Dün 9 Mayıs 2024 tarihinde faşizme karşı zaferin 79.yıldönümü Moskova’da askeri törenle ve her sene olduğu gibi büyük bir şölenle kutlandı. Putin, bu coşkulu tören sırasında dünyanın bir çok ülkesinden de resmilerin bulunduğu geleneksel konuşmasında dedi ki, bu zafer kutsal bir bayramdır. Bu zaferi kazanmak için büyük bir mücadele verdik. Konuşmasında tüm savaş gazilerini, şehit ailelerini kutlayarak onlara minnettar olduklarını duyurdu. Günümüz “faşist” tutumlarından dolayı bir çok ülke yöneticilerine de gönderme yaparak, hiçbir hitler rejimli saldırgan güçlere de boyun eğmeyeceklerini ve mertçe savaşacaklarını vurguladı. Onca kahramanca savaşan, cepheye maddi- manevi destek olan şehir, ülke saydı ama yine Azerbaycan için önceki selefleri gibi hiçbir övgü söylemedi. Oysa bilesiniz ki, Azerbaycan cumhuriyeti o zaman Sovyet ülkesi olarak İkinci dünya Savaşı sırasında cepheye 681 bin Azerbaycanlı asker yollamış, ki, Azerbaycan halkının o devirdeki nüfusunun beşte biri demek oluyor. Savaştan sonra bu askerlerin sadece 200 bin kadarı sağ döne bilmişti.
1945 yılının Mayıs ayının 8 –ni 9-na bağlayan gece alman Feldmareşali Vilhelm Keytel kayıtsız şartsız kapitülasyon tutanağını imzalayarak, 2. Dünya Savaşının bittiği ilan etmişler.
Bu savaşta toplam 130 Azerbaycan vatandaşı, II. Dünya Savaşı sırasında gösterdikleri askeri kahramanlık ve başarılarından dolayı Sovyetler Birliği Kahramanı unvanını almışlar. Azerbaycan ordu birlikleri Kafkasya’dan Berlin’e kadar şerefli ve onurlu savaş mücadelesi vermişler. Sovyet Birliği Kahramanı Hazi Aslanov bu unvanı iki kez kazanmıştır. Alman faşizminin mağlup olması ile sonuçlanan 2. Dünya Savaşının son gününde Reichstag üzerinde zafer bayrağını ilk dalgalandıran ve göndere çeken asker –Azerbaycanlı Mirza Hüseynov olmuştur. İstihbaratçı Mehdi Hüseynzade ise filmlere, belgesellere deafalrca konu olan Sovyetler Birliği Kahramanı unvanı alan Azerbaycanlı olmakla, akıcı konuştuğu almanca sayesinde Almanların sinema salonlarını, gıda depolarını, önemli üs ve birliklerini üstün zekası ile patlatan, faşistlere bir anda yüzlerce kayıp veren ender kahraman askerdi.
Azerbaycan halkı ve devleti bu zaferin kazanılması için asıl fedakarlığı Sovyet ordusunu ve genel olarak tüm savaşın lehimize gidişatını değiştirecek olan petrol üretimi ile yapmıştır. Savaşın 1941- 1945 yıllarında cepheye sevk edilen toplam petrolün %70-den fazlasını, yakıtın %80-ni, motor yağlarının da %90-nı Azerbaycan kendi petrolü sayesinde temin etmiştir. Bu savaşın kazanılmasında halledici rolü üstlenen bu petrol Sovyet ordusunun tank ve uçaklarının Azerbaycan petrol çalışanlarının gönderdiği yakıtla hareket ettirilmiştir. Zafer için oldukça zaruri olan çeşitli silah türlerini de Azerbaycan fabrikalarında aralıksız çalışma mesai rejimi ile üretilerek cepheye gönderilmiştir.
Bu hakta kalın –kalın kitaplar yazıldı ve daha da yazılsa yeridir.
Fakat gel gör ki, Rusya hükümeti bu kadar verilen ödünü 9 Mayıs askeri bayram törenlerinde hiç dile getirmez ve o kadar şehre, ülkeye “kahraman” statüsü vermişken Bakü’yü “Kahraman şehir” ilan etmemiş ve Türklere olan hasetlerini burada da belli etmişler.
Azerbaycan’da eli silah tutan tüm erkekler cepheye yollandığında silah, petrol, yakıt tesislerinin aralıksız vardiya sistemi ile çalışmasını Azerbaycan kadınları temin etmiştir. Kocaları cephede faşistlere karşı savaşan bu asil Türk kadınları gece –gündüz demeden cepheye örgü çoraplar, yün giyecekler, altın- mücevher ne varsa her şeylerini göndermekle kalmayıp çalışanları da kocalarının yerine de vardiya çalışmışlar.
Bu zaferin üzerinden 79 yıl geçiyor. Dünya yine diken üstünde ve savaşın pis kokusu dünyayı sarmış, 3. Dünya savaşının çıkmaması için adil devlet büyükleri hiç olmadığı kadar mücadele vermekteler. Çünkü, 2.Dünya Savaşı sırasında ölenlerin sayısı dünya yarandığı günden baş veren tüm savaşlarda hayatını en çok kaybeden insan sayısı olmakla da tarihe geçmiştir. 5 yıl süren bu savaşta dayanılmaz acılar yaşanmış ve insanlık büyük bir sınav vermiştir.
Ve bu gün Filistin için sahte samimiyet göstererek İsrail’i kınayan Putin kendisi Azerbaycan halkına bir teşekkürü çok görüyor.
Onun için de değerli okurlar, hiçbir liderin “timsah göz yaşlarına” kanmayın, milli mensubiyetimizden ötürü hasedine yenik düşen bir lider adil olamaz. Ve halklar olarak biz toplumlar savaşlara “HAYIR” diye bilmemiz için önce kendi aramızdaki sulh –barışı berkarar etmeliyiz.
Hitler boşuna gözünü Hazar’a dikmemişti. O Azerbaycan petrolünün bu savaş için ne kadar mühim bir nimet olduğunu gayet biliyordu ve ilk hedeflerinden birisi Bakü petrolünü ele geçirmekti.
Şimdi Türk Birlikleri Teşkilatı kurulmuşken artık hiçbir bizden olmayan devlete, her hangi Avrupa Birliğine veya teşkilata ihtiyaç duymayarak kendi kurduğumuz bu Birliği geliştirerek Allah’ın biz Türklere lütfettiği bu servetleri kendi bekamızı korumak yolunda işbirlikleri ile değerlendirmeliyiz. Olası 3. Dünya savaşı için biz Türkler yine galip ve muzaffer sonuçla dünyanın şu an en çok ihtiyaç duyduğu adaleti sağlayacağız.
Vüsale ALİ.
Kayseri