İsrail çocuk öldürüyor -muş!..
Aylar öncesi kendisinin bir kebapçı olduğunu öğrendiğim biri ile bir tesadüf sonucu tanıştım.
Ve bu kebapçının hasta bulmaya aracı olduğu prof. arkadaşı gibi eşinin de profesör olduğunu ve profun tüm mal varlığını üstüne aldığını, kızlarının da Amerika’da olduğunu söylüyordu.
Kendisinin sıkça prof. doktor dostuna hasta bulduğunu ve o doktorla olan bir macerasını heyecanla anlatırken daha tanışmamış olduğu doktorla yaşadığı son macerasını tamamlayıp, bitirmesini bekliyordum..
Çünkü 20 bin lirası kendisine olmak üzere 180 bine anlaştığı bir hastaya hem doktor, hem erkenden randevu hem de hemen ameliyat ettireceği hastaneyi ayarladıktan sonra gidip hastayı araçla aldığı yaşlı profesör doktorla son macerasının heyecanına kaptırmış bir moddaydı..
Evet, mahalledeki berberim de tıraş olduğum esnada cigara molası için çıktığım dışarıda heyecanla anlatılan sohbeti dinleyenler kahkaha atıp, gülerlerken bu sohbete kulak misafiri olan ben de saf saf ülkem gibi sağlık sisteminin de ne hale geldiğine üzülüp, birincisi bitmeden ikinci cigarayı yaktığımı fark etmiyordum..
Evet, berberimin olduğu caddenin az ilerisinde kebap işletmeciliği yaptığını, zaman zaman da tanıdığı dostu olan ve İstanbul’un elit semtlerinde en az 20 dairesinin de olduğunu ama ev bulunamayan ülkede “kiracılar zarar veriyor” denerek bu evlerin kiraya bile verilmediğini ve hemen hepsinin boş bekletildiğini öğrendiğim prof. doktor dostuna küçücük bir ortaklığıyla hasta bulup, yardımcı olduğunu anlatırken ilginç bir konuyu da öğreniyordum.
Çünkü gazeteci olmama karşın bilmediğim yada haber ilgi alanıma girmediğinden olacak ki ilgilenemediğimden olacak ki şu an oturduğum semt olan İstanbul Kartal’da da bulunan ve bugün adına “bebek çetesi” denen olaya benzer olayların yaşandığı skandallar yüzünden kapatılan hastaneyi tapusuyla bu doktorun 100 bin dolara mı, milyon dolara mı bu aldığını için mahkemelik olduğunu da öğreniyordum.
Evet, bu doktorun, kebapçı arkadaşı tarafından bulunan son hastayı 200 bin TL,’ye ameliyat etmeye giderken takıldığı polis noktasında yapılan kimlik kontrolünde aramasının olduğu ve polis zoruyla mahkemeye getirilmesi için gözaltına alınacağını duyduğunda şok olduğunu arkadaşlarına heyecanla anlatan kebapçıyı dinlerken doktor ve hastanelerin para için çocuk, büyük, yaşlı demeden hastaların nasıl arada birbirlerine paslandığını da öğreniyordum.
Çünkü son bulduğu hastanın ameliyatı için başka hastanede şu kanımızı sattığı ileri sürülen bir hastaneye sevki yapılmış, ameliyathane hazırlanmış iş, yaşlı olan doktoru kendisinin alıp, hastaneye götürmeye çalışırken polis noktasına takılmış olduklarını profesör olan doktordan ziyade kendisinin evraklarının eksik, hatalı çıkacağını beklerken polisin tam da ameliyata giden hem de “profesör” olan doktora “Aramanız var, araçtan inin” diyordu.
Tamda kebapçı ‘erken müdahale’ diyerek 200 bine anlaştığı hastayı başka hastaneye sevkini yapan, ameliyathaneye hazırlatan ve neredeyse 20 bin liracığını alacakken yaşadığı bu şok karşında şaşırmış, bir doktorun, bir profun nasıl olur aramasının olabileceği, göz altına alınabileceğini düşünüyordu.
Çünkü o bir doktor, bir prof. suç işlemez (!) ve ekonomi bakanının dediği gibi 20 dairesi de olsa ‘kiraya da vermez, vergi de hiç vermez..’ diye düşünmüştü ya da sistemin öyle olduğunu biliyordu..
Ve doktorun 100 bin TL mi, dolara mı tapusuyla aldığı hastane ile ilgili süren bir dava dolayısıyla hakimin polis zoruyla getirilmesi kararının olduğunu öğrenip, karakola oradan da nöbetçi hakime ve ardından da hastaya yetiştiklerini aylar önce arkadaşlarına anlatan kebapçı, sanki “İsrail çocukları öldürüyor” denen bugünü anlatmıştı..
Yani Ortadoğu’da İsrail bombalarla çocukları öldürürken, birileri de burada burnumuzun dibinde para için çocuk, büyük, kadın, erkek demeden hemde kebapçılar aracılığıyla hasta doğrayıp, öldürüyordu..
Ve o profesör bunu yaparken de etrafındaki herkes her zamanki gibi üç maymunu oynuyordu…