması gerekmezmiydi? Rotayı başka yönlere çevirerek vatandaşın aklını bulandırmaya başladılar vesselam.

Üç kuruşluk evlere binlerce lira bedel biçmeleri de bu adımların basamaklarından sadece birisiydi.

Araçlarda oynanan oyun, raflarda oynanan oyun, vitrinlerde oynanan oyun hep başka başka olmasına rağmen sadece ve sadece ekonomi alanında ses getirdi ve ne yazıktır ki getirmeye de devam etmektedir.

Oysaki emlakta, kiralarda ve araç alım satımlarında bu maya tuttu…

Sağ olsunlar iktidar partisi de bu duruma ya sessiz kaldı, ya da sessiz kalmaya özen gösterdi. Sonuçta ezilen hep gariban vatandaş oldu. 

Ki olmaya da maalesef devam edeceğe benzemektedir.

Bu gün gelinen noktada bilhassa emekliler olmak üzere vatandaşlarımızın büyük bir çoğunluğu bitme ve batma noktasını çoktan geçmiş bulunmaktadır.

Kazançlarımızın tamamı bankalara ipotekli, mal varlıklarımızın büyük bir kısmı edinilen borçlara karşılık dahi gelmemektedir. 

Anadolu’nun kadim halkı, bu topraklardaki mevcudiyetleri tarihinde belki de ilk kez bu denli bir akıl almaz durumu yaşamaktadır.

Varlık ile yokluğun savaşı içerisinde, sıcak ile soğuk iklimi aynı anda yaşayan bu halk ne yazıktır ki birkaç tane menfaattar sömürücü azınlığın elinde, bilinçli veya bazı sebeplerden dolayı proje olarak tutulmaktadır. 

Kimseler hiç kusura bakmasın ama duvara asılı bulunan çerçevede sadece bu resim görülmektedir.

Son çeyrek asırda ortaya çıkan zenginlerin ve çalışma alanlarının nereler olduğu aleni olarak ortaya döküldüğünde durum zaten kendiliğinden aşikâr olmaktadır.

İştigal edilen iş sahaları ve devlet eliyle yapıldığı söylenilen çalışma adımlarının tamamı ortaya konulduğunda işin ve işe harcanan ekonominin kimlere dağıtıldığı o çerçeve içerisinde çok net olarak resmedilmiş olarak bizlere yansımaya devam etmektedir.

İnşaat alanında atılan adımlarda, otomotiv sektöründe atılan adımlarda, gıda sektöründe atılan adımlarda ve buna benzer birçok sektörde atılan adımlarda sanki de pay edilmişçesine bir sahipleniş, bir hâkimiyet kurma durumu yaşanmaktadır. Hatta ve hatta bu durum sendikalara bile yansımış olup, daha fazla üye kapabilme amacıyla saatinden, harçlığına varana kadar promosyon işine el atmış bulunmaktadırlar. Yakında bekâr olanları evlendirmeye kalkar iseler hiç şaşırmayın derim. Bari pillerini de verseydiniz de adamları pil için uğraştırmasaydınız!!!

Bu durum genel anlamda bu şekilde görüntü verirken iller bazına döndüğümüzde resim çerçevesi küçülse de içerisindeki kompozisyonun aynı biçimde resmedilmeye devam edildiği çok net ortada bulunmaktadır.

Kimlerin nereleri ve nasıl bir pay şekliyle kendi aralarında pay ettiği ortada iken bizim Polyannacılık oynamaktan başka hiçbir çaremiz kalmamıştır.

Üstelik en yetkili ağızdan yapılan 2024 yılının emekli yılı ilan edilmesinin ardından yaşanılmayan bu yılın ne getirdiği veya ne götürdüğü ortada iken… 

Merak ediyorum da emekli yılı ilan edilen bu yıl da bir şeyler yaşandı da ben mi göremedim acaba? 

Bana kalırsa büyük çöküşün ilk adımları emeklileri yok hükmünde saymakla başlayacak. 

Ve hatta başladı bile…

Hakan Dikmen


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —