Son zamanlarda ekonomi, adeta bir kara deliğin çekim gücüne kapılmış gibi. Fiyatlar uzayın derinliklerinden gelen kozmik bir fırtına gibi fırlayıp duruyor, *cebimizdeki 200 TL, 20 TL gibi davranıyor. *
Temel ihtiyaçlarımız bile lüks hale gelmişken, herkes bir şeyin farkında: Artık galaktik bir enflasyonun tam ortasındayız. Fakat asıl sorulması gereken şu: Bu koşullarda "seçim" olur mu?

*Geçim Yoksa Seçim Olur!*

Geçim sıkıntısı, bir toplumun en temel gerçekleriyle yüzleşmesine neden olur. "Geçim yoksa seçim olur" çünkü geçinemeyen insanlar, artık mevcut düzenin sürdürülemez olduğunu anlar ve değişim ihtiyacını daha güçlü hisseder. Geçim sıkıntısı çekenlerin tek bir çıkış yolu vardır: Daha adil bir düzen talep etmek. Dolayısıyla, geçim derdinin olduğu yerde, seçim kaçınılmaz hale gelir. Çünkü artık "böyle gelmiş, böyle gider" deme lüksü yoktur; hayat mücadelesi, her bireyi daha adil ve eşit bir düzene doğru iter.

*Ekonomik Koma: Sadece Uyuyanlar İçin*

Ama ya uyuyanlar? Ekonomik koma, belki de sadece duruma seyirci kalanlar için bir rahatlık sunar. "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" diyerek köşesine çekilenler için ekonomik sıkıntılar bir koma etkisi yaratır. Ama toplumun geniş kesimi için bu durum artık bir uyanış çağrısıdır. Giderek artan fiyatlar, düşen alım gücü, genişleyen gelir uçurumu… Bunların hepsi, daha iyi bir geleceğin inşası için güçlü bir çağrıya dönüşür.

*Eşitsizliğin Kör Kuyusunda: İsyanın Ayak Sesleri*

Geçim derdinde olanlar için bu süreç, pasif bir bekleyiş değil, aktif bir arayış dönemidir. Her geçen gün daha fazla insan, "geçim yoksa seçim olur" gerçeğiyle yüzleşiyor. Bu, sıradan bir ekonomik talep değil, bir hayatta kalma refleksi. Milyonlarca kişi, geçinemediği bir sistemde artık farklı bir seçim yapma zorunluluğuyla karşı karşıya. Çünkü eşitsizliğin kör kuyusunda daha fazla beklemek mümkün değil.

*İronik Bir Uyanış ve Yeni Bir Seçim*

Ekonomik zorluklar, aslında bir ironiyle dolu. Kriz, her ne kadar olumsuz görünse de, daha güçlü bir toplum bilinci oluşturur. Toplumun büyük kısmı, "Geçim yoksa seçim olur" anlayışıyla artık uykusundan uyanıyor. Ve bu uyanış, beraberinde köklü değişim taleplerini getiriyor. İnsanlar, sadece hayatta kalmak için değil, daha adil ve eşit bir sistem için mücadele ediyor. Çünkü geçim derdi, eninde sonunda bir seçim yapmayı zorunlu kılar. Seçim, sadece bir oy pusulasında değil, her günün sonunda yapılır.

*Son Söz: Geçim ve Seçim El Ele*

Geçim zorluğu, insanları daha fazla düşünmeye, daha fazla sorgulamaya ve daha fazla talep etmeye yönlendirir. Geçim yoksa, seçim vardır. Çünkü yokluk ve sıkıntı, insanları sadece mevcut koşulları kabul etmek yerine, yeni yollar aramaya teşvik eder. Geçinemeyenlerin sesi, seçim zamanlarında daha da güçlü çıkar. O yüzden, "Geçim yoksa seçim olmaz" diyenlere inat, tam aksine, geçim yoksa seçim kaçınılmazdır. Şimdi, o seçimi yapma zamanı!