Bir yanda güzel adımlar atılırken; gurur duyarak sevindiğimiz ve yarınlar için umuda yolculuk yaptığımız tarzda…
Diğer bir yanımızda, ihanet davullarının canhıraş feryatları sağır eder kulaklarımızı.
Bir yanımızda birlik ve beraberliğin tüm notaları içeren ahenginin ritmine ayak uyduralım derken;
Öte yanımızda birileri, yeni bir Brütüs olmak için asırlardır kanlarından gelen bir acziyet ile birlikte, arkalarında saklamış oldukları hançerlerini gün yüzüne çıkaracakları fırsatı beklemektedirler.
Ağlayanların yanı başında timsah gözyaşlarıyla teselli veren, mazlumların başını kanlı elleriyle okşayan ve kendi pislikleri aşikar olmasın diye ortalığı kaos ortamına doğru sürükleyen kim arar iseniz hepsi var bu sokakta…
Kimisi, bizim kendi yanı başımızda bulunan; bizden görünen ama hiçbir zaman bizden olmayanların oluşturduğu bir grup.
Kimisi, aleni olarak ihanet çemberlerini ortaya süren ve başlarında hiçbir zaman olmayan akıllarıyla; sözüm ona bize hükümdarlık yapmak için ahkâm kesen başka bir grup.
Başka bir kimileri de, tasmalarının el verdiği ölçüde etraflarında işaret edilip, dilimiz lehçesine göre kışkışlandıkları hedeflere doğru çemkirerek devamlı surette hamlede olan bir grup.
Ve ne yazıktır ki görünen manzarada bu sokağın iti de, biti de,piçi de hiç ama hiç tükenmez…
Çok iyi biliyoruz ki;
Yarınlarımızı, umut dolu ve başarı dolu günlere ulaştırabilmek için aramızda ki Deli Dumrul’lara sahip çıkmamız gerekmektedir.
Mekânın gerçek sahibinin; bilinçli olarak, başka bir şekilde oyalandırıldığı bu ihanet pazarında, düzenledikleri tiyatrolarla, sözde akıllı geçinen birilerinin menfaat içeren ayak oyunlarına gelmeyelim artık...
Görmüyor musunuz?
Her köşe başı bir mekân ve her mekânda farklı bir ticaret vardır satışa konulan.
Ne diyorduk az önce? Bir yanda güzel adımlar atılırken; gurur duyarak sevindiğimiz ve yarınlar için umuda yolculuk yaptığımız tarzda… Bir bir artarken hasret kaldığımız Deli Dumrullar, Yusuf’lar, Fatih’lere uzanan fidanlar yanı başımızda.
Birileri hiç heveslenmesin! Boşuna da akıtmasın salyalarını, kolay mı yetişir sanırsınız verir miyiz bir Yusuf’u size…
Sesimiz çıkmasa da, biz halen daha bu sokaktayız; seyrediyoruz sizi gitmedik bir yere.