Hayatta her şeyden önce gelen bir ilke vardır: Duruş sahibi olmak! İnsanoğlu, dostunu ve düşmanını iyi belirlemediği sürece, ne kendini tanıyabilir ne de etrafında gerçekten kime güvenebileceğini bilebilir.
Dostluk, sadakat ve vefa üzerine kurulu bir kavramdır. Fakat dostluk, sadece zor günlerde destek olmakla sınırlı değildir. Dostluk aynı zamanda çizgisi, ilkesi ve karakteri olan bir duruşun da adıdır. Dost, düşmanla saf tutmaz. Dost, sana hakaret edilip de görmezden gelen, sessiz kalan değil; senin yanında yer alan, tepki koyan, senin onurunu kendi onuru bilen kişidir.
Bugün, sosyal ortamlarda, dostluk kavramının içi o kadar boşaltıldı ki insanlar, menfaat ilişkileri uğruna kime dost dediklerini bile fark edemiyorlar. Bir WhatsApp grubunda bir kişiye hadsizlik yapılıyor ve orada bulunanlar bunu sessizce izliyorsa, ortada bir dürüst dostluk değil, çıkar ülerine kurulmuş bir yığan var demektir.
Benim hayat prensibim nettir: Düşmanımın dostu, benim dostum olamaz! Dostumun hasmıyla hısım olmam! Karakter sahibi insan, bu konuda tereddüt göstermez. Net bir duruşu olur, ilkeleri olur, sağlam bir omurgası olur. Benim yanımda olup da bana yapılan bir saygısızlığa sessiz kalan, o topluluğta kalmaya devam eden kimseyi dost veya arkadaş olarak görmüyorum.
İnsanların yaşamında, gerçekten yanında olanları ayırt etmesi, yalnız kalsa da dik durması gerekir. Yalakalığa, omurgasızlığa, işine geldiği gibi taraf değiştirenlere yer yoktur. Dostluk, zor günlerde belli olur. Ve ben, gerçekten dost olana sonuna kadar dost, olmayanı da gözümde bir zerre etmeyecek kadar kararlıyım!
Kadir Uğur Yılmaz