Bu şehrin gerçek anlamda ekmeğinin tuzu yokmuş.
Derlerdi de inanmazdım.
Bugün MNG AVM de basın toplantısı vardı. Her ne kadar masaya yaklaşıp arkadaşların yanına oturmasam da orada olmanın ve konuşulanlara vakıf olmanın hem sevincini, hem de çok derin üzüntüsünü yaşadım. Aydoğan Hocam, Erzurum’a olan sevdasından bahsederken duygu yoğunluğu içerisinde bir husustan bahsetti.
Bana göre Erzurum’a olan sevgisinden ve hatta sevdasından bahsederken, aslında çok derin bir mesaj verdi.
Ve ne yazıktır ki o mesajdan, orada bulunan arkadaşlarımızdan büyük bir çoğunluğu bir şey anlamadığı gibi algılayamadılar da.
Adamcağız bizim şehrimizde bize hizmet etmek için canla başla çırpınırken, Erzurum’dan ve Erzurum’un hemşerisi olmaktan ve hatta fahri hemşeriliği kendisine etiketlerken, aldığı keyif ve takındığı gururu dile getirirken, verdiği mesajda kısa ve öz olarak dedi ki “Erzurumlunun düşmanı ne yazıktır ki yine kendi canından, kanından ve toprağından başka bir Erzurumludur”…
Bunu ima etti.
Hatta ve hatta ifade etti.
Duymadınız değil mi?
“Baba ne yapmış ki” ifadelerini anlatırken bahsettiği “baba” ifadesini dahi Erzurum lehçesiyle söylediğini ve bazılarımızın sözde haber yapıyorum havasında, bu tür ifadelerle bu şehire hizmet eden veya etmeye çalışan birçok değeri zan altında tuttuğumuzu, yargısız infaz ile yok ettiğimizi, iftira ve suçlamalarla lekelediğimizi anlattı, anlayamadınız mı?
Ben masada bile değilken, yanı başınızda uzakta yudumladığım çayımda bu muhabbetin lezzetini alırken, siz birçoğunuz o masada böylesi bir algıyı nasıl hissetmediniz ona yanarım.
Şimdi inanıyorum ki bazılarınız hemen lafa girerek “biz de anladık” diye söylenecektir. O zaman mademki anladınız da bu şehirde dedikodunun, fısıltı gazetesi yaygaralarının, kalemi ve kendisi beş para etmez, bu şerefli mesleğin yüzkarası olanların bu şehri sömürmesine ve Aydoğan beyin ifade ettiği bu dedikoduları sırf kendi menfaatleri doğrultusunda ayyuka çıkarmalarına daha ne kadar seyirci kalacağız?
Birilerinin bu şerefli mesleği kullanarak şantaj ve tehdit unsuru olarak kullanmasına, kendi menfaatlerinin arkasına saklanarak sözde bu kadim şehrin problemlerine ağlıyormuşçasına timsah gözyaşı dökmelerine, daha ne kadar seyirci kalacağız.
Var mı söyleyecek bir lafı olan ve ifade edecek birisi, hatta ve hatta yanlış düşünüyorum diye beni utandıracak bir babayiğit, buradayım efendim.
Buyursun gelsin çaylar, hatta kahvaltılar benden…
Hakan Dikmen