Bir zamanlar siyaset, milletin kaderine yön veren yüksek bir erdemdi. Şimdi ise çıkar odaklı hesapların, günü kurtarma oyunlarının ve kitleleri kandırma maharetinin sahnesine dönüştü. Bugün siyaset, vatanı yüceltme değil, koltuğu koruma mücadelesine sıkışmış durumda.
Siyasi partiler, milletin iradesinin temsilcisi değil; artık çoğu zaman kendi çıkarlarının esiri olmuş yapılardır. “Millet için” söylemiyle başlayıp, “bizimkiler kazansın” mantığıyla yürüyen bu anlayış, en büyük zararı milletin ruhuna vermektedir.
“Biz”den Kaçıp “Ben”e Sığınan Liderlik
Gerçek liderlik; milletin canını canı, derdini derdi bilen, yeri geldiğinde susan değil, millet adına haykırabilen yürek işidir. Ama bugünün siyasi arenasında, lidere bağlılık; fikre, prensibe değil kişisel sadakate dönüşmüştür.
Eleştirmek “hainlik”, düşünmek “bölücülük”, sorgulamak “nankörlük” sayılıyor. Böyle bir ortamda siyaset değil; tapınma kültürü gelişiyor. Oysa gerçek siyaset, bir kişi etrafında değil; millet etrafında kenetlenen bir duruştur.
Seçim Günü Hatırlanan Halk
Bir millet, yalnızca sandıkta hatırlanıyorsa; o halk artık temsil edilmiyor, kullanılıyordur. Seçimden seçime kapısı çalınan, oy devşirme malzemesi yapılan, geçim sıkıntısının ortasında bırakılıp, afişlerle avutulan bir halk…
Siyaset, artık dert çözme değil; dert gösterip çözülmeden unutturma sanatına dönüşmüş durumda. Oysa millet, göz boyayan değil; vicdanıyla konuşan temsilciler arıyor.
Siyaset, Ahlakı Kaybedince Vatan da Güvende Değildir
Siyaset bir meslek değil; emanet taşıma görevidir. Ama bu emanet, rant kapısı haline gelirse; orada milletin değil, menfaatin hükmü geçer. Ve menfaatin hüküm sürdüğü yerde;
• Adalet şekillenir,
• İhale adrese teslim olur,
• Sadakat liyakatin önüne geçer,
• Basın susturulur,
• Halk bölünür,
• Ve sonunda millet devlete değil, kişilere bağlı hale gelir.
Bu yolun sonu: çürümüş sistem, korkutulmuş halk ve teslim alınmış gelecek demektir.
Yeniden Diriliş: Ahlak Temelli Milli Siyaset
Milleti kurtaracak olan; yeni bir parti değil, yeni bir siyaset ahlakıdır. Bu ahlak:
• Makamdan güç alan değil; makama güç veren insanları getirir,
• Kalabalıklara değil; adalete yaslanan yöneticileri yükseltir,
• Ekranlara değil; vicdana hitap eden liderler doğurur.
Siyaset yeniden milletin vicdanı haline gelmeli; temsilciler “vekâletin” hakkını vererek, emaneti kutsal bilerek, halkı sadece seçimde değil her günde muhatap almalıdır.
“Koltuğa tapan siyasetçi devleti unutur, milletine tapan siyasetçi devleti yaşatır.”
N. KACAN
Necat KACAN
Eğitimci Araştırmacı Yazar