Tülay Dikmen ile İronik Sorgulamalar

Tarih: 21.08.2024 14:26

HEPİMİZ DİLAN'IZ! HEPİMİZ SAF(!)

Facebook Twitter Linked-in

 

Dilan POLAT tutuksuz yargılanmak üzere  artık serbest!
Tahliye edildi! 

Vatana millete hayırlı olsun... 

Kendimizle, adâlet sistemimizle, neferleri ile haklı(!) gururumuzu yaşamalıyız! 

Bu gururun sebebini, tahliye gerekçelerini vererek anlatalım mı? 

Konu tam "İRONİK SORGULAMALAR" köşemize göre.... 

Olayın kendisi zaten ironik olduğundan çok zorlanmadan yazabiliz..
Evet başlayalım... 

Bu davanın detayları, sanıkları vs herkesin mâlumu zaten.. 

İroniye dönmesinin sebebi ise; Dilan Polat'ın tutukluluk hâlinin kaldırılması ile başlıyor...
Daha doğrusu kaldırılma şartları ile! 

Dava başında 24 tutuklu sanık ile başlayıp, teker teker, sindire sindire, tutuklu sanık sayısı 5'e düştü!
Bunu farketmedik bile... 

Şimdi ise; vergi kaçıran, kara para aklayan, sahte fatura düzenleyen, hayâli ticaret yapan şirketlerin isim sahibi, ortağı, çektiği videolarda, bangır bangır o paraların reklamını yapan kişi serbest! 

Ve gerekçleri; 

1-MASAK'ın 3'üncü raporunda bu hanımefendiye(!) yönelik bir delil bulamaması!
(MASAK= Mâli Suçları Araştırma Kurulu) 

Karardaki bu gerekçenin ironisi şu: 

Davanın ilk açılması da, yine MASAK'ın raporu ile olmuştu değil mi? 

İlk iki raporunda; “Kara para aklama, sahte fatura, hayâli ticaret, vergi kaçakçılığı, yasaklı bahis, suç işlemeye yönelik terör örgütü kurma vs…” vardı! 

Bu medyaya da yansıdı! 

Şimdi düzenlenen 3. rapor ile ana karakter serbest! 

Açıklaması:
""Savcılığın tüm bu tespitleri konuya ilişkin MASAK'ın hazırladığı iki rapora dayanıyordu. 
Ancak hazırlanan üçüncü MASAK raporunda bunları yıkacak tespitlere yer verildi. 
Polat çiftinin kozmetik ürünü satışlarının GERÇEK, söz konusu olanın da suç örgütü değil, AİLE ŞİRKETİ olduğu söylendi."" 

(Bu açıklama metni, karar sonrası resmî haber ajanslarından aynen alınmışmıştır.) 

Ee nasıl yâni??
Suç örgütü nasıl aile şirketi oldu?
Hayâli ticaret, gerçek ürün satışına nasıl döndü? 

Madem  durum böyleydi ilk iki rapor yanlışlıkla(!) mı hazırlandı? 

MASAK ilk iki raporunda, kara paranın nasıl aklandığı anlattı?
Hayâli ticaretin nasıl yapıldığını anlattı?
Ama üçüncü raporunda "delil yeterli değil" dedi! 

Ve yine tesadüfen(!) bu rapor, davanın "değişen" savcısına denk geldi!


Ve yeni savcı; "Son raporda Dilan Polat'a yönelik suçlama olmadığı için tahliye edilebilir" deyiverdi!
???? 

İlginç değil mi? 

Yahu bu ülkede; dilimle baklava çaldı diye, 4 çocuk tutuklanıp, 9 yıl cezaya çarptırılmadı mı? 

Bu dava Adalet tarihimize "BAKLAVA ADÂLETİ" diye yazılmadı mı? 

Bu kadın nasıl serbest kalır! 

Nasıl "delil" olmaz! 

Aaa durun bir videosu vardı..... 

Hanımefendiye soru soruyorlardı o videoda: 

Soru: Aylık kazancınız ne kadar?
Cevap: "Ayy canıımm bilemem kiiiii... ha ha ha...
Ama günlük harcamam 750 bin TL..."
Soru: Peki ne iş yapıyorsunuz?
Cevap: "Ayol bir iş yapmam ben ha ha ha...
Sadece kocamın karısıyım!!!" 

Diyor ve yine şımarık kahkahalarla video bitiyor... 

Acaba delil olarak bu ifade mi alındı?
Kadıncağız(!), gerçekten saf ve temizMİŞ mi acaba? 

Ee kocasının(!) karısı olarak değirmenin suyunu sormamış olması suç değil tabii ki! 
Parayı kazanırken kaçırdığı vergilerde! 

Biz zaten alışığız ne de olsa...... 

Mâlum holdinglerin; bir türlü ödeYEmediği(!) ama, çatır çatır YEdiği, ertelenen, silinen kamyon yükü vergilerin oluşturduğu açığı, biz duyarlı vatandaş olarak, yeni vergi kalemleri ile öderiz değil mi? 

İyi vatandaşlık bunu gerektirir! 

Çünkü Mâliye Bakanımız; her yeni vergi eklemesinden sonra, bangır bangır "vergi ödemelerini aksatmayın" der.... 

Ee, çuvalla vergi kaçıranlar!!!
Onlar nerede sayın bakan?
Nasıl, neden affediliyor? 

Bırakın vergiyi, SGK primini gün farkıyla aksatan çalışan ilaç dahî alamıyor! 

Küçük esnaf "gerçekten" ödeYEMEDİĞİ için, vergisini aksatsa katlanıp faizli ödüyor! 
Ödemezse icrâlık oluyor! 

Acaba afta kıstas, kaçırılan veya ödenmeyen vergi miktarının büyüklüğü mü?

Çünkü o “mâlum” holdinglerinde ödemediği vergi miktarı belli!

Bu tarz davalardaki şahsiyetlerinde!


Bu ne yaman çelişki!!! 

Diye soran var mı?
Soran çıksa da DUYAN var mı?
????



Neyse tahliyeye dair çıkamadığımız 1. Gerekçeden çıkalım ve sıra bekleyen haklı(!) diğer gerekçelere bakalım...


Kararın 2'inci gerekçesi: 
"Adli Tıp’tan gelen; yüksek güvenlikli sağlık kuruluşunda, koruma ve tedavi altına alınması yönündeki görüşü!" 

Meâlen:
Zavallı(!) kadıncağız depresyona girmiş!
İntihara meyilliymiş!
9 ayda 57 kilodan 47 kiloya düşmüş! 

10 kilo!

En son Mayıs ayında, cezaevinde "Neden tahliye kararı verilmiyooooor" diyerek "sinir krizi" geçirmişşş ve kendine zarar vermişşş!
ACİLLL TEDAVİYE İHTİYACI VARMIŞŞ! 

Eee, gayet normal! 

Nasıl görmezden gelinsin di bu durumlar! 

El-vicdan! 

O bir insan!
O bir anne!
Çocukları var! 

Peki; Adlî Tıp yetkililerinin, bu "iyiniyeti(!)" ya da vicdâni bakışı neden kişiye özel? 

Gerekçelerden biride zavallı(!) kadının sağlık durumuymuş ya! 

Peki hapisanede kanser tedavisini olamayanlar, orada can verenler için vicdanları nerede bıraktınız sayın Adlî Tıp neferleri? 

Hastalığın türü mü etkili olan!? 

Hastalığın psikolojik mi olması gerekiyor tahliye tavsiyesi için?
"Sinir Krizi" mi geçirmeliler yoksa? 

Ya da verilen, tedavi öneren raporunuzda kıstasınız, verdiği kilo nun çokluğu mu? 

E o da vardı...
Halen de var! 

İnsanlar cezaevinde, bir deri bir kemik kalmıyor mu "gerçek" hastalıktan??


Yoksa karar adına, vicdâni boyutta sizi etkikeyen çocukları mı? 

Ee, cezâevinde annesi babası olan diğer(!) çocuklar? 

Hattâ kanser olup, son arzusu cezaevindeki annesini görmek olan çocuklar bile vardı... 

Dilan POLAT'ın çocukları da çocuk elbet...
Onlarda günahsız...
Ama, bu ayrım neden?
Nasıl? 

Diğer çocukları, Dilan hanımın çocuklarından daha mı güçlü gördünüz acaba? 

Etkileyemediler mi siz sayın yetkilileri? 

Sor sor dur.... 

CEVAP?
.........................
TABİİ Kİ YOK!!



3'üncü gerekçe:
"Ceza evinde geçirdiği süre!" 

E haklısınız yine! 

Koskocaaa 9 AY! 

İDDİÂNAMESİ HAZIR OLARAK 9 AY ÇOK! 

Amaaa..

İddinâmesi bile tamamlanmadan tutuklanan, yıllarca İDDİÂNAMESİNİN TAMAMLANMASINI "CEZAEVİNDE" bekleyenler bir "DİLAN POLAT" değil!! 

Kendileri de, çoluk çocukları da çook güçlü, çok sağlıklı nasılsa!

Beklesinler değil mi? 

HAKLISINIZ! 

DİLAN POLAT OLMAK, onun kadar saf(!), temiz(!), hassas, kırılgan, psikolojik olarak güçsüz olabilmek bir AYRICALIKTIR!! mı demeliyiz bilemedik... 

Bilen anlayan varsa anlatsın....


Son olarak Dilan POLAT hanımefendinin(!), aynı davanın sanıklarından olan saygıdeğer(!) ablası Sıla DOĞU'nun tahliye kararına dair açıklamasını verelim! 

""Hiç beklemiyorduk, Türk Adâletine çok teşekkür ediyorum....
Dilan bu gece çocuklarına sarılıp uyuyacak!!"" 

Ne kadar duygusaaaallll değil mi?...... 

Bu açıklama ile, kesin herkesin gözyaşı pıt!! 

Ablanın açıklamasını tekrar okuyun lütfen..


Yahu sanık konumundaki ablası bile "HİÇ BEKLEMİYORMUŞ"! 

Olayın içindeki kişi bile anlayamamış, bu ne demek farkında mısınız?


Ama biz anlarıııız rahat oluuun..
Neleri anlamadık ki! 

Neler geçmedi ki... 

"Bu da geçer ya huuu" der unuturuz.... 

Gündemin değişmesi, asıl dertlerimizi gölgelemesi filan da sorun değil... 

Biz has vatan evladıyız!
Her koşulda, her şartta sorgulamak CISSS!!!


Vatan haini miyiz biz?
HAŞAAA!!


Ve Dilan hanımefendi(!)nin ablası gibi, teşekkürümüzü de ihmâl etmeyelim... 

TEŞEKKÜRLER TÜRK ADÂLETİ ve NEFERLERİ!
İYİ Kİ BÖYLESİNİZ.... 

YOKSA HIRSIZLAR, YOLSUZLAR, ARSIZLAR NASIL YAŞARDI BU CENNET VATANDA!?? 

Biz âlicanap milletiz!
Toplum olarak mazlumun yanındayız her dâim! 

Hattâ konu olarak benzemese de örnek olsun diye yazalım... 

Hatırlarsınız…

Hrant DİNK suikasti sonrası, bu suikaste gösterilen haklı tepkiler o kadar büyümüştü ki; 

HEPİMİZ HRANT'IZ....
HEPİMİZ ERMENİİİ... 

Diye sloganlar atıp, pankartlar yazmıştık... 

Tekrar zamânı geldi sanki... 

O zamanki kadar etik ve haklı olması da gerekmiyor... 

Bu seferde işimize geliyor diye yapalım olmaz mı?
Belki komşuda pişer, bize de düşer kim bilir? 

Belki bizimde öderken iflahımızı kesen vergilerden af alırız?
Denemekten zarar gelmez... 

Haydi hep bir ağızdan.... 

HEPİMİZ DİLAN'IZ...
HEPİMİZ  SAF(!)....
HEPİMİZ VERGİ KAÇIRAN...
HEPİMİZ  ZENGİN... 

Desek mi acaba? 

İşe yarar mı? 

Haydi yine, ağlanacak hâlimize gülmeye... 

Yazacak daha çoook şey olmasına rağmen!..... 

Bu kadarı ile düşünmeye, düşündürmeye niyetle diyerek bitirelim...




VESSELÂM....


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —