Kerkük, binlerce yıldır Türk yurdu. Ancak bu kadim şehrin Türk kimliği, sistematik bir şekilde silinmeye çalışılıyor. Bugün Kerkük, tarihini, kültürünü ve kimliğini kaybetme tehdidiyle karşı karşıya. Bunun arkasında planlı ve kasıtlı bir operasyon var.
Her şey, Kerkük’ün Türk kimliğini ispatlayan Nüfus ve Tapu Müdürlüklerinin kundaklanmasıyla başladı. Bu müdürlüklerde bulunan belgeler, Kerkük’ün Türklüğünü açıkça ortaya koyuyordu. Ancak bu belgelerin yok edilmesi, Kerkük’ün kimliğini hedef alan ilk büyük darbe oldu.
Sonrasında devreye terör ve yıldırma politikaları girdi. Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölgeler, terör saldırılarının hedefi oldu. İnsanlar katliam, kaçırma, işkence ve fidye talepleriyle bezdirildi. Amaç belliydi: Türkleri göçe zorlamak.
Göç etmek zorunda kalan Türklerin yerine, başta Kürtler olmak üzere farklı unsurlar yerleştirildi. Suriye, İran ve Türkiye’den getirilen Kürtlere vatandaşlık dağıtıldı. Bu kişiler Kerkük’e yerleştirilmekle kalmadı, devlet imkanlarından faydalandırılarak memuriyet verildi, arsalar tahsis edildi. Bugün sahte vatandaşlıklarla Kerkük’te çoğunluk olduklarını iddia eden bu gruplar, şehrin kimliğini değiştirme çabalarını sürdürüyor.
Yaklaşan nüfus sayımı ise bu planın en kritik aşamalarından biri. Asırlar boyunca Türk yurdu olan Kerkük’ün demografik yapısı, bu sayımla birlikte resmen değiştirilmek isteniyor. Türklere ait tapu belgelerinin yakılmasından bugüne uzanan bu süreç, Kerkük’ün Türk kimliğini yok etmeyi hedefliyor.
Irak’ta Türk olmak işte bu kadar zor. Kerkük, Türkmeneli ve Irak genelinde Türklüğe yapılan bu sistematik saldırılar, bölgedeki hükümetlerin ve eşkıya yapıların ortak mirası. Türklüğün silinmesi için yapılan her hamle, aslında bölgenin tarihine, kültürüne ve gerçekliğine vurulan bir darbedir.
Ancak Kerkük Türkleri, bu baskılara karşı yıllardır dimdik ayakta duruyor. Binlerce yıllık tarihi bir mirasın savunucusu olan Türkmenler, bu toprakların kimliğini korumak için mücadele etmeye devam ediyor. Kerkük Türk’tür, Türk kalacaktır.
Bizlere düşen görev ise Kerkük’ün bu haklı davasını duyurmak, mazlum Türkmenlerin sesi olmaktır. Çünkü Kerkük yalnız bırakılmayacak kadar değerlidir. Bu dava hepimizin davasıdır. Kerkük Türkmenleri lideri Erşad Salihi'ye uluslararası alanda tam destek verilmeli, Türkiye Cumhuriyeti gerekirse 1926 Ankara anlaşması gereği bölgede oluşan otorite bozukluğunu gerekçe kabul ederek, müdahale hakkını kullanmalıdır.
Bizler başta Kerkük olmak üzere bütün Irak Türkmenlerinin yanındayız.