Ali Rıza Özkan

Tarih: 29.04.2024 09:36

İNKARCILAR AVRUPA’DA DA DAĞILIYOR!

Facebook Twitter Linked-in

Geçtiğimiz günlerde Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu genel merkezinden üyelere gönderilen bir genelge/talimat yayınlamıştık. Belge içeriğinde, üyelere Türkiye Cumhuriyeti devletinin resmi temsilcileri olan konsolosluklarla görüşme yasağı getiriliyordu. Hatta, kendilerini davet eden konsolosluk görevlilerini genel merkeze yönlendirmeleri de isteniyordu. Her ne kadar, AABF yönetimi gayrı resmi yoldan bize ulaşıp durumu yalanlasa da, haberimizin yayınının ardından çok sayıda üye dernekten bize ulaşan yönetici konumda arkadaşlar bizi onayladılar. Kaldı ki, yayınladığımız belge sahte değil, gerçekti! Üstelik AABF, daha önce alınmış bir kararı gerekçe göstererek, üyelerine bulundukları illerde sivil toplum kuruluşları ile birlikte etkinlikler düzenlemeyi de yasaklamıştı!

 AABF’DE TABAN İLE TAVAN ARASINDA UÇURUM AÇILIYOR

 AABF genel merkezinin tutumu tam bir telaş ve endişe hâlini ifade ediyordu. Çünkü, bugünkü AABF’yi oluşturan üye derneklerin ezici çoğunluğu yurtsever, cumhuriyetçi, Atatürkçü kesimlerden oluşmaktadır. Oysa AABF yönetimi ise, açıkça halk düşmanı terör örgütü PKK propagandası yapan FEDA gibi kuruluşlarla işbirliği yapan, Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmayı hedef alan terör örgütleri ile yan yana gelmekten rahatsızlık duymayan, devlet ile iktidar arasında siyasi ayrım yapmadan ülkemizi hedef alan söylemleri ile temsil ettiğini iddia ettiği kendi kitlesinden fersah fersah uzaktadır! İşte bu durum, artık AABF tabanını taşıyamayacağı bir konuma hızla sürüklemekte iken, AABF genel merkezi sorunları tespit edip gerçekçi çözümler üretmek yerine, yasaklamalarla üyelerini kontrol altında tutacağını sanmaktadır. 

AABF ÜYELERİ YASAĞI DİNLEMİYOR! 

Haberimiz sonrasında derlediğimiz bilgileri masaya koyunca gördük ki, aslında AABF genel merkez yöneticileri de dahil olmak üzere, Türkiye Cumhuriyeti temsilcileri ile görüşmeyen üye yok gibi! Elbette bilgi kaynaklarımızı açıklayacak değiliz, ama birkaç not ekleyerek, asıl konumuza gelmek istiyorum. Beni arayan ve kimisini de benim aradığım kaynaklarımın verdiği bilgilere göre, Almanya’da konsolosluk olan tüm şehirlerde AABF üyeleri resmi temaslar kurmuşlar. Pek çok AABF üyesi kuruluş, T.C. temsilciliklerinin düzenlediği resmi törenlerin, davetlerin neredeyse tümüne katılıyorlar. Bu durum, “inkârcılar dağılıyor” derken, boşa konuşmadığımızı, yerinde bir tespit yaptığımızı kanıtlıyor. Tersine, Alevi Bektaşi toplumunu kendi kişisel veya daha büyük organizasyonlar menfaatine istismar etmek isteyenlerin boşa çıktığını, amaçlarına ulaşamadıklarını açıkça gösteriyor. Son olarak, Neuss şehrinde bulunan AABF üyesi derneğin T.C. İçişleri Bakan Müşaviri Esma Ersin’i davet edip, açıkça fotoğraflar vermesi ile, genel merkezin yasaklamalarının hiçbir işe yaramadığı ve inanç kurumu yerine siyasi bir parti gibi davranan yöneticilere tepkilerin patlama noktasına ulaştığı anlaşılıyor. 

AABF YÖNETİMİ İNANÇ YERİNE SİYASETLE İLGİLENİYOR!

 Gerçekten de, AABF yönetiminin inanç konularında ortaya çıkan tartışmaları sessizlikle geçiştirmesi, ancak neredeyse her gün Türkiye ile bağlantılı demeçler vermesi, gösteriler düzenlemesi dikkati çekiyor. Örneğin, konfederasyon üyesi Avusturya federasyonu tarafından, “AİHM de kabul etti, biz artık İslam dışıyız” yalanını sosyal medya reklamları ile yayarken aynı zamanda konfederasyon başkanı da olan Hüseyin Mat’ın herhangi bir açıklamasını, görüşünü duyan var mı? Eski AABF ve konfederasyon başkanı Turgut Öker’in, her inançlı insanı dahi “islamist” diye yaftalaması karşısında Hüseyin Mat veya başka herhangi bir AABF genel merkez yöneticisinin karşı çıktığını gören, duyan var mı? AABF içerisinde inançlı, itikatlı Alevi Bektaşiler mobbinge uğrarken, hakaretlere maruz kalırken, dövülürken, hatta bizzat “dedeler” iftiralarla linç edilirken Hüseyin Mat ve ekibinden tek bir tepki gören, duyan var mı? Alevilik yaftası altında sürdürdüğü kendi inancı her ne ise, Hacı Bektaş Velî’den dahi ayırmaya kalkışan “meczup” Yılmaz Kahraman’a karşı Hüseyin Mat ve ekibinin herhangi bir itirazı var mı? İşte, AABF üyelerini “patlama noktası”na taşıyan realite, yukarıdaki soruların hepsine verilen “hayır” cevabında yatıyor. 

AVRUPA’DA KAYA ÇATLADI, SU YATAĞINI BULACAK!

 Açıkça yazmakta beis yok; Hüseyin Mat ve ekibi ya Alevi Bektaşi inancına sadakatını ve ikrarını eylemleri ile, açıklamaları ile ve tabanı ikna edecek şekilde ortaya koyacak- ya da genel merkez yönetimini kendisinden daha inançsız, ikrarsız, inkârcı ve “daha kullanışlı” bir ekibe teslim edecektir. Bunun ortası yoktur. Diğer sivil toplum kuruluşları ile, Türkiye Cumhuriyeti temsilcileri konsolosluklar ile görüşmelerin, ortak etkinlikler düzenlenmesinin veya düzenlenen etkinliklere katılımın yasaklanması ile varılacak bir yer de yoktur! Neuss örneğini yakında daha fazla sayıda üye izleyecektir. O nedenle, AABF yöneticilerine uyarım şudur ki, devlet düşmanlığı sizi sadece daha büyük ihanetlerin ortağı yapar. Tarih bunun sayısız örnekleri ile doludur. AABF üyesi daha fazla sayıda kuruluşlar, önümüzdeki dönemde, Neuss örneğinde olduğu gibi, genel merkezin dayatmalarına karşı cesur tavırlar koymaya devam edecekler. Tüm işaretler bu yöndedir! İnkârcılar cephesi Avrupa’da da dağılıyor, arkadaşlar. Birkaç ikrarsız, inançsız çapulcuyu yanına alan Turgut Öker’in Avrupa’da yarattığı “ihanet ittifakı” çatırdamaya başladı. Su akıyor, yatağını da bulacak inşallah!



 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —