Tülay Dikmen ile İronik Sorgulamalar

Tarih: 02.07.2024 14:41

MÜLTECİ Mİ OLALIM, DELİ Mİ?

Facebook Twitter Linked-in

 

Gündem mülteciler...
Sığınmacılar..
Onlara verilen haklar(!) 

Herkes bunu konuşuyor, paylaşıyor, isyan ediyor haklı olarak..


Ama kim duyuyor? 


Bu hafta bizde mültecilerin eğitim haklarını yazalım.. 

Ama önce bir açıklamaya ihtiyacımız var!


Bu köşe; adından da anlaşılacağı üzere, olaylara veya gündeme dair "İRONİK" yaklaşımları içeriyor. 

İRONİ: Akılda kalıcılık adına, bir olayla veya bir kişi ile ilgili; abartılı, tersten anlatma, alaycı anlatıma verilen isimdir. 

Bu tanımı verdik çünkü en son yazımızın sonunda, üniversite sınavı ve sistem ile ilgili "teklif mektubu yazacağım" ifadesinin İRONİK olduğunu anlamayan, ciddiye alanlar olmuş sanırım.. 

Doğru anlaşılsın diye bu hafta "İronisiz" yazalım.. 

Zîra gazete üzerinde yorum dahî yazılmış. 

Yapılan yorumlardan biri: (Aynen alınmıştır)
"Abes bir teklif. Yazan arkadaş eğitim nedir, nasıl yapılır, eşit adaletli davranma nedir vb konularda biraz daha okumasını öneririm. Problemin çözümü eğitimin kalitesinde, yazanından talebesine herkese ugulanmalı.." 

Yorumda adı geçen "Yazan arkadaş" ben oluyorum ve cevap hakkımı kullanayım müsadenizle... 

Okurumuzun bana önerilerileri: 
Eğitim nedir, nasıl yapılır, eşit ve adaletli davranma nedir konularında daha fazla okumam gerekliliği! 

Öncelikle; 1 üniversite mezunu, 1 aktif üniversite öğrencisi, 1 aktif lise öğrencisi ve 1 aktif ilköğretim öğrencisi olan, çok güzel yürekli 4 çocuğun annesiyim.. 

Dolayısıyla eğitimin ne olduğu, nasıl yapıldığı(!) ya da nasıl yapılamadığı(!) konusunda epey tecrübe sahibi olduğumu düşünüyorum!
(Çokça da okurum bu arada:) 

Şahsım adına ise; hâlen kendime artı ne katabilirim amacıyla aktif olarak öğrenim hayatıma ve öğrenmeye devam etmekteyim! 

Bu vesileler ile; yaklaşık 30 yıldır Eğitim(!) ve Eğitim sisteminin tam anlamıyla içinde ve birebir muhatabıyım. 

Yorum cümlesinin devamında  "Eşit ve adaletli davranma nedir?" konusunda da okumam gerekliliği var. 

Ülkede Eğitim sisteminin eşitsizliği, adaletsizliği en alttan en üst kesime herkesin bildiği ve dile getirdiği bir konu değil mi zaten! 

O yazıda da bu vardı!


İronik anlaşılmamış, bu kez düzden yazalım.. 

Eğitimde eşitlik olsa, parası olan olmayanla aynı statüde eğitim alabilir! Almalı!
Ama alamıyor? 

Veya adalet olsa, her çocuktan aynı ve bütün derslerde başarılı olma zorunluluğu aranmaz! 

Sözel zekâsı yüksek bir çocuğa sayısal dayatılmaz!
Sayısalcı bir gence divan edebiyatı veya tüm geçmiş tarihi ezberletilmez!
Dayatılmamalı!
Ama dayatılıyor? 

Adına da "tüm yönlerini geliştirmiş, genel kültür seviyesini arttırmış gençler olsunlar" deniyor! 

Yetişkinler olarak, sınav öncesi ezberlediği kimya formüllerini, veya sözel bilgileri hatırlayan var mı aranızda? 

Edebiyata meraklıysak onları hatırlarız..
Biyoloji ilgi alanımızsa unutmamışızdır..
Tarih ise sevdiğimiz silinmez hafızamızdan.. 

Gerisi?
YOK!

Bütün hayvanlar ağaca çıkabilir mi?
Balık da bir hayvan, maymunda!
Çıkacak deniyor!
Balık çıkamıyor? 

Ne yapsın balık misali çocuklar, gençler?
Açıkta kalsın, mezuna kalsın öyle mi? 

Derdimiz bu!
Adalet bu mu?

Bizim çocuklarımız 4. Sınıfta başlıyor sınav sınav sınav..
Soru çözümü, deneme, başarı sıralaması diye...
Taa ki üniversite sınavına kadar!
Tam 8 yıl!


Bu 8 yıl onların büyüme çağını, ergenliğini, gençliğini,  kişiliğini karakterini oluşturduğu, sosyal hayata geçişini kapsayan en kritik dönem! 

Bu dönemlerini kaygı, aile çatışması, bezginlik, ümitsizlik vs gibi duygularla asosyal karakter olarak tamamlıyorlar! 

Yaklaşık 20 gün sonra üniversite sınav sonuçları açıklanacak.
Sonuç? 

Her yıl top 10 listesi gibi açıklanır...
1'inciler, 2'ciler!
Onlarla röpörtajlar yapılır... 

Kurdukları cümleler standarttır!
"PLANLI VE DÜZENLİ ÇALIŞTIM!" 

Veya nadiren bir köyden imkanları dar bir çocuk başarılı olur.. 

Bundan da standart bir yorum çıkar hep.. 

"BAKIN DEMEK Kİ EĞİTİM STANDARTLARI EŞİTMİŞ(!), İSTEYEN DAĞDA ÇOBANLIK YAPARAK DA DERECEYE GİRİYOR!" 

Bu yorumları izlemekten, aynı tepkilerden sıkılmadık mı? 

Ben çok sıkıldım..
Ve gücüm yettiğince anlatmaya, yazmaya devam edeceğim. 

Yine, yeni açıklanacak TOP 10 Listesine tepkim: 

HAYIR!
BU, O ÇOCUKLARIN ZATEN O ALANDAKİ YETENEĞİNİN SONUCU! 

MAYMUN ZATEN TIRMANIR AĞACA!
BALIK İÇİN KOYULAN HEDEF AĞAÇ OLAMAZ!
OLMAMALI!
BALIK AĞACA ÇIKAMADI DİYE AİLESİNDEN TOPLUMDAN ELEŞTİRİ ALMAMALI!
KENDİNİ YETERSİZ, BAŞARISIZ HİSSETMEMELİ!
İLLE BİR YARIŞ OLACAKSA; MAYMUN TIRMANMA İLE, BALIK İSE SUDA KONULAN HEDEFTE  YARIŞTIRILMALI! 

Eşitlik ve adalet budur! 

Yazı başında "MÜLTECİLER" dedik. 

Mülteciler ve yabancı uyruklu öğrenciler ülkemizde YÖS (Yabancı Öğrenci Sınavı) adı verilen bir uygulama ile alınmalı değil mi?
Ama bu YÖK'ün sadece "TAVSİYESİ"
Yani bu şekilde alınırsa iyi olur deniyor! 

Devlet bünyesinde bulunan bazı vakıf üniversiteleri ise bunu uygulamayı, kendi bünyesinde basit bir kabul sınavı ile, sınav ücreti adı altında paraya çevirebiliyor!
Ama bu dip bilgi!
Sorunca "Böyle bir uygulamamız yok!" deniyor! 

Peki soralım; 
ÜLKESİNDE SAVAŞ VAR DİYE KAÇAN GENÇLER, PARALARI VAR DİYE BİZİM ÇOCUKLARIMIZDAN ÜSTÜN MÜ?


BİZİM GENÇLERİMİZ TÜRK OĞLU TÜRK!
SAVAŞ HALİNDE KAÇAR MI?
ASLA! 

BAKIN FİLİSTİNE, HALKINA, GENÇLERİNE!
KAÇIYORLAR MI?
ONLARA SADECE KÜRSÜDEN ESİP SAVURARAK DESTEK OLUYORUZ! 

Ama, zavallı(!) çaresiz(!) MÜLTECİLERİMİZE  birde geri ödemesiz burs verelim.. 

Neden?
Çünkü mülteci onlar!
YAZIKTIR!
Savaştan KAÇMIŞLAR(!) 

Kendi gençlerimize ise geri ödemeli, enflasyon bazlı, faiz uygulamalı KYK bursu verelim.
Geri ödesinler..
Onlar ne de olsa Türk Genci!
Çalışkandır! 

Ve verdiğimiz 2-4-6 bin TL arası değişen rakamlarla her yıl övünelim..
Nasılsa 2 katını geri ödeyecekler.. 

Geri ödemesiz "Mülteci Öğrenci Bursları" ise bizim "Âli cenaplığımız(!)" olsun... 

Merhametli bir toplum ve devlet oluşumuz ile övünelim! 

Ne içi boş eğitim, ne adaletsizlik, ne eşitsizlik hiç biri konuşulmasın! 

Bizim çocuklarımız bu savaşları verirken onların eğitim hakkını sınavsız, sıfır çaba ile bulması hak mı? 

Adalet(!)
Eşitlik(!)
Nerede? 

"EĞİTİMDE EŞİTLİK VE ADALET NEDİR" konusunu  okumamı istemiş ya okurumuz.... 

Benim okuduklarımdan, yaşadıklarımdan, gördüklerimden çıkardığım bu! 

Ayrıca okurumuza, 3 hafta boyunca yazdığım ve uzman görüşleriyle desteklediğim yazı dizisi olan "Eğitim Sistemi mi, Delirtim Sistemi mi?" başlıklı yazı dizisini okumasını tavsiye edebilirim.. 

Okumaya üşenirseniz başlığından sonuca da varabilirsiniz... 

Çünkü ülkemizde var olan "EĞİTİM SİSTEMİ(!)"  her yönüyle "DELİRTİM SİSTEMİ" 

Her yıl "PARDON" diyerek düzeltilmeye çalışılan müfredatlar, haksızlıklar ile kaç nesil heba oldu? 

Bir anektod vardır duymuşsunuzdur.. 

""Bir ülkeyi yok etmek için atom bombası veya uzun menzilli füzellere ihtiyaç yoktur. 
Bunun için eğitim sistemini bozmak yeterlidir!
Bunun sonucunda: 
* Hastalar doktorların elinde can verir.  *Binalar mühendislerin elinde çöker.  *Para ekonomistler elinde kaybolur.  *İnsanlık akademisyenlerin elinde ölür!
*Adalet hakimlerin elinde yok olur. 

EĞİTİMİN ÇÖKÜŞÜ ULUSUN ÇÖKÜŞÜDÜR, BEKLEYİN VE GÖRÜN!""

Biz birde bozuk eğitim sistemine ek, neredeyse devlet içinde yeni bir devlet olacak bir ırkı besliyoruz!

Eğitiyoruz, iş sahibi, statü sahibi yapıyoruz!

Niye?

Paraları var ve bize de gelecek değil, sadece para lazım demek ki!

Parası olmayanlar ayrı, olanlar ayrı bir dert, ayrı bir risk!

Ne zaman başımızı kumdan çıkaracağız acaba?

Bizim gençler sınav sonuçlarını beklerken, onlar sözde sınavla yerleşti bile!


Delirmeden düşünebiliyorsak sorgulayalım!
Ya da deli olmak mı gerek bilemedim.. 

Derler ya "akıllı olup dünyanın derdini taşıyacağına, deli ol dünya seni taşısın" 

Belki de doğrusu budur, kimbilir.... 

Ya da bu ülkede “MÜLTECİ OLMAK VARMIŞ” mı demeli?

Siz karar verin.

 

Doğru anlatmış, doğru anlaşılmış olmaya niyetle…

                               VESSELÂM...


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —