Osmanlı’nın son dönemine damgasını vuran İttihat ve Terakki Cemiyeti, sadece politik bir hareket değil, aynı zamanda bir neslin ideallerini ve hayallerini temsil eden bir yapıdır. Bu cemiyetin üyeleri, özellikle asker kökenli paşalar, Osmanlı İmparatorluğu’nun modernleşme ve diriliş mücadelesinde önemli roller oynamışlardır. Ancak tarih, her zaman net çizgilerle ayrılmaz; başarılar ve başarısızlıklar iç içe geçmiş bir hikâye anlatır.
İttihat ve Terakki’nin paşaları arasında en dikkat çeken isimlerden biri Enver Paşadır. Harbiye mezunu bu genç idealist, askeri başarılarıyla olduğu kadar, büyük hayalleriyle de bilinir. Balkan Savaşları sırasında Osmanlı’nın yaşadığı ağır kayıpların ardından, Enver Paşa, Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı ordusunu yeniden organize etmek için büyük çaba sarf etmiştir. Sarıkamış Harekâtı’nda alınan ağır yenilgi, onun en çok eleştirilen girişimlerinden biridir. Ancak bu harekâtın, Rusları zor durumda bırakma hedefiyle stratejik bir vizyon taşıdığı da unutulmamalıdır.
Cemal Paşa, İttihat ve Terakki’nin bir diğer önemli figürüdür. Trablusgarp’tan Suriye’ye uzanan görevlerinde hem bir yönetici hem de bir asker olarak kendisini göstermiştir. Özellikle Suriye ve Lübnan’daki görevlerinde modernleşme çabalarıyla dikkat çekmiş, demiryolları ve altyapı projeleriyle bölgenin kalkınmasına katkı sağlamıştır. Ancak Arap coğrafyasındaki idaresi, kimi çevrelerce “sert” bulunmuş ve eleştirilmiştir.
Son olarak, Talat Paşa, her ne kadar bir asker olmasa da, İttihat ve Terakki’nin siyasi lideri olarak bu paşaların yanında anılmayı hak eder. Talat Paşa, Osmanlı İmparatorluğu’nu Birinci Dünya Savaşı’na sürükleyen kararlarda etkili olmuş, ancak aynı zamanda devletin mali ve idari yapısının yeniden şekillendirilmesi için de çalışmıştır. Onun liderliğinde uygulanan politikalar, hem Osmanlı’nın modernleşme çabalarını hem de trajik sonuçlar doğuran tehcir kararlarını içermektedir.
Bu paşaların başarıları, yalnızca savaş meydanlarındaki zaferlerle ölçülemez. Onlar, Osmanlı’nın modern bir ulus-devlete dönüşüm sürecinde en kritik rolleri üstlenmişlerdir. Harbiyeli kimlikleriyle, disiplinli bir anlayışı siyaset sahnesine taşımış, imparatorluğu ayakta tutabilmek için hem içeride hem de dışarıda mücadele etmişlerdir. Ancak, İttihat ve Terakki’nin bu idealleri, imparatorluğun sonunu getiren süreçlerin de tetikleyicisi olmuştur.
Tarihe bakarken, her dönem kendi bağlamında değerlendirilmelidir. Enver, Cemal ve Talat paşaların başarıları, Osmanlı’nın çöküş dönemindeki zorluklara rağmen bir şeyleri değiştirme çabalarının ürünüdür. Bugün hâlâ tartışılan bu isimler, aslında bir dönemin idealizmini, hatalarını ve arayışlarını yansıtmaktadır. Bu nedenle, İttihat ve Terakki’nin mirasını yalnızca başarı ya da başarısızlık gibi basit bir yargıyla ele almak, tarihi anlamakta bizi yanıltabilir.