-KIBRIS BARIŞ HAREKATINDA YANLIŞLIKLA GEMİSİ BATIRILAN GÜVEN ERKAYA
-AKROPOL’Ü BOMBALAMAYA GİDEN PİLOT VASIF SAYIN
-KARA HARP OKULUNA NEDEN 20 SPORCU KONTENJANDAN ALINDI?
Vahit Özdemir:
Güven Erkaya, Hava Kuvvetlerimiz tarafından yanlışlıkla batırılan Kocatepe’nin Komutanı Kurmay bir denizci.
Morali yerine gelsin diye Belçika’ya NATO’ya gönderiyorlar.
Ara sıra Başkonsolosluğa gelir, birtakım işlemlerini yaptırır giderdi.
O gelişlerinden birinde Kocatepe’nin batırılışını sordum.
Hava Kuvvetleri’nin sorumlu olduğunu, irtibat eksikliği olduğunu söyledi.
Gemidekiler son derece net Türkçe konuşmalarına rağmen “yahu ne kadar iyi Türkçe konuşuyorlar, nasıl Rum bunlar” diye diye batırıyorlar gemiyi.
Güven Erkaya yıllar sonra Deniz Kuvvetleri Komutanı oldu ve Başbakan Necmettin Erbakan’ın masasında rakı içmek küstahlığında bulundu.
Hava Pilot Vasıf Sayın, benim güreşçi bir arkadaşım vardı, Osman Gazi Sayın onun amcası.
Rize kökenli. Bir ara ailelerinde soyadı Sayın olan 27 subay vardı.
Vasıf Sayın da hava pilot. Bir gün tepesi atıyor, ne de olsa Karadenizli .
Atina’da Akropol’ü bombalamaya gidiyor.
Devrin Hava Kuvvetleri Komutanı güç belâ bunu geri çeviriyor.
Sonra uçağıyla Söke yakınlarında bir karpuz tarlasına mecburi iniş yapıyor, uçak kaza kırıma uğruyor.
Onu da morali düzelsin diye NATO’ya gönderiyorlar.
Noterlik işlemi için Başkonsolosluğa geldiğinde: “Akropol’ü gerçekten bombalayacak mıydın?” diye sordum.
“Bombalayacaktım!” dedi.
Özlem Pekcan:
Neden bombalayacakmış?
Vahit Özdemir: 1974’te Barış Harekâtı öncesi. Yunanlar Türklerle akıllarınca alay ediyorlar. Telsizlerden şarkılar yayınlıyorlar “gelemezsin, gidemezsin” vs.
Bu da onun ağırına gidiyor. Uçağa atlıyor. Gözü dönmüş, Akropol’ü bombalayacak! Emin Alpkaya o zaman Orgeneral, Hava Kuvvetleri Komutanı, o bizzat müdahale ediyor:
“Hakkında hiçbir disiplin işlemi yapmayacağım, seni cezalandırmayacağım! Evlâdım rica ediyorum, geri dön!” benzeri şeyler söylüyor.
Bunları anlattı. Sonra bizim arkadaştan bahsetti. Meğer yeğeniymiş: “Çocukken çok cılızdı, nasıl güreşçi oldu?” dedi.
Hakkında konuştuğumuz güreşçi Osman Gazi Sayın. Liseyi bitirdikten sonra dört yıl ara vermesine rağmen sporcu kontenjanından Harp Okulu’na girdi.
O zaman Kara Harp Okulunun Komutanı Kemal Yavuz, okulun beden eğitimi öğretmeni ise Binbaşı İsmail Akçay’ı çağırıyor: “Harp Okulu sporda bir türlü adını duyuramıyor. Yıldırım Beyazıt Lisesi nasıl futbolcuları topluyorsa, sen de sporcuları bizim okula topla. Sana 20 kişilik kontenjan.”
Osman Gazi Sayın da bu sayede Harp Okulu’na başlıyor. Aynı sene okul dört seneye çıkıyor. (1974)
1978’de Jandarma sınıfından mezun oluyor. Birkaç jandarma subayıyla konuştum, hatta biri de paşaydı: “Pek işlek akıllı değildi ama vatanseverdi,” demişti.
Okuldayken karnı doymazmış. Hem bir çam yarması hem sporcu! Ne yapsın? Gece mutfağı soyarmış. Harbiye’de ona Piliç Osman derlermiş.
Ağabeyi de Harbiye’den o da Tavuk Ali. İkisi de sporcu. Sınavlarda başarılı olsun diye herkes Osman’a yardım ediyormuş.
Dört yıl ara vermiş, emsalleri 18 yaşında o 22 yaşında okula giriyor. Öyle böyle okulu bitirdi.
Mert bir adamdı. Allah rahmet etsin 1999’da kanserden öldü.
Bu sohbetten öğrendiğim bir başka şey de ‘60’lı yıllarda Yıldırım Beyazıt Lisesi Müdürü Zekeriya Ünlü ile Müdür Başyardımcısı Mehmet Ali Bulut’un lisenin adını duyurmak için Ankara’da çok iyi futbol oynayan çocukları okula kaydettikleri ve bu şekilde birkaç kez Türkiye, birkaç kez de Avrupa ve Dünya Şampiyonu oldukları.
NOT: EDİTÖR ÖZLEM PEKCAN TARAFINDAN KALEME ALINAN ÇARIKLI DİPLOMAT VAHİT ÖZDEMİR KİTABINDAN ALINTIDIR.
( devam edecek )
NEREDEN NEREYE?
Vahit Özdemir
(E) Diplomat
08 Şubat 2025