Onlar hep vardı…
Ön adlarının ardına iki unvan, soyadlarının sonuna yedi sıfat takıştıranlar…
Protokol masalarında yer kapmak için halktan uzaklaşıp, halk adına konuşanlar…
Her dönem vitrine çıkan, her sistemde yer bulan, her mevsim renk değiştirenler…
Ama nedense hiç esameleri okunmaz GENÇ Zihinlerin Ligi’nde. Çünkü orada kartvizitler değil, karakterler yarışır. Gösteriş değil, gönül; çıkar değil, çare konuşur.
“İsimlerinin önünde unvan, zihinlerinin içinde boşluk taşıyanlar; GENÇ fikirlerin ayağının altındaki toz bile olamazlar.”
Bazıları konuşur, duyulmaz. Çünkü kelimeleri yumuşaktır ama gerçeği kıvrak bir zeka ile gösterir. Kimseyi hedef almazlar, ama herkes kendini görür söylediklerinde. Ne birini yıkarlar ne de yalandan överler. Sadece hakikati fısıldarlar. Ve işte tam da bu yüzden, o sesler sessize alınır. Çünkü nezaketle söylenen bir gerçek, bağırarak atılan bir yalandan daha sarsıcıdır.
“Hakikatin giydiği zarafet, her dönemin korkulu rüyasıdır.”
Ey o tahta tutunanlar!
O koltuklarınız belki sizde kalır.
O imzalar, belki hep sizin kaleminizden çıkar. Ama bu ülkenin yarını, sizinle yazılmaz.
Çünkü bu ülkenin çocukları, Hiç yaşlanmaz.
Çünkü bu toprağın gerçek sahipleri, Azmimiz GENÇ bizim diye yürür.
“Bazıları yaşlandıkça küçülür, bazıları GENÇ kaldıkça büyür.”
Korkmayın bu fikirlerden.
Korkmayın sessizce akan ama sel gibi gelen bu GENÇ akıllardan.
Zeka, hainlik değildir.
Öngörü, muhalefet değildir.
Endişe, ihanet değildir.
Biz ne taht isteriz, ne rant. Biz yalnızca gece yatağa yattığında aç uyuyan bir çocuğun hayaline sahip çıkarız ve o hayallerin hatırına konuşuruz.
“Bir çocuğun uykusu bozulmasın diye, biz rüyamızı feda ederiz.”
O yüzden susturamazsınız bizi. Yok sayamazsınız. Görmezden geldikçe çoğalırız. İtildikçe güçleniriz. Yoruldukça tazeleniriz. Çünkü…
“Hiç yaşlanmaz gayretimiz. Azmimiz GENÇ bizim.”
Gürkan KARAÇAM