Gelecek te bir gün gelecek…
Mademki öyle bir özgürlük var…
Dileyen dilediğinin özeline, mahremine ve hatta inancına doğru çok rahat hareket edebiliyor. Ve bunun adına da düşünce özgürlüğü deniliyor o zaman bakalım biz de düşünebiliyor muyuz?
Mesela;
Düşünüyorum, hem de seslisinden.
Sakin ve her hangi bir aşağılama mimiği içerisine dahi girmeden…
O özgürlük ifademdeki düşüncelerime dayanarak, düşünüyorum da;
Şerefiniz olsa size hakaret etmek için o yoldan yürürdüm ama şerefsiz olduğunuzdan dolayı bir şey diyemiyorum.
Haysiyet kelimesi yanınızdan uğramamış belli… O yüzden, o da olmadığından; o yoldan da yürüyemiyorum.
Yani haysiyetsiz olduğunuzdan o kapı da bize kapanmış durumda.
Sırf sizi aşağılamak için bir kelime bulayım dedim, inanın sizi ifade edecek o kelimeye rastlayamadım henüz. Bu arada siz diye hitap etmeme bakmayın, sırf çoğul olduğunuz içindir o. Sürü kelimesi bile size çok geleceği için o kelime dahi iltifat sayılır.
Sürü demişken, hayvanları gerçek manada çok sevdiğimden, sırf aşağılamak için sizi benzetecek bir hayvan dahi bulamadım.
Ki bu benzetme yapacağım hayvana hakaret olur, sonra üzülürüm. Çünkü bu kâinatta yaratılmış olunan her hayvan övülmeye layıkken, ben sesli düşünmeme rağmen düşüncelerimde dahi size hakaret edecek ifade bulamıyorum.
Atık desem, atık olamayacak kadar gereksizsiniz.
Zaten çoğu atığın yeniden dönüşüme ve özellikle de dışkı olarak kullanıldıkları alanlara baktığımızda o bile sizde olmayan özellikler kazandırır. Mesela şereflendirir, mesela haysiyet kazandırır.
Belli ki sizi doğurmak yerine tuvalette, klozette halletmiş diye tahmin ettiğim biri var. Artık kimin sofrasında, kimin tohumundan yapılmışı yediyse, siz çıkmışsınız ortaya… Ama ne yazıktır ki üzerinize sifon çekmeyi unutmuş.
Ortalıkta kaldığınızdan meydana gelen bu koku sizden olsa gerek.
Ben en iyisi sesli düşünmekten vaz geçeyim ve size başka bir özgürlüğümün ifadesiyle sadece şunu söyleyeyim.
“Yaşasın cehennem…”
Sabırlı olun; gelecek de bir gün gelecek…