Kar'a İz bırakanlar…
Anlatılan lar kaleme alınanlar
İngiliz devlet adamı Kelly: "Erzurumlu Türk Kudreti'nin timsali"
Ve yakın tarihimiz H adolu'yu dolaşan İngiltere'nin Ankara Büyük- elçisi Sir Davit Kelly'in Erzurum ve Erzurum insanı için söyledikleri de bir hayli ilginçtir.
Erzurum'da yaklaşık bir hafta kalan Kelly, Erzurum'dan Trabzon'a geçer. Burada gazetecilerin "Trabzon'u nasıl buldunuz?" sorusuna yanıt vermez ve etkisi altında kaldığı Erzurum ve Erzurum insanını anlatır.
Kelly, bakın neler söyler:
"Size bilhassa Erzurum'daki duygularımdan bahsetmek isterim. Orada hakikaten Türk kudretinin timsali olan bir mintikada olduğumu hissettim. Sokaklarda gezenlerin çehrelerinden bilinmesi unutulmuş, mesut insanlar olduklarını anladım. Milli oyunlarını seyrettim. Bu oyunları oynayan erkekleri dikkatle takip ettim. Bana heyecanlı bir kuvvet ve kudret tesirini verdiler. Bu kültür şehrinde hakikaten çok cesur ve kuvvetli bir zümrenin yaşadığı hissedilmektedir."
Halis Türk Köyleri Erzurum'da
ülkede egitim seferberliği ilan edilmiştir Cumhuriyet'in ilk yılları...Seferberliğin simgesi olan ve "Hitit Güneşi” diye anılan Mualla Eyüboğlu Anhegger, Erzurum'dadır.
Şair-ressam Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun kızkardeşi Mualla Hanım, Pulur Köy Enstitüsü'ne planlama için gidip gelirken, Erzurum insanını yakından tanıma fırsatı bulur.
Babasına yazdığı bir mektubunda, Erzurum ile ilgili ilginç ifadelere yer veren Mualle Hanım, “halis Türk köyleri”nin ancak Erzurum'da görülebileceğinin altını çizer.
Erzurum kadının okuma sevdası ve temizliğinden de bahseden Mualla Hanım, babasına şunları yazar:
"Babacığım, enstitü müdürü ile Hasankale ve Aşkale Köylerini gezdik.
Bu köyler şimdiye kadar gördüklerimden başka pek Halis Türk köylerini ancak burada görmek mümkün oldu. Köylerimiz de şehirlerimiz gibi öyle büyük tezatlarla dolu ki. Bir evde kuzu dolması, diğerinde yalnız karpuz kabuğu yeniyor. Köylüler, Orta Anadolu köylerine göre daha misavifperverler. Her köyde olduğu gibi çocuklardan sonra kadınlar etrafımızı sardı. Yanımda bir de yüksek kısım talebelerinden Saliha var. Bizi nasıl sarılıp sarılıp öpüyorlar.
Görseniz. 'Bizi siz okutun. Ne iyi canlar varmış!' diye biri bırakıp biri kucaklıyor. Bir eve misafir oluyoruz. Bütün köy halkı seyre geliyor. Ev o kadar temiz ki, bakırlar tandırın rafında sanki ayna, pırıl pırıl....”