Hasan Barın

Tarih: 23.10.2024 22:31

Görünenden Öte: PKK, Öcalan ve Türkiye Üzerine Düşünceler

Facebook Twitter Linked-in

Hasan BARIN-Görünenden Öte: PKK, Öcalan ve Türkiye Üzerine Düşünceler

 

Yılmaz Hoca, okuldaki dersini bitirmiş, yemeğini yemiş, evindeki koltuğunda otururken kapı çaldı. Kapıyı eşi açtı.
Kapıda iki kişi vardı ve Yılmaz Hoca’yı çağırdılar.
Yılmaz Hoca ayakkabısını giydi; gelenlerin kim olduğunu ve başına gelecekleri biliyordu. Giderken son defa eşine baktı. Bu bakış, son bakış oldu. Görev yaptığı köyün biraz uzağında, cansız bedeni bulundu.

Kıdemli Üstçavuş Murat Namdar, ailesiyle kendi aracıyla yolculuk esnasında, aracı durduruldu. Ailesinin yanından alınıp biraz ileride şehit edildi.

Bingöl-Elazığ yolu üzerinde, silahsız olarak yolculuk ediyorlardı. İndirildiler ve oracıkta şehit edildiler.

Bir manşet haberde, Güneydoğu’da yedi şehidimiz olduğu söyleniyordu. “İşiniz yandı!”
Yedi şehidimizin ikisi askerimiz, beş tanesi köy korucumuzdu.

Ve her köyde, hatta her mecrada, vatan toprağına emanet edilen, şehit edilen on binlerce askerimiz, korucumuz vardı!

Çoluk çocuk demeden, Ömerli’den beri çoğu Kürt kardeşimiz olan, görüp duyduğumuzda kahrolduğumuz binlerce sivilimiz katledildi!

Katliamların kararlarını alan ise Abdullah Öcalan ve eli kanlı terör örgütü PKK idi.

Türkiye'nin en büyük iki dokunulmazından biri şehit, diğeri gazidir.

Vatanımızın kurtarılmasının kararlarını alan, 23 Nisan 1920'de açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir.

İşte, bu eli kanlı katilin TBMM’de konuşup PKK’nın bittiğini bildireceği söyleniyor.

Baştan söyleyeyim, böyle bir şey mümkün değil!

Yazımın bundan sonrasında sesli düşüneceğim.

PKK biter mi?
Öcalan'ın yıllardır hapiste olması, onun örgüt üzerindeki etkisini azaltmışken, PKK'ya ne kadar etki edebilir?
Bu bir yana, iyi de, PKK'nın adı artık ABD’nin kararlarıyla fonladığı, militanlarını eğittiği PYD ve YPG oldu.
Peki, PYD ve YPG’yi Meclis’e kim ikna edecek? ABD ve İsrail başkanları mı?

İlk akla gelen bu sorulardan sonra, beyin fırtınasının esintisiyle akla gelen diğer soruları soralım:

Peki, bunlar böyleyken ve devletin içindeki herkes bunları bilirken, Devlet Bahçeli Öcalan’ı Meclis’e davet edip silah bırakmasını neden istedi?

PKK'nın bitmesi mümkün mü?

Peki, Bahçeli böyle bir çıkışın büyük tepki çekeceğini ve oy kaybına uğrayacağını hesap etmedi mi?

Bunca yıl siyaset yapmış, hükümet ortağı olmuş, devlet yönetmiş birinin bu tepkileri öngörememesi imkânsız.

İlk akla gelen cevap olarak, diyelim ki bu adım, iç politikada yeni anayasa gereği.
İyi de, daha seçime en az iki yıl varken, neden şimdi?
Bu soruyu sorduğumda, aklıma hemen İsrail’in Lübnan ve Suriye’yi bombalaması, İran’a karşı tehditleri geliyor. Ve yıllardır yazıp söylediğim gibi, Türkiye’yi silahla işgal edemeyeceklerinden, güneyde bir “teröristan” devleti kurmak için, sözde Kürt sorununu kaşıdıkları ihtimali ortaya çıkıyor. Öcalan’ın Meclis’e gelmeyeceğini bile bile rest çekip ön almayı hedefliyor olabilirler mi?

Peki, olamaz mı?

Türkiye'de, ABD korumasındaki PYD’den daha çok tanınan PKK’yi PYD’den ayırarak, içerideki bütünlüğü sağladıktan sonra PYD’yi Türkiye destekçilerinden ayırmayı mı hedefliyorlar?

Daha düşündürücü sorular da var:
Gösterilmek istenen her şey, gerçekten gösterildiği gibi mi?

Bir arkadaşımın, üzerinde Galatasaray formasıyla pişmaniye satarken çekilen yıllar öncesine ait bir fotoğrafını paylaştım. "Bu adam ne yapıyor?" diye sordum.
Kimisi "pişmaniye satıyor," kimisi "maça gitmek için para biriktiriyor" dedi.
Ama görünen, görünmesi istenen buydu.

Oysa arkadaşım sivil polisti ve orada istihbarat amaçlı bulunuyordu. Önündeki pişmaniye ise yalnızca bir dekor, kısaca hikâyeydi.

Bu kısa hikâyeden yola çıkarak:
Bize sunulan ve gösterilen mi doğru? Yoksa arka planda, belirli bir plan doğrultusunda hareket edilen, gerçek plan mı işliyor?

Hep birlikte göreceğiz.

Bu yazıyı bitirmeye yakın, Ankara’da PKK’nın üstlendiği TUSAŞ’a saldırı düzenlendi.
Şu ana kadar 5 şehidimiz, 22 yaralımız var.

Öncelikle, Allah şehitlerimize rahmet eylesin; yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

Peki, buyurun bir deli soru daha:
"Öcalan Meclis’e gelsin, konuşsun" denmiş, hatta serbest bırakılma ihtimalinden bahsediliyor. Daha dün bunlar konuşulurken, milliyetçi çevrelerin infial yaşaması gerekirken, tam tersi bir tutum gözleniyor. Peki, o zaman PKK niye savunma sanayi tesislerine saldırıyor? Hem de Cumhurbaşkanımızın Rusya'daki BRICS görüşmelerine gittiği gün?

Hadi bakalım, siz de düşünün, ben de düşüneyim.

Yaşayıp göreceğiz!

Vatan ve devlet aşkına,
Sağlık, huzur ve saygıyla kalın!

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —