Azgelişmiş ülkelerde dış borcun önemli bir bölümü değişken faizli borçlardır. Bunun anlamı, faiz oranlarının yükselmesiyle borçların artmasıdır.
Ne yazık ki ülkemiz ekonomisi başta olmak üzere 21.yüzyılda konun uzmanları değil "din iman bayrak ezan yerli milli yalanlarıyla" 100 yıllık CUMHURIYET uçurumdan uçuruma sürüklendi".?
Kemalist Devrimle kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tüm kurumları imamhatiplilere ve imamlar teslim edilmesiyle birlikte başta Eğitim ve Sağlık olmak üzere tüm yaşam alanlarında bir çürüme ve belirsizlik başladı.?
AKP ve zihniyeti yönetim yetersizliği nedeniyle ülkemiz de son 100 yine en karanlık kaosuna ve ekonomik çöküşe sürüklenişe neden olunuldu.?
Son 20 yılda ulkemiz yoneten AKP ve AKP'yi oluşturan çürümüş zihniyetin bilgisiz ve liyakatsiz yönetim anlayış? Ülkemizi oluşturan Cumhuriyeti kurumlarının yönetimsel işlevini kayib edilmesi nedeniyle ülkemizi oluşturan kurumlar günden güne karanlığa sürüklendi.
Bankalar arası işlemlerin “kaprisli” işleyişi ve kapitalist dünyanın bitmeyen bunalımları, borç alanlar için tehlikeli bir ortam oluşturur. Değişken faizli kredilerle risk borç alana yüklenmiştir...
Faiz oranlarındaki oynaklık, borç veren gelişmiş ülkeler için ek bir kazanç kapısıdır.
LİBOR’daki bir puanlık faiz artışının net ek faiz yükü, 1982 yılında 1 milyar 850 milyon, 2005’de 8 milyar dolardı. (LIBOR: London Interbank Offered Rate: Londra’daki bankalararası işlemler temel alınarak hesaplanan faiz oranı).
Küresel ve bölgesel egemenlik için gelişmiş ülkelerin elinde, sömürgecilik döneminden beri uygulama süzgecinden geçmiş pek çok yöntem vardır.
Uluslararası dış yardım programları, özel yatırımlar, askeri harcama desteği, tarım ve ticaret anlaşmaları, koşullu krediler ve her çeşit borç ilişkisi bu yöntemlerden etkili araçlarıdır.
Tümü mali güce dayalı bu etkili yöntemler, başlayınca süren, sürdükçe derinleşen bağımlılık ilişkilerinin, belirleyici öğeleridirler...
‘Para piyasaları kapitalist sistemin karargâhlarıdır’. Dünya egemenliği peşinde olan ülkeler kendi başkentlerini, uluslararası finansın merkezi yapmak zorundadır.
20. Yüzyıl başında bu merkez Londra’daki bir mil karelik The City idi, şimdi New York’un Wall Street’idir. Altın ve döviz piyasaları, uluslararası sigorta işleyişi, mal ve hisse senedi borsaları ve finans dünyasının tüm işlemleri buralardan yönetilir...
... Mustafa Kemal Atatürk bir asker olmasına rağmen tüm bu emperyal planı biliyordu ve bağımlı yapabilecek hiçbir ülkeyle borç ilişkisine girmedi ve sonrası için de adeta vasiyet olarak bunları öğütledi!...
Bu vasiyet ve önerileri dinleyen "en yakın arkadaşları!" Kendisinden hemen sonra neler yaptılar!?...
....Ve bu günleri hazırladılar...