Son zamanlarda eğitim camiasının içinde bulunduğu durum, sadece öğrenciler için değil, tüm toplum için büyük bir kaygı kaynağı haline gelmiş durumda. Okullarda yaşanan değişiklikler ve öğrencilere yönelik yaklaşımlar, eğitimin amacından ne kadar uzaklaştığının açık bir göstergesi.
Bir öğretmenin, bir veliye gönderdiği mesajda şu ifadelere yer veriliyor: “Dersleri zayıf olanlar en azından sınıf içerisinde efendi ve saygılı olsunlar… Yaramaz, saygısız öğrenciye kefil olamam.”
Bu mesaj, sadece bir öğretmenin öğrencilerine duyduğu endişeyi değil, aynı zamanda eğitim sisteminin geldiği noktayı da gözler önüne seriyor.
İlk bakışta basit bir uyarı gibi görünen bu mesaj, aslında eğitim sisteminin nasıl ciddi bir çöküş sürecine girdiğini, öğretmenlerin bile sınıf içindeki disiplinin giderek zorlaştığını ve öğrencilerin eğitimden aldıkları gerçek değerlerin ne kadar eksildiğini gösteriyor. Çünkü bu satırlarda aslında gizli bir kabul var: Sistemin yanlışlıkları yüzünden öğrenciler, eğitimleri için değil, sadece sınıf ortamında ‘efendi’ olmaları için uyarılıyor.
Bugün eğitimdeki en büyük problem, sınav odaklılık ve akademik başarıyı her şeyin önüne koyan bir sistemin hakim olmasıdır. Öğrencilerin saygı gösterip sınıf kurallarına uyması beklenirken, asıl odak noktası olan bilgi ve beceri gelişimi giderek göz ardı ediliyor. Öğrenciler, öğretmenlerin gözünde sadece ders notlarına ve sınav sonuçlarına göre değerlendiriliyor. Bu durum, öğrencilerin gelişim süreçlerine zarar veriyor ve onları eğitimden soğutuyor.
Öğrencilerin “saygılı” olmaları istenirken, onları eğitim sürecinde özde saygılı, düşünceli ve sorumluluk sahibi bireyler olarak yetiştirmek gibi bir sorumluluk unutuluyor. Eğitim, sadece bir ders kitabı üzerinde yapılan sınavlardan ibaret olmamalıdır. Öğrencilere kazandırılması gereken en önemli şeylerden biri, düşünme becerisinin yanı sıra, empati, sorumluluk ve saygıdır. Maalesef, eğitimin geldiği noktada bu değerlere odaklanmak yerine, “öğrenciyi sınavı geçiren bir varlık” olarak görmek, her açıdan eksik bir yaklaşım sergilemek demektir.
Ebeveynlerin ve öğretmenlerin birlikte hareket etmesi gereken bu dönemde, bir öğretmenin velilerine yaptığı uyarı, sadece öğrencilerin saygılı olmasını değil, aynı zamanda ailelerin, öğretmenlerin ve öğrencilerin birbirine olan güveninin zedelendiğini de gösteriyor. Ailelerin çocuklarını yalnızca sınavdan geçmeye yönlendirmesi, öğretmenlerin de bunu sadece kurallar çerçevesinde istemesi, asıl amacın ne olduğunun unutturulmasına yol açmaktadır. Eğitim, bir insanın bireysel gelişimini teşvik etmeli, sadece sınav puanına odaklanmamalıdır.
Bugün eğitimde yaşanan bu tür sorunların temeli, eğitim sisteminin yalnızca sınavları ve notları odak alarak bireysel gelişimi göz ardı etmesinden kaynaklanmaktadır. Bu yanlış yaklaşım, öğretmenleri de, öğrencileri de, aileleri de çıkmaza sokuyor. Eğitim, yalnızca kitaplardan bilgi almak değil, hayatta da bir yere varabilmek için gerekli tüm donanımı kazandırmaktır.
Sonsöz olarak, eğitimdeki bu olumsuz gidişat ancak eğitimde köklü değişiklikler yapılarak düzeltilebilir. Gerçekten sağlıklı bir eğitim sistemi, öğrenciyi sadece sınavlardan geçirmeye çalışan bir yaklaşım değil, öğrenciyi tüm yönleriyle gelişen ve olgunlaşan bir birey olarak yetiştirmeyi hedeflemelidir. Bir öğrenci, yalnızca saygılı bir birey değil, aynı zamanda bilinçli, sorumluluk sahibi ve empatik bir insan olmalıdır.
“Eğitim, bir insanın notlarıyla değil, dünyaya bakış açısıyla ölçülür.”
N. KACAN
Necat KACAN
Eğitimci Araştırmacı Yazar