Yakın tarihte...
İran ve ABD uşağı Molla Barzani’den beri Doğu ve Güney-Doğu Anadolu’da kürt köylerine saldıranlar, Tehcir’den kurtulmak için bir gecede “müslüman olduk” diyen İran destekli ERMENİLERİN TORUNLARIDIR.
Pers temelli Farsi İran ve Batı Dünyasında “merhamet” yoktur. Acımasız, gaddar ve zalimler.
Çünkü İran’daki Pers ve Avrupa’daki Roma Medeniyetinin temeli Mısır’daki “FİRAVUN” medeniyetine dayanmaktadır.!
Ermeni-Rum-Rus-Sırp ve Farsi çok kalleş düşman kavimlerdir. Tarihi olaylar gösteriyor ki;
Bu milletlerin dostluğuna asla güvenilmez.
Ya hu...Selçuklular Batinilerle ve Fatimilerle daha sonra ki yıllar ve yüzyıllarda Osmanlılar Haçlı Dünyası ile mücadele ederken bu “mıymıntı ve kalleş” Farsiler Doğu Anadolu’ya girerek Türk Milletine her daim sinsice saldırmışlardır.
Her defasında yenilmelerine rağmen yüzyıllardır Türk Milletine olan kinleri devam etmektedir.
Ecdat... özellikle şairler...
İran Coğrafyasında yaşayan Farsilerin kaypaklığını bildiklerinden yaşadıkları o büyülü şehir İstanbul için derler ki;
“Bu şehr-i stanbul ki bi-müslü bahadır,
Bir sengine yekpâre Acem mülkü fedadır.”
{İstanbul’un tek bir taşını İran topraklarının tamamından değerli bulur şair NEDİM}
İran Farsi kafası yapısı,12 Eylül öncesi ve sonrası mübarek Anadolu topraklarında yakın tarihte azımsanmıyacak kadar taraftar topladılar.!
Bunlar “müselman bozuntusu” geçinen bölücüler arasında yer aldılar.
Bu nasıl bir kin ki büyük devlet adamı Veziriazam Nizamülmülk’ün kabri sırf sünnî olmasından ve Türk Milletine idari, askeri ve kültürel faaliyetleriyle hizmet etmesinden dolayı onarılmıyor ve çöplük içerisinde.!
…Ve bugün Persler zamanından beri İran ile İsrailoğulları arasında tarihten gelen unutulmaz dostluk vardır.
Turan düşüncesinin kindar düşmanı Farsi İran İslam Dünyasının münafık ve korkak bir kavmidir.
Tarihimizi iyi bilmek zorundayız.
Tarih şuuru bir milletin geçmişte yaşadığı olayların hatırlanması ve kavranması ile oluşur.
Maalesef yeni neslin çok büyük bir kısmının bu yakın tarihteki olaylardan bile haberi yok. Türk nesli nisyana mahkum edilmiş sanki...
Tarih şuurunun verilmesi yalnızca tarih dersleriyle sınırlı kalması ile mümkün değildir. Televizyon ve dijital dünyanın her bir unsurunu millî amaçlara yönelik kullanmayı başarmalıyız.
Birgün düşman sınıra dayandığında vatan sevgisinden uzak ve milliyetçilik duygusuna sahip olmayan bir nesil savaşmaz.
Savaşmayanlar barışı da koruyamaz.
Tarihten ibret almak gerekir…Tarih okumak siyasetin laboratuvarı olduğu bir gerçektir.
Milli Şairimiz M. Akif'in;
-Târîh”i “tekerrür” diye ta’rîf ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi? dizeleri bu düşüncelerimizi daha da anlamlı hâle getirmiştir.
Bu itibarla, Milletimizin cevher-i asliyesindeki îman aşkını okumak ve yaşatmak en büyük görevlerimizdendir.
Sadi ŞİRAZİ’nin dediği gibi “uyumuş, uyumuşları uyandıramaz, birinizin uyanık olması lazım.”
Altay’dan Tuna’ya koca bir yükü sırtlamış bir milletin evladı olarak GAFLETİ gördükçe üzülüyorum.
Bugün “beka sorunu yoktur” diyenler ne bölgemizdeki gelişmelerden ve ne de dünyadaki gelişmelerden bi haber ZAVALLILARDIR.
Gaflet ve dalalet içindeki devlet adamları “devletin beka sorunu yok” diye diye devletin sınırları 1699 Karlofça Antlaşmasından 1921’de Sakarya Nehrine kadar çekilmiş, küçücük bir Anadolu’ya sıkışıp kalmışız.!
BİLESİNİZ Kİ...
Artık Anadolu Türk’e dar geliyor.!
Dünyanın kilit taşının üzerinde oturuyoruz…
Tarihin, coğrafyanın, inançlarımızın ve ideallerimizin üzerimize yüklediği vazife çok ağır.
Benim Gazze konusundaki önem Arap veya Türk olmaları değil, benim bakış açım;
HİLAL ve Haç’ın
İSLAM ve Küffar’ın
HÜSEYİN ve Yezit’in bir mücadelesidir.
Gazze , Kudüs bir CEPHE’dir.
Cephemizi düşürmeyeceğiz Mevzilerimizde Mücadeleye devam edeceğiz.
Gökalp Şentürk