İşte Cezayir, Afrika’da İsrail’in en çok zorlandığı, nüfuz kuramadığı, her kapı hamlesinde tokat gibi karşılık aldığı ülke…
Bugün Afrika’nın çöllerinden Akdeniz’in kıyılarına uzanan bu ülke, yalnız coğrafyasıyla değil, hafızasıyla da bir duvar örüyor İsrail’in önüne.
Cezayir, Fransız sömürgesiyken 1,5 milyon şehit vererek bağımsızlığını kazandı. Bu travma, ulusal DNA’ya şunu kazıdı:
“İşgale boyun eğmek, halkın varlığına ihanettir.”
İşte bu yüzden, Filistin meselesi Cezayir için bir dış politika dosyası değil, kendi bağımsızlık savaşının devamıdır. İsrail’i tanımaması, sadece diplomatik bir tercih değil, bir kimlik meselesidir.
“Kimliği işgal edilmiş bir millet, özgürlüğünü konuşamaz.”
Cezayir, işte bu yüzden İsrail’e kapılarını tamamen kapatır.
İsrail, Afrika’da oyununu hep aynı yöntemle oynar: tarımda teknoloji, güvenlikte istihbarat, diplomaside Batı kartı. Ama Cezayir’de bu oyun defalarca boşa düştü.
“Yanlış anahtarla zorlarsan, kapı değil, sabır taşı kırılır.”
İsrail işte bu kapıyı yanlış anahtarlarla zorlamaktadır.
İsrail’in Filistin’de yürüttüğü sistematik, hedefli soykırımın ardından dünya ayağa kalktı. Güney Afrika, 29 Aralık 2023’te Uluslararası Adalet Divanı’na başvurarak İsrail’i “soykırım” ile suçladı. Lahey’de açılan dava tarihe geçti.
Cezayir, bu davaya hem politik hem diplomatik olarak en güçlü desteği veren ülke oldu. Üstelik yalnızca hükümet düzeyinde değil; Cezayirli barolar, avukat birlikleri de İsrail’i Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde dava eden girişimlerde bulundu.
Bu, Afrika tarihinde bir kırılma anıdır:
“Savaş meydanında tüfekle, adalet meydanında dosyayla vurursun.”
Cezayir, İsrail’i hem sokakta hem mahkeme salonunda vurmayı seçti.
Cezayir bu duruşu tek başına göstermedi, konjonktüre uygun olarak sırtını doğru aktörlere yasladı:
“Büyük dost, zor günlerde kapı çalan değil; zaten evin içinde olandır.”
Cezayir’in evi, Türkiye, Rusya ve Çin ile dolu.
Filistin davasında birçok ülke ses çıkarır ama çoğu bunu çıkar hesaplarıyla yapar. İran mezhep üzerinden, Katar medya diplomasisiyle, Pakistan iç dengeler üzerinden…
Cezayir’in farkı şudur: Bu dava “çıkar” değil, “kimliktir.”
İşte bu yüzden İslam dünyasında Cezayir kadar dik duruş gösteren ülke azdır. Belki sadece Güney Afrika’nın bu davadaki cesareti, Cezayir’in yanına yazılabilir.
Cezayir, Türkiye’ye bakarken iki şeyi aynı anda görür:
Türkiye, Cezayir için “İsrail’in alternatifi” değil, “kardeşin yeniden keşfi”dir.
“Kardeşlik, kan bağı değil; dava bağıdır.”
İsrail Afrika’da derin bir satranç oynuyor; ama Cezayir o satrançta taş olmuyor, tahta oluyor.
Cezayir; İsrail’e karşı en sert, en sağlam ve en dik duran ülkelerden biri olarak tarihteki yerini alıyor.
“Tank devrilir, dava devrilmez. Cezayir’in tavrı, Afrika’da İsrail’in çarpıp da kıramadığı en önemli duvardır.”
Gürkan Karaçam