Geçen hafta "KIYÂMET ALÂMETLERİ" konusuna başladık ve "küçük alâmetler" adı ile, hadis kaynaklı başlıklar yazdık... 

Ve yazı sonunda bugün için "Büyük Alametleri" yazacağımızı iletmiştik... 

"Kıyâmet" başlıklı sorular zaten yoğundu.. 

Ama yazı akabinde sorular daha da detaylandı.. 

Okuyucularımızın geri dönüşleri her zaman çok değerlidir... 

Küçük alâmetleri madde olarak eksik yazdığımı söyleyenlerde oldu, yazılan alâmeti daha açık anlatmamı isteyen de.... 

Konu başlıklarını; kısa olarak açıklamamız, ya da tüm başlıkları yazmama sebebimiz, konunun zaten ağır bir konu olmasından dolayı, birde uzun bir yazı olarak sıkıcı hale gelmemesi niyetiyle idi aslında... 

Yine sizden gelenlere göre şekillenip, küçük alâmetleri biraz daha verelim..
Devamımda büyük alâmetler ile bitirelim.. 

Geçen hafta yazdıklarımıza ek olarak;
(Küçük Alâmetler) 

**Müslümanlar kıldan ayakkabı giyen, küçük gözlü ve geniş yüzlü insanlar ile savaşacak, onlardan eziyet görecek! 
Efendimiz'in (SAV) bahsettiği bu kavmin ya da insanların, kıyamete yakın çıkacak olan Yecüc ve Mecüc olabileceği söylenir..
Ama bazı alimler ise bu "küçük" âlamettir ve yerini bulmuştur, bulmaya devam ediyor der.. 

Örneğin; Moğollar, Çinliler buna örnek verilebilir mi? 
Veya, Doğu Türkistan'da yaşanan zulüm? 

**Ahmak ve alçaklar "bu dünyanın" en mutlu insanları olacak!
Bu hadis ile "ama neden" soruları vesvese olarak gelir hepimize..
Öncelikle bu vesveselere cevap olsun.. 
Şu an çok mutlu görünen insanlar kimler?
Ya da mutlulukları, hadis ile de sabit sadece "Bu dünyanın!" ..... 
Ya sonra? 

Nefsimizin körüklediği "neden" sorusunu bu şekilde düşünüp, alâmet oluşuna odaklanırsak günümüzde "ahmak ve alçaklar" mutlu mu ona bakalım..
Mutlu ise bu da gerçekleşmiş demektir...

**Fâsıkların toplumun efendisi haline gelecek!
FÂSIK= Dîni, imânı kabul edip, sonrasında o hükümlerin dışına çıkan, sınırları aşan kimsedir..
Bu tanımla düşünelim, etrafımızdaki fasıkları, dîni çıkarlarına alet edenleri ve konumlarını.... 

**Her türlü gasplar artacak!
GASP=Bir malı sahibine zor kullanarak elinden alma (Hırsızlık) 

Gasplar artık basit hırsızlıkların çok üstünde bir halde!
"Her türlü" diyebilir miyiz?
Eğitim hakkından tutun; iş, özel yaşam, aile içi ilişkiler, hattâ trafikte dahî bir 'zor kullanım' ve tam tabirle 'gasp' yaşanmıyor mu?

Sıla-i Rahîm kesilecek!
Sıla-i Rahîm= Büyükler, aile içi, konu komşu,veya eş dost ile bağları koparmamak, onların sevinçlerini hüzünlerini paylaşmaktır... 

Günümüzde bırakın ziyareti, aramak bile zul geliyor...
Mesajlara şükreder haldeyiz!
Sıla-i Rahîm kaldı mı, var mı?

**İlim, para ve dünyalık mevki için
öğrenilecek!
İlimden kasıt dîni ilimlerdir...
Elbette iş olarak yapılanlar zarûridir ancak...
Bu ilimi; önce kendi yaşamına geçirmek esastır!
Sonrasında ise maksat, daha fazla insana duyurmak-anlatmak olmalıdır.. Yani önce kulluk sonra insanlık adına yapmak gerekir..
Günümüzde maalesef sadece bir etiket veya mevki için yapılmaya başlandı..
Hadiste kastedilen de budur.. 

**Sadece din dışı ilimler öğrenilmeye başlanacak!!
Bu hadisin anlamı, fennî bilimin öğrenilmesine karşıtlık değildir!
"Sadece" ifadesi ile, tek yönlü ilimden bahsetmiştir Efendimiz (SAV). 

Unutmayalım ki, en eski bilim adamları müslümanlardır!
Ali Kuşçu, Bîrûnî, Farabî, Hârezmî, Hezarfen Ahmet Çelebi, İbn-i Sinâ, Pîrî Reis.....
Bu isimlerin "Bilim Adamı" sıfatları "İslâm Bilgini" sıfatıyla birleşmiştir..
Fennî ilimleri dünyaya nam salarken, dîni ilimleri de beraberinde öğrenmiş, uygulamış ve ona göre yaşamışlardır!
Ya şimdilerde?

**Hafızlar ve zenginler gösteriş için hacca gidecek!
Hakkıyla yapanları tenzih ediyoruz! Ancak, hac veya umre ziyaretleri deyince ne geliyor aklımıza? 

Kâbe arka planlı paylaşımlar, takke tesbih ticâreti...
"Hediyeleşmek sünnettir" deyip, kendi yaşadığı yerden, daha gitmeden alıp stok yaptığı ürünlerin hediye edilmesi...
"Made in Turkey" etiketli seccadelerin Mekke'den gelmiş gibi özel muamele görmesi.....

Hacca veya umreye gidenlerin döndükten sonra bir süre takva yaşayıp, sonra kaldıkları yerden devam etmesi..
Daha neler neler....
Peki, bu şekilde yapılıyorsa bu ibadet midir, gösteriş mi?

**Ahiret amelleri ile, dünya talep edilecek!
"Allah'ım; ben doğruyum, dürüstüm, abdestim, namazım, ibâdetim, îmanım tam...
Ama neden dünyada bir işim rast gitmiyor?...." 
Ve benzeri sorgulamalar aslında, ahireti kazanmak için yapılan ibadetlerin karşılığını dünyada talep etmek değil midir?

**Göbekler büyüyecek, uyku artacak, yakîn azalacak!
Tam da günümüz değil mi?
Yeme içme şeklimiz...
Uyku rehavetimiz.. 

Nazım Hikmet'in dediği gibi:
"Namaz kılmaktan ayakları şişen peygamberin, uyumaktan gözü şişen ümmetiyiz!" 

Ve hadisin devamı; "yakîn azalacak!"
YAKÎN=Çok yakın olmak, kesin inanmak, şüpheden uzaklık anlamındadır..
Örneğin deriz; "filancayı yakînen tanırım" 

Ve dîni terminolojide ise, kelime olarak Rabbimize yakınlığı anlatır...
Bu tanımlarla "yakîn azalması" da yerini bulmuş durumda diyebilir miyiz?

**Emanete riayet edilmeyecek!
Bu konu da, her yönü ile açıklamaya ihtiyaç duyulmayacak kadar vahim durumda maalesef.... 

**Faiz helal sayılacak!
Bu faiz değil işletim ücreti!?
Ben parayı işletiyorum!?
Faiz değil, vâde farkı!?
Benzer bir çok açıklamalar ile faiz meşrulaştı mı?
Maalesef bu da evet.. 

**Seviyesiz ve şahsiyetsiz kişiler yönetici olacak!
Günümüzde özel sektör veya kamu farketmeksizin, bir yönetici seçilirken nelere dikkat ediliyor?
Bir çoğunda "hak adına" sınavlar yapılıyor, ama mülâkatlarda liyakat değil torpil devreye giriyor!
Ve bu sebeple o iş için seviyesi, eğitimi uygun olmayanlar, iş başına geçiriliyor ve bu işler ise hatırı sayılır yönetici sıfatlarıyla!

İşte Efendimiz'in (SAV) buyurduğu üzere; seviye olarak yetersizler "seviyesiz", gerçek hak edenin  hakkına çökmek de "şahsiyetsizlik" oluyor malesef... 

**Açıklık yayılacak, hayâsızlık çoğalacak!
Açıklık zaten günümüzde artık çıplaklık seviyesinde maalesef... 

Hayâsızlığın ise tanımı çok geniş..
Yalan söylemek ve bunu pembe, mavi diye gülerek anlatmak da hayâsızlıktır..
Giyim kuşamda gösterilen genişlik de..
Hakka girmek haram yemek de hayâsızlıktır...
Büyük küçük tanımamak da...
Utanma duygusunun kaybolmasıdır kısaca...
Say say bitmez hayâsızlıklar ne âlemde günümüzde düşünelim... 

**Yalancılar tasdik edilip, doğru söyleyenler dinlenmeyecek!
Yine günümüz....
Düşünelim; kimlerin yalan söylediğini bile bile, doğruları inkâr ediyoruz?
Şu an bu da çok yaygın değil mi?
"O demişse, yalan da olsa vardır bir bildiği!" diye kendimizi kandırıyoruz...
Ve alâmetlerden birinin daha gerçekleşmesine biz de dahil oluyoruz!




Evet; "Kıyametin Küçük Alâmetleri" olup bitmiş, olmaya başlamış veya şiddeti artarak olmaya devam eden olaylardır... 

Ve verdiğimiz tüm başlıklar, sahih hadislerdir!

"Büyük Alâmetler" ise gerçekleştikten çok kısa bir süre sonra kıyâmetin gerçekleşeceği, "sonun başlangıcı" hükmünden olacaklardır..

Gelecek olan hızla yaklaşıyor…

Küçük alâmetlerin hemen hepsi yerini bulmuş!


Büyük Alâmetler ise:

Efendimiz (SAV): 
"Şüphesiz on alâmet görülmedikçe kıyamet kopmayacaktır" 

Bunlar: 
1-Deccâl
2-Duman(duhan)
3-Dâbbetü`l-arz 
4-Güneşin batıdan doğması
5-Îsa'nın (a.s) yeryüzüne inmesi(Mesih)
6-Ye`cûc ve Me`cuc'un gelişi
7-Doğuda 
8-Batıda 
9-Ve Arap yarımadasında olmak üzere üç ayrı, büyük yer çöküntüsü olayı
10-Yemen`den çıkarak insanları mahşere sürecek dehşetli ateşin vuku bulacağıdır!" buyurmuş.. (Müslim, Fiten, 39) 




Yazımız çok uzun olduğundan yine müsadenizle bu hadis ile, burada keselim..
Ve haftaya Efendimiz'in(SAV) bildirdiği bu büyük alâmetleri; kulaktan dolma bilgilerle değil, yine ayet ve hadisler ile açıklayalım inşallah...



Ayrıca Mehdî'nin varlığı, Hz. Îsa'nın onun arkasında namaz kılacağı da hadislerde vardır. 

Mehdi-Deccal-Mesih
Bu üç isim, kıyâmet ile anılan ve çok tartışılan isimlerdir.. 

Kimdir deccal?
Ne yapacak? 

Mehdînin sıfatları nelerdir?
Günümüzde sakalını uzatan, sarığını saran, az buçuk dini terimlerle konuşan herkes âlim herkes mehdi! 

Gerçek Mehdînin özellikleri..
Deccal..
Yecüc-Mecüc veya Dabbet-ül arz kimlerdir, neye benzeyecek, neler yapacaklar? 

Tüm bunları da yine anlaşılır, yine güncel örneklerle ve elbette ayet-hadis dayanaklı olarak haftaya bırakalım..


Şimdilik ez cümlede diyelim ki; 
Rabbim doğru öğrenmeyi, doğru anlatmayı, doğru anlayabilmeyi, anladıklarımız ile de doğru kul olabilmeyi nasip eylesin hepimize inşallah...


                       VESSELÂM....