İnsan, yokluk ve çaresizlik içinde sabretmeyi öğrenebilir. Zorluklar, bir kişinin iradesini sınayabilir. Ancak asıl sınav, insanın eline güç ve varlık geçtiğinde başlar. Çünkü insanın gerçek karakteri, ne kadar güçlü olduğunda ve bu gücü nasıl kullandığında ortaya çıkar. Türkiye’de yaşanan siyasi gelişmeler de bunun en net örneklerinden biri.
Güç Sahiplerinin Sınavı
Bugün ülkede yaşanan olaylara baktığımızda, iktidar sahiplerinin asıl karakterlerini nasıl açığa çıkardıklarını net bir şekilde görüyoruz. Hukukun üstünlüğü mü, yoksa üstünlerin hukuku mu? Adalet mi, yoksa güç sahiplerinin çıkarları mı? Bu soruların cevabı, ülkenin geleceğini belirleyecek kadar önemli.
Bir karar alınıyor, bir yaptırım uygulanıyor ve bu süreçte hukuki gerekçelerden çok siyasi hesaplar öne çıkıyor. İktidarı elinde bulunduranlar, gücü kaybetmemek adına her türlü imkânı kendileri için seferber ediyor. Oysa asıl olan, gücü elinde bulunduranın onu ne için kullandığıdır. Eğer güç, adaletin terazisini eğip bükmek için kullanılıyorsa, bu sadece kişilerin değil, devlet düzeninin de çürümesine yol açar.
Gerçek Adalet ve Vicdan
Bugün yaşananlar bize gösteriyor ki Türkiye’de güç sahibi olmak, hukuku şekillendirme yetkisi olarak görülüyor. Oysa gerçek adalet, sadece yargıçların kararlarında değil, toplumun vicdanında şekillenir. Adalet bir kez zedelendiğinde, ona güven kalmaz. Güçlü olanın haklı olduğu değil, haklı olanın güçlü olduğu bir düzen tesis edilmedikçe hiçbir sistem ayakta kalamaz.
Gücü Nasıl Kullandığın Önemlidir
Bugün ellerinde yetki bulunduranların unutmaması gereken temel gerçek şu: İktidar ve güç, kendini ebedi zannedenlerin elinde kalmaz. Bugün hukuku esnetenler, yarın aynı hukukun keskin kılıcıyla sınanırlar. Varlık ve iktidar, bir insanın içindeki iyiyi de kötüyü de ortaya çıkaran en büyük aynadır.
“Gücü elinde bulunduranın gerçek yüzü, gücü kaybetmeye başladığında ortaya çıkar.”
N. KACAN
Necat KACAN
Eğitimci - Araştırmacı - Yazar