Fakir Yılmaz

Tarih: 18.10.2024 16:30

Kullanılmış Taktikçiler

Facebook Twitter Linked-in

Bugünkü yazım bir dönem, başta İstanbul olmak üzere yurt genelinde güçlü bir Ardahan Lobisi oluşturma çabası içinde olan, ancak bugün yerinde yeller esen Ardahan Dernekler Federasyonu’nun başına geçtiğim esnada, ikinci plana itmesem de önceki gibi ilgilenemediğime üzüldüğüm gazetecilik mesleğimle yeniden olmanın huzur içindeyken o dönem ve bugün yaşadıklarımın kısa bir özetidir.
Evet, 36 yıldır hemen her gün yorum yazan, gelişmeleri ve yaşananları ülke ve dünyada yaşananlarla birleştirip, yerelden ulusala gazetecilik diyen bir bakışıyla değerlendirip, onca yoğun gündemin içinde sıyrılan ve ülke gündemine taşınan gündemimizi yaratmaya çalışarak sıcak tutmaya çalışsam da, zaman zaman ekmeğimi, suyumu, kimliğimi bana kazandıran bu güzel mesleği Ardahan sevdama kurban etmiyor da değilim.
Evet, bunun farkında olsam da, önce Ardahan ve onu temsil eden güçlü bir lobi çabamın içinde aksatmamaya çalıştığım mesleğimde olduğu gibi dernekçilikte hatta yaşamlarında da beni taklit eden, bunu yaparken de işlerini ağzına gözüne bulaştıranları görmekteyim.
Çünkü bugün kapatılma noktasına getirilen ve ne iş yaptığı unutulan ARDAFED’in başkanlığı esnasında ortaya koyduğum yoğun çabasının içinde boş bıraktığımı sanan ve meydanda gazeteci ya da dernekçi diye gezenlerin, taklit yani Çin malı gibi benim çalışmalarımı ve çabalarımı kopyalamaya ve en önemlisi emeğimi çaldığına da şahit olmuş, üzülsem de şimdiki gibi zaman zaman gülmekteyim.
Çünkü yaratıcı olmak kadar güzel bir şeyin olduğunu bilen biri olarak, yarattıklarınızın bir emek sonucu olduğunu ve bunun çalınması, taklit edilmesi insanı üzmüyor değil.
Örnek mi? Bin 600 km uzaklıkta bulunmama karşın, gerçek gazeteciliğin ürünü olan bilgi alma ve değerlendirme sonucu yerelden ulusal yansıyan onca manşet haber ve yorumlarımın üzerinden gazetecilik yaparak yetmedi, haberlerimizin noktasına, virgülüne, haber ve yorumlarımda kullandığım fotoğraflarımı çalıp altında kendi adlarını yazan en büyük sahtekârları isim isim yazarım.
Peki ya o dönem ve bugün yaptığım dernekçilikte, hatta federasyonculuktaki taklitlere ne demek gerekir? 
ARDAFED Başkanı olmadan önce, "U" masa düzeni diye bir fotoğrafları olmayanların ve memleketi kurutacaklarını belirtip kendilerini bile kurtaramayan pos bıyıklıların resimleriyle süslü yerel gazeteleri serdikleri naylon masaları elinin tersiyle itip, işkembecilerde değil, en az 5 yıldızlı otellerdeki çalışmalarımı ortaya koyduğum yaratıcılığım ve çabamı çalmaya kalkışmaları, gülünç olduğu kadar taklit ve bayatlayan fotokopiden öte bir şey değil.
Evet, bunca yoğunlukta gerek mesleğim gazetecilikte, gerekse işkembecide kültür, turizm diye düzenlenen birbiriyle alakasız yuvarlak masalarda kimsenin kimseyle tanışamadığı, sırt sırta oturma şekilleriyle sözde memleket kurtarma toplantılarında bu sahtekâr ve taklitçileri görmüyorum sanılsa da onlara diyeceğim tek şey, "Beni taklit etmeyi bırakın, yaratıcı olun" derim.
Ha bu arada, benim sahaya sürdüğüm ince uçlu ayakkabı sevdalıları bugün belediyelerde müdür olduklarını sansalar da, elimin altında geçip açtıkları, süslendikleri saçlarıyla parti yöneticisi diye pozlar verenlerin de ben değil, toplum iyi tanıyor ve "Fakirinkiler" deyip onlarla dalga geçtiğinde, hatta 2. el yatak misali kullanılmış mal gözüyle bakıp, kullandıklarını da buraya, bugün yarın önünüze gelecek, tüm kamuoyu ile paylaşılacak yazılarıma not olarak bırakmayı unutmadan...


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —