Bugün, 7 Ekim 2024 Pazartesi

Çin'den kalkıp, Kafkaslara kadar uzanan Kars, Tiflis, Bakü Demiryolunun sınırları içinde geçtiği ama biz Ardahanlıların, 'Bize de gel' demesine karşın kimsenin ilgilenmemesi dolaysıyla üzerinde bir durak, bir Antreponun hâlâ yapılmadığı için Kars'a kadar gelip, Diyarbakır'a kadar giden Doğu Expresinin trenlerin gelip, geçtiği İstanbul'da ki evimin balkonun da gece yarısı sakinliği içinde çay ve küllüğü dolduran ve yeni bir zam geldiğini öğrendiğim cigaralarım tüketerek çalıştığım sırada bir dostum iş insanı, hemşerim Erdal Yılmaz telefonla beni arıyor.
Ben ise birlikte çalıştığım, gazete, internet ve haber ajanslarının son dakika haberlerinin yanı sıra önce "Darbeci Sisi" sonrada "Dostum Sisi"ye! dönüşen Sisi'nin ülkeye gelişini haberlerini de takip edip, diğer yandan günün gazetelerimi yaparken 1978 yapımı İngiliz-Amerikan sinema filmini bana hatırlatan Geceyarısı Expresi'nin üzerimden geçeceğini hiç düşünmemiştim.
Erdal beyin beni arayıp, 'özel bir kanalın eğitim, öğretim öncesi bir dernekle birlikte canlı yayında 'Eğitime Katkı' adına bir kampanya açtığını ı ve şu anda canlı yayın yaptığını bu kampanyaya kendisinin de iyi bir destekle katılacağını ama kampanya ile ilgili tv görevlileriyle görüşmesine ve saatler geçmesine karşın kimsenin kendisine geri dönüş yapmadığını eğer imkanı varsa kanal yöneticilerine konuyu ve iyi bir katkı yapacağımı söylememi ve kendisini yayına bağlamaları için tanıdık meslektaşına diye bilirmisin?..' diyordu.
Ben de bir taraftan haberlerimi, yazımı, gazetelerimi bir kenara bırakıp, diğer yandan kendisini dinlerken, bir yandan da bahsi geçen tv'nin üst düzey dostuma konuyu WhatsApptan yazıp, yardım severliği ile tanıdığım, dediğinin altına imzamı atacağım hemşerim, dostum, iş insanı Erdal Yılmaz'ın bu ulvi davranışına kampanyanın ve tv'nin ilgililerinin kendisine geri dönmesini belirten bir mesaj yazıyordum.


Dostumun teşekkür edip, telefonu kapattıktan kısa bir süre önce benim de aralarında olduğum diğer bir WhatsApp grubuna bahsi geçen tv'nin eğitime destek kampanyasıyla ilgili bir notun paylaşıldığını görüp, okuyunca bahsi geçen tv'nin kanalını youTubta açıp, bilgisayarın arka planında dinleyip, yeniden işime dönüyordum.
Tabi bu arada bahsi geçen tv kanalının sabahki konuğunun da İstanbul Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer'in olduğunda hatırlayıp, bu başkanın kardeşi ilan ettiği Göle'nin adını taşıyan 'Göle Gözlem' adlı gazetemize o sabah ki programın özetini başkanın hedefi olan ve 'Esenyurt'u Kardeşlik ve Barış kenti yapacağız' sloganının eşliğinde manşet yapıyordum.
Olması gereken gazeteciliği en iyi şekilde yapmaya çalışan tv'ler arasında olan ve milyonlar gibi benimde özelikle haber ve tartışma programlarını yakından takip ettiğim bahsi geçen tv kanalı dinleyerek onunda ekranlarında okunacak en iyi manşeti yapmaya gayret edip, işime devam ederken çoğu eski, yeni dernek başkanın olduğu WhatsApp grubuna, 'eğitime destek' adıyla düzenlenen bir başka etkinliğin mesajının düştüğünü görüyor, bu kez ben yardımsever iş insanına dönüyor, 'Abi imkan varsa bunlara da yardımcı ol, kentimizin en yoksul ilçesinin çocukları için bir etkinlik düzelmişler,..' diye bu kez ben onun WhatsApp'ına bir rica mesajı yazıyorum.
Ve iş insanı Erdal Yılmaz'a yazdığım mesajla yetinmeyip, bir an önce bitmesi gereken işimi bir kenara iterek aceleden dönüyor O etkinliği Whapsap grubunda paylaşan numaranın üzerine tıklıyor, özeline ismiyle hitap ederek diyorum ki.. 'Şu isime, şu numaraya dönün, etkinliğinizden, kampanyanızdan bahsedin. Benimde ismimi verin belki size de katkı sunar' diye tanımadığım ama hemşeri gurubunda olduğu için o samimiyetle 'hanımefendi' yada 'Beyefendi' demeden kalbimden gelen tüm samimiyetimle tamamen iyi niyetli olan 'Şu isime, şu numaraya dönün, etkinliğinizden, kampanyanızdan bahsedin. Benimde ismimi verin belki size de katkı sunar..' diye yazdığım bu mesajıma nasıl bir cevap gelir sizce?!.
Yoksa, Bey, kral, kraliçe, paşa, poşa demeye de gerek olmadan 'Oooo Fakir sağol, teşekkür' dedi mi sandınız?!..
Yoo.. Tam tersi.. Ne desin bilir musunuz, bu sonradan adı sanı hiç gündemde olmayan dernek başkanı olduğunu bir bölge gazetecisi olarak gece yarısı tanıdıklarımı uyandırıp, sorduğum ve adının da telefonumda kayıtlı olduğunu görüp, sinirden listemde çıkarıp, silip, çöpe attığım Damallı bir kadın olduğunu öğrendiğim o çok nazik hanımefendi, pardon hemşerim..
 

Kendisine 'hanımefendi' demeden 'Şu isime, şu numaraya dönün, etkinliğinizden, kampanyanızdan bahsedin. Benimde ismimi verin belki sizde katkı sunar' satırlı gece yarısı mesajıma verilen cevap aynen şöyle;
'Siz önce hanımefendi demeyi öğrenin..'
Şok!, Şok!, Şok!..
Ve bu cevapla geçirdiğim şoku atlattıktan sonra birazda acele ederek ve 'hanımefendi' demeyerek eğitime katkı etkinliklerine karınca kararınca katkı sunmak isteyen safça, hatta salakça temiz bir düşünce ile gruptaki mesajını okuyup, kopyalayıp iş insanına da attığım bu 'eğitim sevdalısı (!) 'çok nazik' kadına yazdığım, 'Şu isime, şu numaraya dönün, etkinliğinizden, kampanyanızdan bahsedin. Benimde ismimi verin belki size de katkı sunar' mesajıma, 'Siz önce hanımefendi demeyi öğrenin..' diye cevap yazınca önce 'Belki de haklı' diyerek 'Özür dilerim.. Bir hemşeri samimiyeti ile yazdım ama sanırım hata ettim.' diye kendisine ikinci karşı cevap yazınca bu kez ikinci şok geliyordu..
Hem de izleyenleri iyiden iyiye geren, hatta ülkeleri karşı karşıya getiren Geceyarısı Expresinin filminde ki trenin bana doğru yola çıktığını hiç aklıma getirmeden..
Evet, hanımefendimi, beyefendimi yoksa kral, kraliçemi olduğunu bilmeden kendisine özelden safça yazdığım, 'Şu isime, şu numaraya dönün, etkinliğinizden, kampanyanızdan bahsedin. Benimde ismimi verin belki size de katkı sunar' mesajına önce 'Siz önce hanımefendi demeyi öğrenin' diye fırça atan sonra da 'Gerek yok biz hal ediyoruz' demesi ise beni yerimde dondurup, bu naziklik isteyene ne diyeceğimi nasıl bir cevap vereceğim yönünde düşünceye sevk ediyordu.
'Boş ver.. Nazik parmaklarının o çok nazike cevap vermesine değmez' diyerek tanımadığıma ve bana ön yargılı baktığı kesin olan, ismimi görünce şekeri artığını düşündüğüme cevap vermektense kendisine ve iş insanına yazdığım iyi niyetli mesajı ve bu çok nazik, gece yarılarına kadar sözde etkinlikleriyle ilgili mesajlar Whapsap gruplarında paylaşıp, yardım isteyen yardımsever hanımefendinin telefonunu da 'rehberimde ne geziyor?' diyerek silip, 'Buda bana ders ve not olsun' diyerek işime dönerken üçüncü diğer bir ilginçlikle karşılaşıyordum hem de, Geceyarısı Treni gibi bir hayli ilerleyen gece yarısında..
Çünkü bana 'gerek yok, biz hal ediyoruz..' deyip, ama gruplara attığı mesajlarla yardım isteyen bu kadının Whapsap grubuna attığı mesajı da sildiğini görüyor, kendi kendime gülümsüyorum..
Ve; 'Ya hani gerek yoktu, ya hani çözmüştünüz, ya neden o zaman orya buraya 'yardım edin' diye mesajlar atıyorsun dedirten bu gelişmeyi düşünerek ve de üzülerek kendime not ederken Göle Gözlem isimli gazetemizin manşetinin, haberinin bittiğini görüp, önce pdf'ye sonrada jpg'ye çevirip diğer manşetlerimizle birlikte bahsi geçen tv'ye ve diğerlerine mail yoluyla gönderdikten sonra dönüp, gazetemizde ki haberini ve jpg'sini sitemize ekledikten sonra konuyla ilgili belediye başkana Whapsaptan atıyor ve saflığa doymamışçasına ona da bir not yazıyorum.
Özel olduğu için burada yayınlamaya gerek olmadan prof. başkana yazdığım notumda özetle kısaca diyordum ki; 'Sayın başkan yakından izlediğim çalışmalarınızın başında olduğunuz belediyenin basın büronuz tarafından yeterince değerlendirilmiyor diye düşünen bir gazeteci olarak çalışmalarınız habere çevrilmiyor, biz gazetecilere servis edilemiyor, yada benim tanımadığım, bilmediğim arkadaşlar çok çalışıyor da ben göremiyorum' diyor ve emeğime, alın terime olumsuz, bir hayli yorucu katkı sunan yakıcı ve nemlendirici İstanbul havası dolaysıyla çok terlediğimden mi ve Gece Yarısı Ekspresinin bana doğru iyiden iyiye yaklaştığını anlamadan mı bilmeden duşumu da alıp, 'Bugünlük işim ve ben bittim' diye sabah ezanın eşliliğinde yatağıma çekiliyorum.
Ve mesleğimizin biz gazetecilere hediyesi olan her zamanki gibi stresli geçen günün ardından gelen gece yarısı yorgunluğu ile yukarıdaki gece yarısı stresini daha atmamışken acı acı çalan yanı başımda ki telefona uzanarak uyanıyor ve 'Alo' diyorum'
Karşımda ki sesin hiç iç açıcı gelmediği gibi mafya vari bir ses tonu ile 'Fakir Yılmaz seninle bir görüşmemiz gerek. Esenyurttamısın, Buralardaysan bir görüşelim' diyor..
O demeden ben 'merhaba ama tanıyamadım kimsiniz ve konu nedir?' diye sorduğumda ise garipten gelen bir ses ile 'Ya boş ver gelirsen tanışırız. Belediye ile ilgili yazdıkların falanı bir konuşalım' deyince gece yarısı trenin bir hayli yol aldığını ve gelip bana çarptığını ne ben nede o anlamadan kendime gelip, çıktığım yatakta balkona geçip, 'Kimsin, ne alaka bu telefonları ne diye yapmışlar, nedir sorun, adınla birlikte desen daha iyi değil mi.. Ve nasıl konuşuyorsun bu mafya ağzı nedir?' deyince karşımdakinin de bir hemşerim olduğunu hatta babamı da tanıdığını söyleyip, telefon rehberimde numarası olmayan kendisini tanıtıyor. Ve konuyu anlatıyor..
Gece yarısı yaşadığım şoklar yetmez gibi sabah şokuyla iyiden iyiye kendime gelip, konunun başkana yazdığım mesaj olduğunu hemen anlıyor ve bu mesajın ya başkan tarafından bunlara ismimle birlikte olduğu şekilde ulaştırıldığını yada başkanın bende olan numaralı telefonunun kendisinde değil, başkalarında olduğunu ve prof. başkana yazılan özel mesajların alakasız kişilerce okuduğunu da anlıyordum.


Neyse sabah sabah yüksek sesimle çeneme bir hayli jimnastik yaptıran sert başlayan, tatlı olmasa da yelkenleri indirerek biten sohbeti tatlı, sert bağlasakta benim o belediyenin basın bürosunda 'kim var, kimler çalışıyor, kim kimin çocuğu, kimlerin yakınılar?' bilmeden ve en önemlisi onlarında hak edilmesi gereken şekilde çalışıp, daha çok başarılı olmaları düşüncesiyle 'çok yardım sever, nazik hanımefendiye' olduğu gibi iyi niyetle başkana yazdığım mesajın neredeyse o ilçenin dev ekranlı reklam panolarına yansıdığı veya yansıtıldığını anladığımda arayanın belediyenin basın bürosun da tanımadığım, bilmediğim çalışanın yakını olduğunu ve o yakınını koruma güdüsüyle hiçte hoş olmayan bir tavırla bana mafya vari şekilde saldırıp, konuştuğunu iyiden iyiye anlıyordum
Evet, yukarıda ki dernek başkanı kadın örneğin de ki gibi yeni öğrendiğim, tanımadığım, adını telini bilmediğim birinin yakını olduğunu öğrendiğim benim gibi bir dağlı olduğunda sabah sabah bana tafra yapan hemşerimin yanlışı kadar kendisine gelen mesajların kimden geldiğini dünya aleme anlatan ve mesajı yazan benim gibi iyi niyetli safları başkalarıyla karşı karşıya getiren profesör belediye başkanın bu hiçte iyi olmayan davranışıyla bana ve başkalarına yarattığı stresinin 'Geceyarısı Expresi'nin filmini gölgede bıraktığını anlıyordum.
Kısacası bir iş insanının bana açtığı iyi niyetli telefonuyla kalkışa geçen sabaha kadar bana ulaşan ve beni de iyiden iyiye geren Geceyarısı Expresinin yerine keşke, 'Ardahan'a Doğu Expresi Geldi' başlıklı haberi alıp, 'havaalanı da bekleyen Ardahanlıları gibi bende sevinseydim' diye düşünürken bahse konu olan tv'nin iş adamına dönüp, dönmediğini gece yarısı mesajıyla sorduğum iş adamının bir hayli yüksek miktarda ki iyi niyetli bakışı ve bağışının cebinde kaldığını sabahın erken saatlerinde Geceyarısı Expresini üzerimde çeken iş adamında gelen ikinci telefonla rahatlıyordum.
Çünkü, 'benimde hak etmeyenlere, değersizlere ve saygısızlara değmez..' dediğim tuzuyla doyacağımız büyük miktardaki bağışın gerçekleşmesi için dost diye bildiğim meslektaş dahil kimsenin ilgilenmediği ve kimsenin kendisine dönmemesi dolaysıyla yapılmak istenen bağışın gerçekleşmediğini de öğreniyordum.
Ve iş insanı, hemşerim Erdal Yılmaz'ın bir hayli gerildiğimi anlamışçasına 'Boş ver Fakirciğim üzülme.. Onlar olmazsa da ben zaten fazlasını ülkem için, inancım, insanlığım için hep yapıyorum, yapacağım da gerek yok.. Sen seni burs için arayanı bana yönledir, gerisi fasa, fiso..' demesiyle rahatlayıp, birisinin hâlâ Ardahan'a gelmediği expreslerin altında art arda gelip, geçtiği evimin balkonun da rahatlamış bir psikolojiyle kahvaltımı yaparken yukarıda adı, sanı geçenlerle birlikte bugünkü yazıma da noktayı koyuyor, 'İddialı, iyi niyetli gazetecilik bele bir iş' diyerek yeni haberlerime, gazetelerime, birlikte çalıştığım ajans ve haber sitelerine dönüyordum.


DOSTUM İŞ İNSANI ERDAL'IN KALDIRDIĞI GECEYARISI EXPRESİ..

Fakir Yılmaz

6.09.2024 23:58:00

ERZURUM BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ U-18 YAŞ GRUBU 4' ÜNCÜ HAFTA MÜSABAKALARI TAMAMLANDI..

ERZURUM SPOR FK U-16,U-15 ve U-14 GELİŞİM LİGİ TAKIMLARININ İLK HAFTA MÜSABAKALARI TAMAMLANDI..

TORTUM SPOR KALDIĞI YERDEN DEVAM EDİYOR

SOYKIRIMA LANET, DİRENİŞE BİN SELAM…

Kendi küllerinden doğan efsane Erzurum Spor 4

Belediye Tesislerinde gelinen son nokta: Dışı sizi içi bizi yakar…

U-16 YAŞ MİLLİ TAKIMIMIZ TÜRK DEVLETLERİ FUTBOL TURNUVASINDA FİNALDE

ERZURUM B.B.U-14 YAŞ GRUBU MÜSABAKALARI TAMAMLANDI

ERZURUM SPOR FK U-17 TAKIMI KENDİ SAHASINDA OYNADIĞI MAÇTA 1461 TRABZON SPOR'U 1-0 MAĞLUP ETTİ

Kendi küllerinden doğan efsane Erzurum Spor 3

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 8 7 0 1 16 22
2.Samsunspor 8 6 2 0 7 18
3.Beşiktaş 7 5 0 2 10 17
4.Fenerbahçe 7 5 1 1 11 16
5.İstanbul Başakşehir 7 4 1 2 5 14
6.Göztepe 7 3 1 3 5 12
7.Eyüpspor 8 3 2 3 3 12
8.Konyaspor 8 3 3 2 -1 11
9.Bodrum FK 8 3 4 1 -2 10
10.Trabzonspor 7 1 0 6 1 9
11.Alanyaspor 8 2 3 3 -3 9
12.Kasımpaşa 8 1 2 5 -2 8
13.Sivasspor 8 2 4 2 -3 8
14.Antalyaspor 8 2 4 2 -6 8
15.Rizespor 8 2 5 1 -11 7
16.Gazişehir Gaziantep 7 1 4 2 -4 5
17.Kayserispor 7 0 3 4 -7 4
18.Hatayspor 7 0 4 3 -6 3
19.Adana Demirspor 8 0 7 1 -13 1

YAZARLAR