GÖNÜL İNSANI OLMAK
Kıymetli okurlarım, Günümüz de gönül insanı olmak, yani bir gönüle girmek, Onu anlamak, o gönüle değer vermek, yani bir insanı kazanmak çok zor görünse de çok kolay.
Bu yazımızda buna değineceğiz...
Sürçü lisan edersek affola...
Hızla, kapitalleşen, maddeleşen, sömürünün arttığı bu geçici Dünya da, gönül insanı olmak... Çok zor değil mi?
Çıkar bitti ise, dostluk bitti, Halillik bitti, arkadaşlık bitti...
Bu durum maalesef ki böyle.
Peki, Yunus Emre, Mevlana Taptuk Emre, Şems nasıl bu işi başarmışlar. Bu isimler gönül erlerinden yalnız bir kaçı.
Aziz Mahmud Hüda_i nasıl olunmuş. Dilinin döndüğünce anlatmaya çalışacağım.
Her şeyden önce ilk sırada mütevazılık.
Çünkü meyve ağacında ne kadar çok meyve varsa, dalları o kadar toprağa değer.
İnsanın, ilmi, makam-ı, rütbesi ne olursa olsun, ilk sırada mütevazılık.
Hz. Peygamber efendimiz âlemlere rahmet Peygamberi olarak geldi, Dünyanın bütün hazinelerine hükmedebilir diye Süleyman as ki bütün doğa ve hazinelere hükmetmiş, Peygamber efendimizin hürmetine yaratılmış.
Peygamber efendimiz hasır da yatmayı tercih etmiş, kendi işini başka sahabeye göstermemiş, yük olmamış, yük almış.
Adil yöneticilik yapmıştır. Hükmü altında ki Yahudi ve Hıristiyan halkın bile hakkını korumuş, Taif te taşlanırken, Cebrail e “-Dur, sakın bu halkı helâk etme, içlerinden belki inan çıkar. “diyip, bütün insanlığın peygamberi olduğunu ispatlamıştır.
Yukarıda ki isimler de, “Âlimler benim varisimdir. “ hadis-i ne
muhatap oldukları için, Peygamber efendimizin yolundan gitmiş, gönül insanı olmuşlardır.
Şimdi ki zamanda insanoğlu, kaf dağları sahibiymiş gibi, hiç ölmeyecek gibi yaşayıp, güçlü olan zayıf olanı ezdiği, karşılıklı çıkar bittiğinde, halilliğin bittiği, adaletsiz yöneticilerin, çölde ki dikenlerin arttığı gibi arttığı ortam da yapılacak olan şey, kendimize çeki düzen vermek, bir damla sudan yaratıldığımızı unutmamak, kalp kırmanın, Kabe’yi yıkmaktan daha korkunç olduğunu hatırlamak.
“ Allah’tan ancak hakkıyla Âlimler korkar, “ Fatır28 ayet-i ni düstur alarak, önce ilim yapmalıyız ve o ilmi başkalarının fayda görmesi için nakletmek, toprağa ne atarsan sana bağrından gül verir desturu gereği, bize ne derlerse deseler, ne yaparlarsa yapsınlar, gül vermeye devam etmek bizi, Yunus Emre de, Mevlana da, Hacı Bayram Velî de yapar.
Fazla söze ne hacet, bize gönül insanı olmak için, Kur’an yeter, sünnet yeter, Yunus’lar yeter...