Eskiden insanlar itibar kazanırdı. Şimdi insanlar itibar kiralıyor.
Nasıl mı? Takipçi satın alarak, PR şirketi tutarak, ödül törenine bilet alarak, kendine haber yaptırarak, yandaşlarına methiyeler düzdürerek…
Büyük görünmek için küçük oyunlara başvurmak yeterli artık. Gerçek erdemin yerini güzel ışıklar, samimi duruşun yerini iyi cast, liyakatin yerini algoritma aldı.
Alkışa Dayalı Değer Sistemi
Artık insanlar “değerli” değil, “trend” olmak istiyor. Çünkü kıymetli olmak sabır ister, ama popülerlik anlıktır ve hemen kiralanabilir.
Birini neden sevdiğimizi unuttuk. Sadece sevilenlere yöneliyoruz. Beğeni sayısı, takipçi sayısı, izlenme oranı… İnsanlık, sayılara teslim oldu.
Bir düşün: Bir kişi hakkında “Bu adam gerçekten iyi biri” mi dersin, yoksa “Abi adamın 1.2 milyon takipçisi var yaa!” mı?
İşte biz buyuz artık. Gözümüz, vicdanımızın önüne geçti.
CV’si Yok Ama Ödülü Var
Ortada hiçbir başarı yok.
Ama elinde ödül, yaka kartında “danışman”, biyo kısmında “uzman”, yanında bir fotoğraf: “Sayın... ile aynı karedeyim.”
İnsanlar artık fotoğraf biriktiriyor, anı değil.
Kariyerini PR üzerine kurmuş sahte kahramanlar, sadece daha çok bağırabildikleri için alkış alıyor.
Gerçek emekçiler ise sistem dışına itiliyor. Çünkü “göze girmeyen gönülde yer bulmuyor” çağındayız.
Kiralık İtibarın Dili: Şişirilmiş Yalanlar
Sosyal medya profilinde “uluslararası başarılarıyla tanınan…”
Gerçekte: Üç arkadaşıyla cafede çektiği videoya beş sahte yorum yazdırmış.
Konferansa çağrılan “konuşmacı” aslında kendi cebinden bilet alıp sahneye çıkan biri.
Kariyer hikâyesi diye dinlediğin şey, bir ajansın 5 bin TL’lik içerik paketi.
Ama kimse sorgulamıyor. Çünkü yalanın parıltısı, doğrunun sadeliğini eziyor.
Pahalı Görünmenin Asıl Bedeli
Bu çağda itibarlı olmak için “dürüstlük” değil, “hikâye” gerekiyor.
Ne söylediğin değil, nasıl söylediğin önemli.
Gerçekler sıkıcı geliyor insanlara. Onlar sahte başarı hikâyeleriyle sarhoş olmayı seviyor.
Oysa her alkış başarıya gelmez. Bazen gürültü, sadece başka sesleri bastırmak içindir.
İtibar kiralamak kolay, ama bedeli ağır:
Gerçek insanlar seni terk eder, sana sadece çıkarı olanlar kalır.
Sonunda herkes gider, yalnızca yankın kalır.
Sahte Büyüklük Sendromu
Kimi insanlar, duvara astığı plaketlerle büyüdüğünü zannediyor.
Oysa gerçek büyüklük, insanın başkasını ezmeden yükselebilmesidir.
Bugün çok “büyük” insanlar görüyoruz:
Büyük ofis, büyük ünvan, büyük laflar...
Ama içinde ne var? Boşluk.
Sadece daha pahalı bir profil.
İçtenliğin bittiği yerde, parayla alınan bir “imaj” başlıyor.
Gerçek itibar, sessizdir.
Reklama ihtiyaç duymaz.
Kiralık itibarın ise megafonla gezmesi gerekir. Çünkü içi boş olan her şey, dışarıdan parlamalıdır.
Bu çağda dürüst olmak yetmez, görünür de olmak gerekir.
Ama unutma:
İtibar bir aynadır; kiraladığın sürece parlak kalır. Sahip olmadığın sürece seni yansıtmaz.