Evet, konu ve gündem yine Esad’ın Esed olduğu Suriye.. Ve bu konunun başını çeken yine Kürtler..
Çünkü dışta olduğu gibi içte de önemli gelişmelerin olacağı bizzat Erdoğan’ın meclis konuşmasında anlaşılmış ve ‘bir gece ansızın gelebiliriz’ denen konunun bir gece ansızın gelebilir’e döndüğünü anladıktan sonra devreye Bahçeli girmiş, önce DEM’lilere elini uzatmış sonra sorunun birinci muhatabının Demirtaş ya da Kandil değil, Öcalan’ın kendisi olduğunu kabul edercesine acilen meclis’e gelmesi gerektiğine işaret edip, ‘dünyada barış isterken, kendimizde barışmalıyız’ demişti..
Tam bunlar olurken ve bu olanların altında yatan hesaplar nedir dendiğinde ve Hakkari unutulmuşken yeniden Esenyurt’tan başlayıp, Mardin, Batman, Halfeti’den sonra Tunceli, Ovacık yetmedi Van’ın Bahçesaray ilçesine hatta memleketim Ardahan’da muhtarlara kadar uzanan kayyumlar konuşulurken MİT’in CHP’yi ziyaret ettiği haberini alıyoruz.
İçte ilginçlik üzerine ilginçliklerin yaşandığı bir esnada bu kez gözler yeniden Suriye’ye dönüyor.. Hem de Filistin’de, Lübnan’da İsrail süpürülen dinci gruplardan olan HTŞ Halep’e gidip, şehrin büyük bölümünü’ ele geçirdiği, Suriye’nin, ordusu ise ‘karşı saldırı için geri çekildik’ diyordu.
Evet, ‘Suriye’de ne oluyor?’ derken ‘bu işin ince bir konumu yoksa kalın bir sorun mu? tartışmalarının da başladığını izlerken ben konuya başka yönden bakmak gerektiğine dikkat çekmek istiyorum ve bu işin ülkemizle alakasından çok yine İsrail ile çözülmek istenen kalın bir iş olduğunu düşünüyorum.
Nasıl mı?
Bakın Batı Şeria denen Filistin’in desteklemediği, şikayetçi olduğu hatta devlet içinde devlet denen konumda olan Hamas temizlenirken küçük bir toprağa sığınan gerçek Filistin tarafı Gazze’de yaşananları adeta seyrediyordu. Tabi 50 bine yakın çoluk, çocuk, kadın, sivil demeden insanlar bomba ve betonların altında kalırken Gazze adeta İsrail’e temizlettirilmişti..
Bu kez aynı dinci, radikal grupların devlet içinde devlet olduğu Lübnan’a sıra gelmiş ve bu temizlikte yani bizim polislerin ‘süpürün’ dediği bir taktikle buradaki Hizbullah’a yönelmiş, liderleri tek tek avlayarak, gücünü kırarken Lübnan hükümeti Batı Şeria’daki Filistin yönetimi gibi olanları izlemekle hatta İsrail’e alan açarak, yardımcı olmuş burada ki iki başlılık temizletilmişti.
Yani ‘Resmi devletler içinde devlet olmaya yüz tutan radikal dinci grupları süpürmenin karşılığında Gazze’yi ödül alan İsrail bu kez Lübnan’ı da rahatlatan operasyonlarla hem kendisini, sınırlarını garantiye almış, hem de Lübnan’ın yasal iktidarını, sistemini de rahatlatmıştı.
Öyle değilse sizde görüşünüzü belirtin, bu yazımın altına notunuzu düşün desem de ‘Bana ne’ diyenlerden olduğunuzu bildiğimden notunuzu, görüşünüzü beklemediğimi bilerek en iyisi okumaya devam edin derim..
Çünkü yazımıza başlık olan ‘İnce mi, kalın mı?’ sorusuna cevabım aşağıdaki satırlarda gizli değil, açık ve iddia değil, olacakları anlatacak..
Evet, şimdi sıra Suriye’nin yasal, mevcut iktidarını hatta bölgeyi rahatlatacak olan adımda.. Ve bölgenin küçük jandarması olacak olan İsrail’de.. İnanmıyorsanız şurada bir kaç gün belki de bir kaç ay bekleyin görün.. Yani rahmetli Erbakan’ında dediği gibi kadayıfın altının kızarmasını bekleyin gelişmelere hazır olun.
Çünkü kadayıfın altı pişer, pişmez Batı Asya’nın Levant bölgesinde yer alan Golan Tepelerine el koyan ve bölgeyi çok iyi bilen İsrail Halep’e giren dinci grup HTŞ’i bahane edecek ve Suriye’ye de girip, bölgede kendisine verilen üçüncü görevi yapacak ve Amerika’nın donattığı söylenen YPG’nin de katkısıyla buradaki dinci grupları da süpürmeye hatta Gazze’den sonra Lübnan’a atadığı gibi Suriye’ye de kayyum atamaya devam edecek.. Ve buna da bugün, yarın ya da bir kaç ay sonra başlayacak..
Tabi Ermenistan’daki gibi Suriye’de dediğini dinlemeyen yönetimlere kızan ve Karabağı’ı yeniden Azerbaycan’a kazandıran Rusya’yı yani dostum Putin’i ve İsrail’in insansız araçları ile Azerbaycan’a silah ve taktiklerini de unutmadan..
Peki bunlar yaşanırken, ‘Türkiye ne yapar? diye baktığımızda ise iki elini yumruk yaparak kaldıran Erdoğan’a baktığımızda o da bu yaşananlar, yaşanacakları bahane edip, hem içte kayyumlarla süpürerek iktidarına devam edecek hem de ‘ne seçimi’ deyip, 4 yılını rahatlıkla doldurmaya ve Suriye’deki rahatsız eden oluşumları fırsata çevirip, milliyetçi damarları kabartarak, sürpriz hatta baskın bir seçime gidecek diye düşünmüyor, iddia da etmiyorum..
Çünkü Suriye’de yani bölgede bunlar olacak diyorum..
Tabi bu arada Irak’ta olanın Suriye’de de olacağını ve sıranın İran’da diyerek toz, duman içinde unutturulan, görülmeyen, görülse de önüne geçilemeyip, devamı geciktirilse de engellenemeyen ince yada kalın BOP’u da unutmadan..